Gündem

TBMM İnsan Hakları Komisyonu'nun Silopi raporu kabul edildi

"Parti binalarının yer seçiminde, bulunduğu mahallenin de güvenliği dikkate alınarak seçilmesi gerektiği değerlendirilmektedir"

16 Haziran 2017 16:57

TBMM İnsan Hakları Komisyonu, 4 Mayıs 2017 tarihinde Şırnak'ın Silopi ilçesinde zırhlı polis panzerinin Mesut Yıldırım'ın evine çarparak içeri girmesi ve 7 yaşındaki Muhammet ile 6 yaşındaki Furkan isimli kardeşlerin ölümüne yol açmasına ilişkin 13 sayfalık raporu son toplantısında kabul etti.

5 kişilik heyetin yerinde inceleme yaparak hazırladığı raporun 'Genel Değerlendirmeler' bölümünde siyasi partilere bina seçimleri uyarısı yapılarak, "Parti binalarının yer seçiminde, bulunduğu mahallenin de güvenliği dikkate alınarak seçilmesi gerektiği değerlendirilmektedir" dendi. Raporda, sokaklardaki yoğun çocuk bulunduğuna dikkati çekilerek, "Zırhlı araçlar ve hız nedeniyle yaşanan kazalarda başta çocuk ve yaşlıların hayatlarını kaybettiği düşünüldüğünde, özellikle yaşlılar, çocuklar ve engelliler gibi özel önlem alınması gereği ortaya çıkmaktadır" değerlendirmesi yapıldı.

Panzerden önce sivil bir araç çarpmış

Rapor, Mesut Yıldırım’ın iki çocuğunu kaybettiği evine panzer kazasından önce sivil bir aracın çarptığını ortaya koydu. 2014 yılında da bu davanın takipsizlikle sonuçlandığı anlaşıldı. Baba Mesut Yıldırım’ın Meclis heyetine sözleri raporda, "Evin aynı duvarına daha önce de bir sivil aracın kaza sonucu çarptığını, herhangi bir yaralanma olmadığı için şikâyetçi olmadıklarını, kazanın duvara verdiği hafif zararı kendilerinin onardıklarını, ancak ilave tedbir alacak maddi imkânlarının olmadığını, imar planlarındaki değişiklik çalışmaları nedeniyle bölgedeki binaların yıkılma durumu olduğunu, bu nedenle evleri satamadıklarını ya da yıkamadıklarını, yine de duvarı onarmak istediklerini ancak yapamadıklarını, Evlerine gelerek, telefonla arayarak acılarını hafifletenlere çok teşekkür ettiklerini, Şırnak Valisi'nin aynı gece geldiğini, gönüllü avukatlarının çok sayıda olduğunu ifade etmiştir" şeklinde yer aldı.

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Silopi Raporu şöyle:

Konu: 4 Mayıs 2017 tarihinde Şırnak’ın Silopi ilçesinde meydana gelen, zırhlı polis panzerinin Mesut Yıldırım’ın evine çarparak içeri girmesi ve 7 yaşındaki Muhammet ve 6 yaşındaki Furkan kardeşlerin hayatlarını kaybetmesine neden olması (Konu ile ilgili 10.05.2017 tarihinde Komisyon olarak savcılığa suç duyurusunda bulunulmuş olup, 11.05.2017 tarihli Başkanlık Divanı kararı ile bütün partilerden milletvekillerinin katılabilmesi için 5 kişilik bir heyetle yerinde inceleme yapılmasına karar verilmiştir).

İnceleme tarihi: 25-26 Mayıs 2017

İnceleme heyeti: Fatma Benli, İstanbul Milletvekili, Şenal Sarıhan, Ankara Milletvekili,Orhan Atalay, Ardahan Milletvekili,Ayşe Acar Başaran, Batman Milletvekili, Ruhi Ersoy, Osmaniye Milletvekili

A- Gerçekleştirilen ziyaretler ve yapılan görüşmeler

1- Silopi Kaymakamlığı

Heyet 25 Mayıs günü ilk olarak Silopi Kaymakamlığı'nı ziyaret etmiş, Kaymakam vekili ve Habur Mülki İdare Amiri Vali Yardımcısı Ümit Altay ile görüşmüştür. Görüşmede hazır bulunan Silopi İlçe Emniyet Müdürü Selçuk Erdoğan; referandum öncesi süreçte, AK Parti ve MHP teşkilatlarının Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde saldırılara maruz kalabilecekleri gerekçeleriyle ilçede birtakım tedbirler alındığını, MHP İlçe Teşkilatının mahalle arasında yeni kurulduğunu, konumu nedeniyle Teşkilatın bulunduğu binaya devriye personel aracılığıyla koruma sağlandığını,

