Fundanur Öztürk / BBC Türkçe
TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı ve AKP İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, Ankara'da kaçırıldığı iddia edilen kişilerle ilgili olarak BBC Türkçe'nin sorularını yanıtladı. Yeneroğlu, bilgi almak için İçişleri Bakanlığı'na ve savcılığa mektup gönderdiklerini, üzerlerine düşeni yapacaklarını söyledi.
Mustafa Yeneroğlu, kaçırılma iddialarının bir süredir gündemlerinde olduğunu belirtti.
Yeneroğlu bununla birlikte konuyla ilgili olarak eldeki verilerin yetersiz olduğunu kaydetti.
"İnsan Hakları Derneği'nin (İHD) başvurusuna kadar bize konuyla ilgili resmi başvuru yapılmamıştı. Geçen hafta komisyona İHD başvurusu gelir gelmez araştırma ve takip sürecini başlattık" diyen Yeneroğlu, yakınının kaçırıldığını düşünen kişilerin önümüzdeki günlerde Meclis İnsan Hakları Komisyonu'na resmi başvuruda bulunmalarını istedi.
'Biz sürecin takibini yapar, bilgi almaya çalışırız'
Mustafa Yeneroğlu; hak ihlali, kötü muamele ve işkence suçu teşkil edebilecek meselelerle ilgili olarak kendisine ulaşan konularda, prensip olarak hem ilgili makamlara yazı yazdığını hem de suç duyurusunda bulunduğunu vurguladı.
Yeneroğlu, "Sonuç itibariyle biz kolluk gücü değiliz. Biz savcılıkların görevini yapmasıyla ilgili sürecin takibini yaparız ve meseleyle ilgili bilgi almaya çalışırız. Onlardan topladığımız verilerle ise bir kanaat oluştururuz. Ancak kaçırılma iddiaları konusunda şu an o safhada değiliz" dedi.
Öncelikli veri toplamaları gerektiğini, bilgi almak için hem savcılığa hem de İçişleri Bakanlığı'na mektup gönderdiğini açıklayan Yeneroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ortada sistematik bir durum mu var?' diye tüm kaçırılma iddialarına tek tek bakmak gerekiyor. Çünkü böyle bir iddia var. Siyah bir Transporter araçtan bahsediliyor. Bu da olsa, ortada netice itibariyle mutlaka bir plaka vardır, çünkü kamera görüntüleri var. Bunlar irdelenecek ve bu çerçevede üzerimize düşeni yapacağız."
'Millet birbiriyle kavga ederken asıl mesele bir kenara itiliyor'
Yeneroğlu ayrıca hak ihlali kapsamına giren konuların politik değerlendirilmemesi gerektiğini söyledi:
"Kamuoyundaki iddialardan biri, meselenin arkasında kamu gücü olduğu. Bu iddiaların şu an itibariyle tamamıyla ve kirli propaganda amaçlı olduğunu düşünüyorum. Bunun ötesinde bu propagandaya insan hakları inceleme komisyonu ciddiyetimiz gereği malzeme olmak istemiyoruz. Dolayısıyla bu konularla ilgili yorum yapmaktan ziyade bize yapılan başvuruların ciddiyetle takip edilmesinin sağlanmasının görevimiz olduğunu düşünüyoruz. Ve bu çerçevede meseleyi takip edeceğimizi ifade etmek istiyoruz."
"İnsan hakları ihlallerini siyasal gündemden ayrı bir şekilde takip edemezsek yol almamız çok zor. Çünkü bu konular iktidara vurma aracı ya da muhalefetin söylediğini reddetme aracı olarak değerlendirilebiliyor. Kim tarafından olursa olsun, siyasi meselelerden soyut, hukuk devletine yakışır bir biçimde bizim de görev iddiamız çerçevesinde takip etmemiz gerekiyor. Bu anlamda meselelerin daha fazla politize olmamasını sağlamamız gerekiyor."
"İnsan haklarına ilişkin konular, farklı farklı gruplar tarafından araçsallaştırılıyor. Ve bu şekilde insan haklarına hizmet anlamında hiçbir yol alamıyoruz. Çünkü mesele kim tarafından olursa olsun karşılıklı olarak propaganda aracı haline geliyor. Millet birbiriyle kavga ederken ortada olan asıl mesele bir kenara itilmiş oluyor."