TBMM Çevre Komisyonu'ndaki Paris İklim Anlaşması görüşmeleri sırasında Türkiye'nin iklim projeleri için Dünya Kalkınma Bankası'ndan beklediği 3 milyar dolarlık kredi gündeme geldi. CHP'li Ahmet Akın, Türkiye'nin anlaşmayı kredi karşılığında imzalamak durumunda kaldığını iddia etti. Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Mehmet Emin Birpınar, "Biz bu anlaşmayı iyi özümsemeye çalıştık, çok taraflarıyla bakmaya çalıştık, aslında bir yanlış yapmamak için bekledik. Kesinlikle bu 3 milyar dolarlık bir mesele değildi" dedi.
Paris İklim Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi, TBMM Çevre Komisyonunda görüşülerek oybirliğiyle kabul edildi. Toplantıda komisyon üyelerine sunum yapan Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Emin Birpınar, Türkiye'nin Ek-1 listesinde yer aldığı için Yeşil İklim Fonu'ndan yararlanamadığını belirterek şunları söyledi:
"Ek-1 başımıza hep bela oldu. Çıkmak için de son üç senedir mücadele ettik ama bu mücadelemiz sonucunda şu oldu aslında. Bizi çıkaramadılar, dediler ki: ‘Bu Türkiye başımıza bela oluyor.' Bunu açıkça ifade etmek istiyorum, kim ne söyleyecekse söylesin ama Katoviçe'de İklim Değişikliği Taraflar Toplantısı'nın son dakikasında ben salona girmedim, dedim ki: ‘Türkiye'yle ilgili söz verdiniz, bunu çözmeniz lazım. Oldubittiye getirmeye çalıştılar ve girmedim, dört saat boyunca toplantı başlamadı ve bu toplantı sonrasında bize, BM Genel Sekreteri de dahil olmak üzere Almanlar, Fransızlar, Dünya Bankası ve COP Başkanı Polonya olmak üzere oturdular dediler ki: ‘Türkiye'nin problemini biz bu sistemin dışında çözelim. Hem Dünya Bankası, hem Alman Kalkınma Bankası hem de Fransız Kalkınma Bankası bir mutabakat zaptı üzerinde çalışalım ve Türkiye'ye en az 3 milyar dolar civarında bu iklim fonlarından, Dünya Bankası'nın özellikle bir fonla Türkiye'yi destekleyelim. Çünkü bu ilave fonlar Türkiye'nin iklim değişikliği ve emisyon azaltımı noktasında iyi işler yapacağını gösteriyor. O müzakerelere başladık 2018'de. Sonra araya pandemi girdi ve son noktada da aslında iyi bir noktaya geldik. Henüz daha imzalamadık ama onu da Hazine ve Maliye Bakanlığımız yapıyor."
"Para için mi imzaladınız?"
Birpınar'ın sunumunun ardından söz alan CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın, Türkiye'nin Paris İklim Anlaşması'nı imzalamak için dört yıl beklemiş olmasını eleştirerek, şunları söyledi:
"Şimdi özellikle bu son süreçte Eritre, İran, Irak, Libya, Yemen gibi ülkelerle aynı kademeye gelene kadar aklımız neredeydi mesela? Sizler konuşmanızda hep işte ‘iklim fonundan para vermediler' vesaire dediniz. Burada yapılan sunumda, yani şimdi para burada, buraya döndük gibi bir şey çıktı. Neden? Çünkü, Sayın Cumhurbaşkanı oraya gittiği zaman gördü ki yeşil finansman haricinde paraya ulaşma imkân yok. Yıllardır 20 yıldır gelinen süreçte de mevcut ekonomi politikaları vesaire ve geldiğimiz noktada yaşadığımız ekonomik buhran da ortada. Şimdi bu paralara ulaşma imkânı yolu da buradan geçiyor ve birden onaylamak zorunda kaldık gibi hissettim."
"Emisyon azaltımı riski vardı"
Eleştirilere yanıt veren Birpınar ise, Paris İklim Anlaşması'na çok taraflarıyla bakmaya çalıştıklarını ifade ederek, şöyle konuştu:
"Arkadaşlar sayın vekillerim şunu söylemek istiyorum. Bakın delinin birisi kuyuya bir taş atar, 40 akıllı çıkaramaz. Biz bu anlaşmayı daha çok iyi özümsemeye çalıştık, çok taraflarıyla bakmaya çalıştık, aslında bir yanlış yapmamak için bekledik. Değilse kesinlikle bu 3 milyar dolarlık bir mesele falan değildi. Şu anda yapılmış bir anlaşma da yok, sayın cumhurbaşkanımız Meclis'te bunu açıkladı. BM kürsüsünden bunu söylediğinde böyle bir anlaşma falan hala yok, anlaşılmış bir durum da yok. Dolayısıyla aslında bu bir ülkenin vizyon değişikliğidir. "2053 net sıfır emisyonu" dedi. Para olmasa da biz bunu imzalarız olduğu için imzaladık noktasını ben yıllardır hakikaten bu işe emek vermiş bütün iklim ekibindeki arkadaşlar adına çok kabul etmek istemiyorum. Çünkü orada sadece parayı hiç konuşmadık, para bunlardan bir tanesiydi ülkenin menfaatleri açısından ama esas mesele Türkiye'nin önünün kesilmesi gibi mutlak emisyon azaltımı gibi riskler vardı."