Olay tarihi akşam saatlerinde Cudi dağından 8-10 kişilik teröristin sızdığı şeklinde bilgi edinildiğini, bu bilgi doğrultusunda ilgili polis ekiplerinin operasyona başladığını, bölgede operasyon kapsamında zırhlı panzerlerin sürekli çalışır olması, silahların atışa hazır olması şeklinde talimatlar verdiğini, bölgedeki güvenlik riski düşünüldüğünde en etkili araçların bu zırhlı panzerler olduğunu, araçların eski olduğu ancak aynı kapasiteye sahip başka araç olmadığını, araçların sürekli çalışır vaziyette olmaması durumunda arızalanabildiklerini, olay anında kendisinin bu çalışmaları denetlediğini, telsiz anonsuyla kaza haberini aldığını,

Olay yerine yaklaşık 3-5 dakika içinde ulaştığını, panzerin evin duvarının içine girdiğini ve etrafında büyük bir vatandaş kalabalığı olduğunu gördüğünü, bir polisin ve iki çocuğun yaralı olduğu bilgisinin olduğunu, olay yerine polis ekiplerinin de ivedi bir şekilde ulaştıklarını,

Olay yerine gittiğinde, her iki çocuğun da enkazdan alınmış olduğunu, birinin bir komiser tarafından, diğerinin ise vatandaşlarca hastaneye götürüldüğünü öğrendiğini, yine aracı kullanan polis memurunun da hastaneye götürülmüş olduğunu,

Panzer ağır silahlarla dolu olduğundan herhangi bir güvenlik sıkıntısı yaşanması ya da panzerin altında başka biri olması riskine karşılık aracın çekilmesi talimatını verdiğini, başka bir polis memurunun aracı çalıştırarak bölgeden uzaklaştırdığını, ardından molozları aradıklarını ve anonsları takip ederek hastaneye gittiklerini,

Araçlarda personelin 12 saat çalışma 12 saat dinlenme sistemine göre çalıştığını, personelin yoğunluğuna göre haftada 1 gün ya da 4-5 günde 1 gün istirahat verilebildiğini,

Şoför polis memurunun aracı devriye gezdirdikten sonra MHP İlçe Teşkilatı binası önüne park ederken aracın stop etmesi üzerine aracın aşağı kaydığını, söz konusu araçların otomatik vites olup park sistemi ve el freni bulunmadığını, kazanın meydana geldiği sokağın eğimli ve kıvrımlı olup evin sokağın tam kıvrım noktasında bulunduğunu,

Aracı kullanan polis memurunun panzeri ve kendisini kurtarmak için o sokağa girdiğini düşündüğünü, sokakta önünde duvar olarak gördüğü yere çarptığını, panzerlerin görüş açısının çok dar olduğu için duvarın eve ait olduğunu fark etmemiş olabileceğini,

Araç içinde tek bir polis memuru olduğunu, diğer polisin MHP binası dışında güvenliği sağladığını,

Kullanılan araçların 1994 model ve ABD patentli olduğunu, yedek parça imkânının bulunmadığını, yalnızca tamir yöntemiyle bakımlarının yapıldığını, ağırlığının 12 ton civarında olduğunu,

Aracın yalnızca gaz, fren ve otomatik vites donanımına sahip olup kullanımının çok kolay olduğunu, araçların kullanımı için eğitim verildiğini, bu eğitimlerde aracın elektrik motor aksamı ya da olası arıza durumlarında alınabilecek önlemlere dair bilgiler verildiğini,

İlçede toplam 4 zırhlı panzere karşılık 2 eğitimli personelin bulunduğunu, güvenlik açığı ve 15 Temmuz sonrası görevden alınmalar dolayısıyla yaşanan nitelikli/eğitimli personel açığı dolayısıyla eğitimsiz personelin de bu araçları kullandığını,

Kazayı yapan polis memurunun panzeri kullanma eğitiminin olmadığını, aracın otomatik vites kullanımının kolay olduğunu, yaklaşık 8 aydır bu aracı kullandığını,

Araçla ilgili bilgilerin bir kısmının Şırnak’ta, bir kısmının da bu araçların tamir edildiği Diyarbakır’da tutulduğunu, kendi dosyalarında bir bilgi bulunmadığını, alınan bilgilerin adli makamlara iletildiğini,

