Spor

Tekvandocular ailesi

Gümüş madalya kazanan Azize Tanrıkulu ve yarı finalde elenen Bahri Tanrıkulu'nun diğer iki kadeşi de tekvandocu...

22 Ağustos 2008 03:00

29. Yaz Olimpiyatları'nda yüzümüzü güldüren Azize Tanrıkulu tekvandocu bir ailenin içinden geliyor. Henüz çok küçük yaşlarda abisi milli tekvandocu Bahri Tanrıkulu'na özenerek bu spora başlayan genç sporcu, hırsıyla nedenli başarılı olacağının ipuçlarını vermeye başlamıştır. Özellikle abisi Bahri'nin ondaki yetenekleri keşfetmesi ve sürekli kendisini yönlendirmesiyle de kısa sürede başarılar elde etmeye başlar.

Azize Tanrıkulu tıpkı kendisi gibi tekvandoyla uğraşan ve bunu profesyonelce yapan bir ailenin ferdi. Abisi Bahri kardeşleri Tunç ve  Çağrı da tekvandoyu profesyonel olarak yapıyor. Hatta dört kardeşin de kendi yaş kategorilerinde çeşitli dereceleri bulunuyor.  Bahri olimpiyat ikincisi, dünya ve Avrupa şampiyonu; Azize Olimpiyat'ta gümüş madalya kazandı ve Avrupa Şampiyonu; Tunç Türkiye şampiyonu; Çağrı Türkiye ikincisi…

4 kardeşin tekvandocu olmasında en büyük etki kuşkusuz en büyük kardeş Bahri'nin bu spora olan ilgisinde yatıyor. 5 yaşındayken biraz da sağlık problemlerinin etkisiyle bu sporla tanışan Bahri uzun yıllar sürecek tekvando serüvenine başlıyor. Ankara Kızılay’da bulunan Avrupa Spor Merkezi'nde başlayan bu serüven bugün Pekin 2008'de finali zorlayan milli umudumuz haline geliyor. 

İlk kez 1990’da Türkiye Şampiyonası’na katılan ve ikinci olan Bahri, 1991’de Türkiye şampiyonluğuna ulaşır. Kendisinden çok büyük beklentilerin olmadığı bu dönemde okuluna da devam eder. 14 yaşına geldiğinde, yani 1992’de millî takıma çağrılır.

Bahri 21 yaşından sonra tarihe geçecek başarılara imza atmaya başlar. 1998’de 67 kiloda Büyükler Avrupa Şampiyonası’nda üçüncü olur. Bir yıl sonra Kanada’da büyüklerde 78 kiloda Dünya ikincisi olur. 2000 yılında ise Yunanistan’da ağır sıklette Avrupa şampiyonluğuna ulaşır. 

2001’de Güney Kore’de yapılan Dünya Şampiyonası’nda kürsünün en üst basamağında artık o vardır. Üstelik burada yaptığı 6 müsabakada 11 kez sol omzu yerinden çıkar. Buna rağmen pes etmez ve İstiklal Marşı’mızı tüm dünyaya dinlettirir. Bahri’nin hiç kuşkusuz en büyük başarısı 2004 Atina Olimpiyatlarında elde ettiği gümüş madalyadır.

Azize'yi abisi keşfetti

Azize'nin yeteneklerini Bahri görmektedir ve ondaki inatçılığın, hırsın bu sporda çok önemli bir yer tuttuğunun farkındadır  ve jimnastik sporuyla uğraştığı için vücudu oldukça esnektir. Daha ilk antrenmanında ayağını yere paralel açmıştır. Çağrı ise daha çok eğlence amaçlı ablasına eşlik etmektedir.

Azize ise tekvandoya başladıktan iki yıl gibi kısa bir süre içinde yani 2002 yılında Türkiye Şampiyonu olur.  Abisi hiçbir maçında Azize’yi yalnız bırakmaz. Her maç arkasından bağırır. Azize 2005’te Letonya’da Avrupa Şampiyonu olur. Aynı yıl İzmir’de düzenlenen Üniversiad oyunlarında da abisi ile birlikte kürsünün en üst basamağındadır. 2006’da Dünya Kupası ikinciliğine ulaşır. 2007’de ise Pekin’de talihsiz bir şampiyona geçirir. Pekin 2008'de ise finale kadar taşıdığı başarılarını burada rakibine kaptırarak gümüş madalyayla moral bulur.

Tunç ve Çağrı da başarılı

Bahri’ye nispeten daha balık etli olan Tanrıkulu ailesinin diğer ferdi Tunç ise 18 ay yaptığı askerlik dönüşü eski formunu yakalayamaz. Zaman zaman form tuttursa da geçirdiği sakatlıklar onun geri planda kalmasına yol açar. Buna rağmen 3 kez Türkiye Şampiyonu olmayı başarır.

Ve Çağrı... Başlangıçta öylesine bu spora başlayan Çağrı şu an işi hayli sıkı tutuyor. Geçen yıl 72 kiloda Türkiye ikincisi olmayı başardı. Çağrı, abisinin kariyerinden bir hayli nasiplenmiş.