Gündem

TBMM Başkanı: Türkiye iki başlılık sıkıntısı çekmiyor; çünkü cumhurbaşkanı ve başbakan aynı partiden

"Başbakan ve cumhurbaşkanı aynı partiden çıkmazsa tıkanıklıklar meydana gelir"

12 Ocak 2016 22:46

Başkanlık sistemi geldiğinde iki başlılığın ortadan kalkacağını savunan TBMM Başkanı AKP'li İsmail Kahraman, “Bugün iki başlılık diye bir sıkıntı çekmiyor Türkiye, çünkü aynı partinin bünyesinden çıkmış bir başbakan ve cumhurbaşkanı var. Ancak başbakan ve cumhurbaşkanı aynı partiden çıkmaz, iki ayrı partiden olursa tıkanıklıklar meydana gelir” dedi.

Türk Parlamenterler Birliği'nin "TPB Parlamento" dergisinde yayımlanan söyleşide, Başkanlık sistemi tartışmalarını değerlendiren İsmail Kahraman,  26. dönemde "Manevi ve millî değerlerimize uygun, taklit olmayan, Başkanlık sistemine dayalı yeni bir Anayasa yapmalıyız" diye konuştu. Kahraman, "Anayasaların teferruata inilmeden hazırlanması gerektiğini" ifade etti.

 

"Teferruatlı anayasalar büyük devlet olmayı önlüyor, pranga vuruyor, gelişmeyi engelliyor"

 

Kahraman’ın  ‘TBP Parlamento’ dergisinin bu ayki sayısında yayınlanan röportajda değerlendirmeleri şöyle:

Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğu kesin. Bunu bütün toplum, milletin temsilcisi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin üyeleri, siyasi partiler, kısacası herkes kabul ediyor. Zira 1982 Anayasası yamalı bohçaya döndü; 17 kere değişti, 113 maddesi, yani yüzde 64’ü değişti. Böyle bir  Anayasa günümüze cevap veremez, Türkiye’yi geleceğe taşıyamaz. Anayasalar uzun vadeli, yol gösterici temel kanunlardır. Eski deyişle, Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’dur. Anayasalar ana esasları vaz’ eder, gerisini kanunlara ve diğer mevzuat düzenlemelerine bırakır. Teferruatlı anayasalar büyük devlet olmayı önlüyor, pranga vuruyor, gelişmeyi engelliyor. 1982 Anayasası o kadar teferruata inen bir anayasa ki, kurulların ve komisyonların nasıl oluşacağına kadar detaya inmektedir. Diğer ülke anayasalarında olmayan, behemehâl kısaltılması gereken başlangıç bölümü vardır. Hukukun üstünlüğüne dayalı bir devlette buna benzer bir başlangıç bölümü yer almaz.

 

"Başkanlık sistemi geldiğinde iki başlılık ortadan kalkar"

 

Size göre başkanlık sistemine geçilmesini gerektiren sebepler nelerdir?

Biraz önce parlamenter deneyimden bahsettik. Tabii 1876’dan günümüze kadar olan müddeti hesap edersek yanlışa düşeriz, kesintileri göz önüne aldığımızda öyle uzun bir parlamenter deneyimimiz yok. 1950’yi alırsak on yıllık bir dönem var, 1961’den sonrayı alırsak 1980’e kadar gelen bir dönem var. Niye hep kesintiye uğruyor? Hepsinde de “anayasa ihlali” iddia ediliyor. 1960’ta anayasayı çiğneyenler -çünkü devlete isyan ettiler- düşürdükleri hükümetin başbakanı ve iki bakanını anayasayı ihlalden idama mahkum ettiler. Yüz karası bir hadise oldu. Gücü eline geçiren kendine göre yorumluyor.  Başkanlık sistemi geldiğinde iki başlılık ortadan kalkar.

 

"Başbakan ve cumhurbaşkanı aynı partiden çıkmazsa tıkanıklıklar meydana gelir"

 

Bugün iki başlılık diye bir sıkıntı çekmiyor Türkiye, çünkü aynı partinin bünyesinden çıkmış bir başbakan ve cumhurbaşkanı var. Ancak başbakan ve cumhurbaşkanı aynı partiden çıkmaz, iki ayrı partiden olursa tıkanıklıklar meydana gelir. Dünyada bunun birçok örneği var. Mesela İtalya koalisyonlardan ve iki başlılıktan o kadar bıktı ki yapılan son değişiklikle yüzde 40 ve üzeri oya ulaşan partinin iktidar olması kararlaştırıldı. Herhangi bir parti yüzde 40’a ulaşamazsa bu orana en yakın iki parti arasında ikinci tur seçim yapılacağı açıklandı. Yani işi sağlama alıyor, iki başlılığı ortadan kaldırmayı hedefliyorlar. Amerika’da ve İngiltere’de iki başlılık diye bir hadise yoktur. Fransa geçmişte bunun sıkıntısını çekmişti. Daha sonraki düzenlemelerle sorun giderildi. Bugün Fransa’da Bakanlar Kurulu’na cumhurbaşkanı başkanlık eder.

 

"İki başlılığı giderici bir sisteme mutlaka ihtiyaç var"

 

Türkiye’de de iki başlılığı giderici bir sisteme mutlaka ihtiyaç var. İki başlılığın kalkmasını istemek esasında Türkiye’nin daha da ilerlemesini arzulamak demektir. İki başlılığı ortadan kaldırmadığınızda, koalisyonlara imkân verecek bir yapı oluşturduğunuzda Türkiye’nin ilerlemesi durur, ülke kalkınamaz, bunun emsalleri çoktur. Koalisyonu öven bazıları vardır, oysa koalisyon zaruret halinde başvurulan bir yoldur. Ne kadar iyi olursa olsun, tıkanmalar meydana getirir. Türkiye’de kalkınma ve hamle yapılan yıllar hep iktidarda tek partinin bulunduğu yıllardır. Dikkat buyurun, tek partinin olduğu değil, partilerin olduğu, fakat tek partinin iktidarda olduğu yıllardır. Zira tek partinin olduğu 1923-1950 arasında Türkiye maalesef çok zaman kaybetmiştir. 1950’de gelen demokrasi havasıyla ve “insan öncelikli politikalar”la Türkiye kalkındı, gelişti.