Aracı kullanan polis memurunun daha önce araçla ilgili herhangi bir kaza yapmadığını ve aracın da benzer bir kazası ya da arızası bulunmadığını,

Emniyet Genel Müdürlüğü’nün talimatı uyarınca sonradan zırhlandırılmış araçların personelin ehliyet sınıfı yetiyorsa kullanabildiğini,

Daha önce o bina önüne Ural adında daha küçük bir araç konduğunu ancak hassas noktalara karşı istihbarat bilgisi geldiği için MHP binası önüne panzer konduğunu, panzerlerin roket saldırılarına karşı dahi korunaklı olduğunu,

Çatışmalarda en etkili ve en sağlam araç zırhlı panzerler olduğundan kullanılmaya devam edildiğini, ancak bu araçların motor ve fren aksamlarının çok eskidiğini düşündüğünü, fakat mevcut durumda bu araçların yeni bir araçla değişiminin mümkün olmadığını, diğer araçların aynı derecede koruma sağlamadığını,

Olayda kullanılmış olan panzerin Tugay Komutanlığı'na çekilerek kullanımdan kaldırıldığını,

MHP binası önündeki kameralardan aracın stop ettiğinin ve farlarının söndüğünün görüldüğünü, stop ettiğinde direksiyonun kas gücüyle çok zor döndürüldüğünü,

Panzerlerin teknik aksamından az sayıda insanın anladığını, bu nedenle arıza ya da kontrol durumlarında aracın elektrikçilere gösterildiğini, onların yapabileceği bir şey yoksa aracın Şırnak’a ya da Diyarbakır’a gönderildiğini,

Daha evvel gerçekleşmiş olan panzer kazalarına dair bilgisinin olduğunu, örneğin 2007’de bir panzerin stop ederek yoldan aşağı uçtuğunu, içinde bulunan 6 polis memurunun emniyet kemerleri bağlı olmadığından yaralandıklarını,

Bu panzerlerin üretim amacının personel taşıma olduğunu, ancak daha sonra değişiklik yapılarak kule ve silah donanımı eklendiğini,

Araçların donanımlarının ne kadar iyi olursa olsun, sokakların dar ve asfaltsız, personelin iş yükünün çok fazla ve çalışma saatlerinin çok uzun olduğu, araçların çok sık kullanılarak eskitildiği bir bölgede bu tür kazaların olmasının muhtemel olduğunu düşündüğünü,

Daha önce de aynı evin aynı duvarına bir sivil aracın çarptığını, ancak bu kazayı takiben herhangi bir tedbir alınmadığını, duvarın önüne beton blok ya da bariyer gibi bir mekanizma yapılsaydı kazanın sonuçlarının farklı olabileceğini, ancak mahalde benzer evlerin sayısının oldukça fazla olduğunu, sokakların kıvrımlı ve düzensiz, evlerin konumunun uygunsuz olduğunu, yıkılması gereken çok sayıda ev bulunduğunu, bununla birlikte hepsi özel mülkiyet olduğu ve sorumluluk mülk sahibine ait olduğu için kişi ancak Kaymakamlığa müracaat ederse kendilerine yardımcı olunabildiğini,

belirtmiştir.

Kaymakam Vekili ve Habur Mülki İdare Amiri Vali Yardımcısı Ümit Altay da kazanın meydana geldiği evle ilgili alınabilecek tedbirler ile bölgedeki risk altındaki evlerin tespiti ve önlem alınması konularına ilişkin Heyetimizin sorularına karşılık; evin durumuyla ilgili alınabilecek tedbirlerin Belediyenin yetkisinde olduğu için Kaymakamlıkça herhangi bir girişimde bulunulmadığını, Şırnak’ın çok zor günler geçirdiğini, güvenlik kaygıları dolayısıyla tüm önlemlerin bu çerçevede alındığını ve ancak son zamanlarda alt yapı/üst yapı çalışmalarıyla ilgilenebildiklerini, kazada çocuklarını kaybeden aileye Kaymakamlıkça gereken yardımların yapıldığını, ailenin evi boşalttığını ve kira yardımı aldıklarını ifade etmiştir.

