Gündem

TBMM Başkanı Şentop: Ciddi bir göç baskısı altında olan ülkemiz, son yıllarda doğu sınırına çok büyük yatırımlar yaptı ve yapmaya devam ediyor

"Türkiye başta olmak üzere belli ülkeler üzerindeki ağır göç yükünün hafifletilmesi ve adil külfet paylaşılmasının sağlanması gerekir."

21 Haziran 2022 19:14

Küresel Parlamenter Göç Konferansı'ndaki kapanış konuşmasında "Türkiye başta olmak üzere belli ülkeler üzerindeki ağır göç yükünün hafifletilmesi ve adil külfet paylaşılmasının sağlanması gerekir" diyen TBMM Başkanı Mustafa Şentop; "Ciddi bir göç baskısı altında olan ülkemiz, son yıllarda doğu sınırına çok büyük yatırımlar yaptı ve yapmaya devam ediyor. Tabiatıyla düzensiz göçle mücadelede sınır güvenliği sağlanırken, göçmenlerin haklarına yönelik ihlallerin de önüne geçilmesi gerekir." ifadelerini kullandı.

TBMM'nin ev sahipliğinde, Parlamentolar Arası Birlik (PAB) ile ortaklaşa düzenlenen Küresel Parlamenter Göç Konferansı, kapanış oturumuyla sona erdi. Oturumda konuşma yapan Şentop, TBMM'nin Parlamentolar Arası Birlik ile ortaklaşa düzenlediği göç temalı Küresel Parlamenter Konferansı'nın başarıyla tamamlanmasından memnuniyet duyduğunu dile getirdi.

Şentop, mülteciler konusunda olan biteni uzaktan seyrederek, sadece belli fonların uzaktan devreye sokulması suretiyle dayanışma gerçekleştiğini düşünmenin yanlış ve aldatıcı olduğunu vurgulayarak şöyle konuştu:

"Küresel Göç Mutabakatı, bu anlamda bizler için önemli bir yol haritası oluşturuyor"

"Belirlenen uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde mültecileri usulüne uygun ve adil bir şekilde ülkelerimize kabul ederek ancak dayanışmayı gerçekleştirmiş oluruz. Bu şekilde Türkiye başta olmak üzere belli ülkeler üzerindeki ağır göç yükünün hafifletilmesi ve adil külfet paylaşılmasının sağlanması gerekir. Külfet paylaşımının sadece maddi yardımlarla sınırlı kalmaması gerekir.

Bu çerçevede her ülkenin ulusal stratejisine göre belirlediği ancak dünya genelindeki mülteci nüfusuna oranla çok küçük kalmış olan yıllık yeniden yerleştirme oranlarının da artırılması gerekir. Düzenli göçe ilişkin çerçevenin belirlenmesi, düzensiz göçle mücadele açısından da belirleyici bir rol oynamaktadır. 2018 yılında kabul edilen Küresel Göç Mutabakatı, bu anlamda bizler için önemli bir yol haritası oluşturuyor. İlk panelimizde de ele aldığımız üzere, söz konusu mutabakatın uygulama alanının genişletilmesinde son derece önem vardır."

"Göçmenlerin haklarına yönelik ihlallerin de önüne geçilmesi gerekir"

Düzensiz göçle mücadelede bir diğer önemli unsurun sınır güvenliğinin güçlendirilmesi olduğuna dikkati çeken Şentop, "Bu anlamda ciddi bir göç baskısı altında olan ülkemiz, son yıllarda doğu sınırına çok büyük yatırımlar yaptı ve yapmaya devam ediyor. Tabiatıyla düzensiz göçle mücadelede sınır güvenliği sağlanırken, göçmenlerin haklarına yönelik ihlallerin de önüne geçilmesi gerekir." diye konuştu.

Bu bağlamda denetleyici mekanizmaların hayata geçirilmesi gerektiğine vurgu yapan Şentop, "Yine aynı şekilde, göçmen kaçakçılığı ve insan ticaretiyle mücadelenin üzerinde önemle durulması ve organize suçlara karşı uluslararası iş birliğinin güçlendirilmesi hayati önem arz etmektedir. Göçmen ve mültecilerin bulundukları ülkelerde topluma uyum sağlamaları, eğitim, sağlık gibi temel haklardan eşit derecede faydalanmaları gibi hususlar da üzerinde önemle durulması gereken diğer konulardır. Şüphesiz, 8 yıldır dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan, düzensiz göçle mücadele alanında ciddi bir tecrübe edinen ve göç sorununun nasıl ele alınması gerektiği noktasında referans ülke olan Türkiye, bu alandaki tecrübe paylaşımına her zaman açık olduğunu bu konferans vesilesiyle bir kez daha göstermiştir." ifadelerini kullandı.

"İnsanlık dışı uygulamalara imza atılıyor"

Göç ve mülteci konusunun insanlığın ortak meselesi olması gerekirken, birçok devletin bu sorunu görmezden gelmeye devam ettiğini söyleyen Şentop, "Özellikle son dönemlerde şahit olduğumuz gibi daha ileri gidilerek geri itmelerle insanlık dışı uygulamalara imza atılıyor. Eşitlik ve ayrımcılık yasağı kağıt üstünde kalıyor. Ön yargılar, yabancı düşmanlığı ve çifte standartlar ise zihinlerdeki yerleşik kodlar olarak ortaya çıkıyor. Bu anlamda, göçmenlere yönelik bu insanlık dışı uygulamalara karşı da sesimizi yükseltmemiz, bu noktada ortak mücadele etmemiz ve farkındalık oluşturmamız son derece önem kazanmaktadır. Göçmen karşıtlığı ile beraber, aynı zihinsel ve kültürel kodlardan beslenen ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve İslam düşmanlığı sonucu yaşanan ayrımcılığın bütün hukuki yollarla engellenmesi hepimiz için önemli bir insanlık ve vicdan görevidir." değerlendirmesinde bulundu. (AA)