2- Aile ziyareti

Komisyon Heyetimiz aynı gün aileye taziye ziyaretinde bulunarak anne-baba ve diğer akrabalarla görüşmüş, olay yerinde incelemelerde bulunmuştur. Söz konusu görüşmelerden edinilen bilgiler aşağıdaki gibidir:

Mesut Yıldırım, Baba:

Kendisinin dayısıyla birlikte elektrik malzemeleri satarak geçindiğini, kaza sırasında yan odada uyuduğunu, gürültüye uyandıklarını, her yerin toz duman olduğunu, sonrasında içerisinin kalabalıklaştığını ve çocukları hastaneye getirdiklerini, Kazaya karışan panzeri sokaklarında ilk defa gördüğünü, genelde küçük araçların devriye gezdiğini,

Bölge insanının panzerlerin çok hızlı gitmesinden, çarşı içinde ters yöne gitmesinden şikâyet ettiklerini, Polis memurunun tecrübeli olması halinde sokağın başındaki rampada aracı durdurabileceğini düşündüğünü, Kesinlikle kasıt olduğunu düşünmediklerini, mahallelerinde hendek dahi kazılmadığını, Panzerin hemen çekilmesine şaşırdıklarını, aracın çekilmemesi gerektiğini ve enkazda başka kimse olmadığını söylediklerini, buna rağmen aracın Savcı gelmesinden önce çekildiğini, Evin aynı duvarına daha önce de bir sivil aracın kaza sonucu çarptığını, herhangi bir yaralanma olmadığı için şikâyetçi olmadıklarını, kazanın duvara verdiği hafif zararı kendilerinin onardıklarını, ancak ilave tedbir alacak maddi imkânlarının olmadığını, imar planlarındaki değişiklik çalışmaları nedeniyle bölgedeki binaların yıkılma durumu olduğunu, bu nedenle evleri satamadıklarını ya da yıkamadıklarını, yine de duvarı onarmak istediklerini ancak yapamadıklarını, Evlerine gelerek, telefonla arayarak acılarını hafifletenlere çok teşekkür ettiklerini, Şırnak Valisinin aynı gece geldiğini, gönüllü avukatlarının çok sayıda olduğunu, ifade etmiştir.

Ahmet Yıldırım, Amca; olayın 23:50 civarında gerçekleştiğini, olay sırasında çocuklarla aynı odada bulunduğunu, TV izlediğini, dışarıdan gelen herhangi bir ses duymadığını, olayla birlikte şoka girdiğini, çocukların duvarın tam dibinde yattıklarını, başlarının duvar yönünde olduğunu, evin kapısını zorlamasına rağmen kapının açılmadığını belirtmiştir.

Suat Yıldırım, Amca; gürültüyü duyar duymaz hemen eve koştuklarını, kapının molozlar yüzünden bir süre açılmadığını, sonunda tekmeyle kapıyı açabildiklerini, kolonların çocuklar üzerine yıkıldığını, olay anında çocukların vefat ettiğini düşündüğünü, polisin araçtan inmediğini ve arabayı çalıştırıp geri çekerek gittiğini, aracın farlarının yanık vaziyette olduğunu, çocukları komşuların yardımıyla hastaneye götürdüklerini, ekibin gelerek kalabalığı dağıttığını, aracın Savcı gelmeden çekildiğini, Savcının geldiğinde kızdığını, panzerin hep MHP binası önünde durduğunu ifade etmiştir.

- Silopi Başsavcılığı

Heyetimiz 26 Mayıs 2017 tarihinde Silopi Başsavcılığı'nı ziyaret ederek soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Mustafa Dağlı ile görüşmüş ve dosyanın bir örneğini almıştır. Sayın Dağlı,

O gece nöbetçi savcı olduğunu, dosya savcısının değişmediğini, olay yerinin muhafaza altına alınması ile ilgili olarak telefonla gerekli talimatı verdiğini ve olaydan yaklaşık 1 saat sonra olay yerine gittiğini, araçta uçaksavar ve ağır silahların çalışır vaziyette bulunduğu ve etrafında büyük bir kalabalığın olduğu gerekçesiyle Emniyet Müdürü’nün aracı çektirdiğini, daha fazla can kaybı olması ihtimalinin önlenmesi için tedbir alınmasının makul olduğunu, olayın fotoğraflarının bulunduğunu, panzerdeki ağır silah donanımının açıkta olduğu bilgisi kendisine verilse aynı emri vereceğini, delil karartma gibi bir durumun ya da aracın çekilmesinin dosyayı olumsuz etkilemesi gibi bir durumun olmadığını,

Aracın o gece çalışır şekilde çekildiğini, daha önce kaza yaptığına dair bir bilgi bulunmadığını,

Makine bilirkişisinin Keşfe gittiğini ve aracı kullandığını, eğimli bölgede aracın stop ettiğinde direksiyon ve fren sisteminin kitlendiğinin görüldüğünü, düz yerde giderken sorun olmayıp eğimli yerde sorun olduğunu, araçta el freni bulunmadığını, teknik bilirkişi raporunun hazırlanmakta olduğunu,

Panzerin 1994 tarihli ve ABD menşeli bir araç olduğunu, bu araçların en donanımlı teknik servislerinin sadece Emniyet Genel Müdürlüğünde olması dolayısıyla bilirkişi atamasında zorluk yaşadıklarını, bir hafta sonra Diyarbakır İl Jandarma Komutanlığındaki makine görevlisini makine bilirkişisi olarak, Batman 14. Üs Komutanlığındaki elektrik teknikeri ve Batman Adliyesinin bilirkişi listesinde bulunan elektrik teknisyenini elektrik bilirkişisi olarak, Silopi Jandarma Komutanlığına bağlı görevlileri de trafik bilirkişisi olarak atadıklarını,

2014’teki aynı evle ilgili yapılan diğer kazayla ilgili olarak Takipsizlik Kararı verildiğini, ifade etmiştir.

Heyetimizin mahalle sakinlerinin panzerlerin hızından şikâyetçi olduğunu bildirmesi üzerine Sayın Dağlı konuyu Emniyet Müdürü ile görüşeceğini belirtmiştir.

Amacının aracı çalıştırıp freni devreye sokmak olduğunu, aracın çift zırhlı ve 18 tonluk son derece donanımlı olduğunu, darbe alsa takla atsa bile tekrar çalışmaya başladığını, ancak bir kaza sırasında içerideki personelin kafalarını zırha çarptıklarından yüksek oranda şehit verildiğini bildiğini, araçta kemer bulunmadığını, kask olduğunu, etrafı daha rahat görebilmek için o gece kaskı takmadığını,

Yaklaşık 8 aydır araçta çalıştığını, özel bir eğitiminin olmadığını, daha önce kule görevi yaptığını, sonra aracı kullanmayı öğrendiğini, aracı kullanmanın zor olmadığını, otomatik vites araç kullanan herkesin kullanabileceğini, Aracın yapısı gereği yüksek hıza müsait olmadığını, hız yapacak kadar mesafe almadıklarını, genelde sabit bekleme görevi yaptıklarını, belirsiz aralıklarla yakın mesafede gözetleme ile aracı çalıştırıp motorun yağ devir daimi ve akünün şarj olması için 3-4 dakika devriye gezdiklerini, Araçların her sene muayenesi olduğunu ve en son 4 Nisan 2017’de muayenesinin yapıldığını,Yalnızca 2 polis memurunun bu zırhlı panzerleri kullanma eğitimi aldıklarını, onların da kendisinin kazadan sağ çıkmasına mucize olarak baktıklarını, Aracı durdurmak için elinden gelen her şeyi yaptığını, zaten her şeyin çok kısa sürede gerçekleştiğini, aracı sertifikalı şoför kullansa da o durumda durduramayacağını düşündüğünü, Hastaneden sonra gözaltına alındığını, gözaltı süresinin bir gün uzatıldığını akabinde mahkemeye çıkarak tutuklandığını, aynı gün açığa alındığını Araç çalıştığında çok yüksek ses çıkardığını, kaza anında çalışmadığı için ailenin ses duymamış olabileceğini, ifade etmiştir.

- Değerlendirme ve sonuç

4 Mayıs 2017 tarihinde Şırnak’ın Silopi ilçesinde MHP İlçe Teşkilatını korumakla görevlendirilen zırhlı polis panzeri, 00:30 civarında devriye görevini takiben Teşkilat binası önüne park ederken, stop ederek aksamı kilitlendiğinden eğimli olan yoldan kaymış, önce bir dönemeçten geçmiş ve Mesut Yıldırım’a ait eve çarparak durmuştur. Kaza sonucunda panzer evin duvarından içeri girmiş ve odada uyumakta olan 7 yaşındaki Muhammet ve 6 yaşındaki Furkan kardeşlerin hayatlarını kaybetmelerine neden olmuştur.

Olayla ilgili olarak İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğünce görevlendirilen polis başmüfettişleri incelemelerini gerçekleştirerek bölgeden ayrılmıştır. Heyetimiz inceleme döneminde henüz raporlarını tamamlamamışlardır. Yine adli soruşturma kapsamında teknik bilirkişi raporları da tamamlanmamıştır. Araçla ve kullanımıyla ilgili henüz yanıtlanamayan soru işaretlerinin söz konusu teknik bilirkişi raporları çerçevesinde yanıtlanması beklenmektedir.

İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Heyeti olarak 25-26 Mayıs 2017 tarihinde Silopi ilçesinde yapılan yerinde incelemelerimiz ile Silopi Cumhuriyet Başsavcılığından temin edilen bilgi ve belgeler ışığında aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır:

1- Olay Yeri:

Tarafların anlatımlarına göre olaya neden olan panzer, kazanın olduğu eve oldukça yakın bir mesafede olan MHP binasının koruması ile görevlidir. Araç son olarak saat 21.00’de devriyesini tamamlamış, ikinci devriye görevini (23.45) tamamlamasının ardından MHP binası önünde park etmeye çalışırken, araç stop ettiği için freni çalışmadığından sürücü hakimiyetini kaybederek kazanın olduğu sokağa girmiştir. Bu sokak, esas olarak devriye gezilen sokak değildir. Eğimli olan bir sokağın başında bulunmaktadır. Fotoğraflarda görüleceği üzere oldukça dar olan bu sokakta aynı eve daha önce de bir aracın çarpmış olduğu bilgisi vardır. Mağdur aile, olayda bir kastın olmadığına inanmaktadır. Aldığımız bilgiler de olayda bir kasttan söz edilemeyeceğini göstermiştir.

2- Kanıtlara İlişkin Durum:

Özellikle istem dışı kaza olgusunun sağlıklı sonuçlandırılması yönünden aracın çekilmiş olması önem arz etmektedir. Aile bireyleri, aracın şüpheli tarafından çekildiğini ve Savcının aracın çekilmesine kızdığını iddia etmektedir. Şüpheli ve diğer anlatımlarına başvurulan kişilerin ifadeleri ise, aracın çocuklar ve şoför hastaneye getirildikten ve ambulans geldikten sonra çekildiği yönünde olup farklılık arz etmektedir. Burada önemli olan, aracı kimin çektiği değil (Savcılık dosyasındaki belgelere göre aracı başka bir polis memuru çekmiştir), çekilme nedeni ile dosyada delillerin kaybolup kaybolmadığıdır. Doğal olarak bu konu, teknik bilirkişi raporları ışığında mahkemece ayrıca değerlendirilecektir.

İlçe Emniyet Müdürü, aracın geri çekilme nedeni olarak, araçta roketatar dahil ağır silahların bulunuşunu ve olayın yarattığı infialin olumsuz sonuçlar açma olasılığını ve aracın altında başkalarının olabileceğini dikkate aldıklarını belirtmiştir.

Cumhuriyet Savcısı araçtaki ağır silahlar düşünüldüğünde dikkate alınan güvenlik gerekçesinin makul olduğunu, kendisi de olsa güvenlik gerekçesi ile aynı emri vereceğini, dosyada fotoğrafların olduğunu, aracın çekilmesinin dosya kapsamında bir eksiklik oluşturmadığını, delilleri karartma gibi bir durumun olmadığını ifade etmiştir.

Olaydan hemen sonra hem Emniyet Müdürlüğü mensupları hem de nöbetçi Savcı olay yerine gelmiş ve gerekli her türlü işlemi başlatmışlardır. Savcılık soruşturması sürmekte olup bu konudaki nihai kararı yargı verecektir.

3- Olaya Karışan Panzerin Niteliği:

Bu araçların 1994 tarihinden itibaren kullanılmaları, iklimin sıcak, coğrafyanın zor olduğu bir bölgede kontrollerinin kolay olmadığı, herhangi bir yedek parça imkanının bulunmadığı, yalnızca Emniyet Müdürlüğüne bağlı olarak tamir ve bakımının gerçekleştirildiği göz önüne alındığında eski araçların olası kazalara sebebiyet vermeleri ihtimalinin arttığı düşünülmektedir.

Görüşmelerimiz sırasında panzerin özellikle roket saldırılarına ve alt zeminden bombalara karşı diğer araçlardan çok daha güvenlikli olması, son dönem terör saldırılarında özellikle araç içinde çok fazla kolluk kuvveti kaybetmemiz nedeniyle, panzerlerin derhal kullanımdan alınması gibi bir durumun fiiliyatta mümkün olmadığı anlaşılmış olmakla birlikte, bilirkişi raporunu da takiben araçların risk değerlendirmelerinin eksiksiz yapılması, gerektiğinde araçların modernizasyonu, yeni araç temini ve kademeli olarak sadece sabit görevlerde kullanılacak şekilde kullanımdan kaldırılması dahil tüm uygun önlemlerin alınması gerekmektedir.

Aracın 2014 yılından itibaren arıza ve bakım bilgileri soruşturma dosyasında mevcut olup bu hususların etraflıca araştırılıp tartışılmasında, bu tür araçların bakımlarının ihmal edilmemesi için gereken her türlü önlemin alınmasında yurt genelinde bir daha benzer kazaların yaşanmaması adına fayda mülahaza edilmektedir.

4- Aracın Kullanımında Eğitim Sorunu:

İlçe Emniyet Müdürünün Heyetimize verdiği bilgiye göre, ilçede bulunan zırhlı panzer sayısının yarısı (2/4) kadar bu araçları kullanacak eğitimi almış personel bulunmaktadır. Eğitimsiz personelin söz konusu zırhlı panzerleri kullanmak üzere görevlendirilme nedenleri ise eğitimli çok sayıda personelin 15 Temmuz Darbe Girişimi sonrasında Emniyet Genel Müdürlüğü kadrosundan ihraç edilmeleri neticesinde eğitimli personel açığının ortaya çıkmış olması ile bölgenin özellikle özel güvenliği gerektiren sınır ili olmasından kaynaklanmıştır.

Soruşturma dosyasında yer alan Emniyet Genel Müdürlüğü’nün 26 Ocak 2017 tarihli ve 7 numaralı Genelgesinin 5. maddesine göre, “zırhlı taktik/personel taşıyıcı (Panzer, Shortland, TOMA, Cobra, Yalçın, vb) taşıtlar, özelinde eğitim almış personelce; sonradan zırhlandırılmış (zırhlı otobüs, zırhlı pickup vb.) taşıtlar ise, sınıfına uygun sürücü belgesi bulunan personel tarafından, zırhlanmadan kaynaklı teknik farklılıkları azami oranda dikkate alınmak suretiyle kullanılacaktır.”

Bununla birlikte aynı yazı ve eklerinden, İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından 6.3.2017, 3.4.2017 ve 6.4.2017 tarihlerinde Eğitim Büro Amirliği ve Koruma Şube Müdürlüğünden üç kez eğitim yapılması talebinde bulunulduğu buna karşılık herhangi bir eğitim düzenlenmediği anlaşılmaktadır.

(B) sınıfı sürücü belgesi sahibi olan aracı kullanan polis memuru da olayda kullanılan panzerin otomatik vites olması ve gaz/fren mekanizmaları dışında bir sisteminin olmaması sebebiyle kullanımının çok kolay olduğunu, 8 aydır bu panzeri kullanırken herhangi bir sorun yaşamadığını ifade etmektedir. Yine de çatışmalarda kullanılan, zırhlı ve ağır silahlarla donatılmış bir aracın olası arıza ya da herhangi bir aksilik durumunda ancak eğitim almış personel tarafından sağlıklı idare edilebileceği düşünülmektedir. Emniyet Genel Müdürlüğünün Genelgesindeki hükmün de bu doğrultuda getirildiği değerlendirilmektedir.

Emniyet Genel Müdürlüğü Genelgesinde açıkça zırhlı panzerlerin özelinde eğitim almış personelce kullanılabileceği hükme bağlanmış olup bölgede güvenlik ve personel açığı gerekçe gösterilerek eğitimi olmayan personel bu araçlarda görevlendirilmemeli ve eğitim açıkları bir an önce kapatılmalıdır.

Genelge ve mevzuata aykırı uygulamaların terörle mücadele veren diğer il ve ilçelerimizde de gerçekleşip gerçekleşmediği denetlenmeli, personelin eksik olan eğitimleri ivedi bir şekilde giderilmeli, bu konunun illere bırakılmadan Emniyet Genel Müdürlüğünce acilen takibi sağlanmalıdır.

5- Şeffaflık, Doğru Bilginin Kaynağıdır:

Kazanın meydana gelmesindeki kusur ya da ihmalin kime/kimlere ait olduğu, Savcılık tarafından yapılan detaylı inceleme sonucunda açığa kavuşacaktır. Bu soruşturmada polis memuru ile ailenin vermiş olduğu ifadelerdeki bazı farklılıkların da adli soruşturma kapsamında aydınlatılması beklenmektedir

Komisyonumuzca, olay yerinde hayatını kaybeden çocukların hastaneye erişimi ile adli ve idari makamların işlem başlatmasına ilişkin bir gecikmeye rastlanılmamıştır. Ancak soruşturmayla ilgili bilgilerin kamuoyuyla derhal paylaşılmaması kamuoyunda bilgi kirliliğine yol açtığı göz ardı edilmemelidir.

Bazı basın yayın organlarında, kazanın geç saatte olması nedeniyle aracı kullanan polis memurunun alkollü olduğu, araçta birden fazla kişinin bulunduğu gibi haberler yer almıştır. Yaptığımız görüşmelerde bu iddiaları doğrulayan bir beyan ya da belgeye rastlanılmamıştır.

İlaveten hemen olay akabinde alınan kan örneklerinde, memurların alkollü olmadığı tespit edilmiştir.

Araçta iki polis memuru bulunmaktadır. Biri aracı kullanırken diğeri MHP ilçe binası önünde nöbet tutmaktadır. Diğer memurun park esnasında aracın stop ettiği ve kaymaya başladığına ilişkin ifadesi dosyadadır. Her ikisinden de kan örnekleri alınmıştır.

Adli ve idari soruşturma aynı gün başlamış olup aynı gün açığa alma işlemi gerçekleştirilmiştir. Şoför aynı gün göz altına alınmış, gözaltı süresi bir gün uzatılmış akabinde tutuklama kararı verilmiştir.

Ancak adli ve idari makamların titizlikle soruşturma yapması kadar, yapılan soruşturma hakkında kamuoyunun net olarak bilgilendirilmesi ve herhangi bir soru işaretine mahal bırakılmaması önemlidir. Soruşturma sürecinin şeffaf olması ve kamuoyu ile yeterli bilgi paylaşılması önem arz etmektedir.

6- Genel Değerlendirmeler:

Acılarını dindirmesine imkan olmasa da, Kaymakamlıkça aileye gereken yardımların yapıldığı görülmüştür. Bu konunun takibinin yapılması ve devamlılığın sağlanması önem arz etmektedir.

Gözlemlerimizde, sokaklarda çocuk sayısının çok yoğun olduğu görülmüştür. Bu durumun da değerlendirilerek, zırhlı araçlar ve hız nedeniyle yaşanan kazalarda başta çocuk ve yaşlıların hayatlarını kaybettiği düşünüldüğünde, özellikle yaşlılar, çocuklar ve engelliler gibi özel önlem alınması gereği ortaya çıkmaktadır. Yine panzerlerin devriye görevinde hız yapacak kadar yol kat etmediği iddia edilse de, vatandaşlardan gelen “panzerlerin şehir içinde hız yaptığı” konusunun da dikkate alınması, eğer yoksa bu araçlar için hız limitlerinin belirlenmesi ve özellikle meskun mahalle içinde panzerlerin azami derecede az kullanılmasına dikkat edilmesi gerekmektedir

Her ne kadar zırhlı araçların şehir içi aracı olduğu ifade edilse de, bölgedeki yerleşim yerlerindeki altyapı eksiklikleri ve yapılaşmaların çarpıklığı dikkate alındığında, sokakların darlığı, pek çok yerde kaldırım dahi olmayışı ve yaya trafiğinin düzensizliği araçları şehir içi için ve özellikle de sivil vatandaşlarımız için son derece tehlikeli bir hale getirmektedir. Zırhlı araçların ne kadar zamanda bir yenilendiği ve bakımlarının yeterli periyodlarda yapılıp yapılmadığı da yine detaylı bir şekilde ve ciddiyetle araştırılmalıdır.

Sınır konumunda olan ilin güvenliği için bölgenin güvenlik ihtiyaçları doğrultusunda ilçede polis sayısı ve iş yükü artırılmıştır. Görüşülen polis memurları da görev sürelerinin uzatılmasından, iş yoğunluğunun fazlalığından ve ikamet imkânlarının son derece sıkıntılı olduklarından söz etmişlerdir. Yapılan işin önemi ve stresi göz önüne alındığında, görevli polis memurlarının imkânlar ölçüsünde daha sağlıklı çalışma şartlarına kavuşturulması ile ikamet koşullarının iyileştirilerek lojman vs. ihtiyaçlarının giderilmesi yerinde olacaktır.

Son olarak parti binalarının yer seçiminde, bulunduğu mahallin de güvenliği dikkate alınarak seçilmesi gerektiği değerlendirilmektedir.