Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Diyarbakır, Van ve Mardin Büyükşehir Belediyelerine İçişleri Bakanlığı kararıyla kayyım atanmasına tepki gösterdi. Feyzioğlu, “Vatandaş demokrasiye küserse bundan hepimiz sıkıntı çekeriz. Sandığa güvenmeliyiz. Seçilmiş kişilerin idari işlemle görevden alınması ilk bakışta demokrasiyle bağdaşmıyor. Çok çok zorunlu halde bunu yapıyorsanız, hemen yargıya intikal ettirirsiniz. Vatanın her karış toprağında hukukun aynı şekilde uygulanması gerekmektedir” ifadelerini kullandı.
42 baronun Adli Yıl Açılış Töreni’ne katılmama kararına yönelik söylediği "Tuzu kuru olanların ne dediği önemli değil" sözleri nedeniyle eleştirilen Feyzioğlu, “Baroların her eleştirisi başımızın tacıdır” dedi.
Habertürk televizyonunda Türkiye’nin Nabzı programına katılan ve Didem Arslan Yılmaz’ın sorularını yanıtlayan Feyzioğlu, Diyarbakır, Van ve Mardin büyükşehir belediyelerine kayyum atanmasına “İdari tasarrufla seçilmiş insanların görevden alınması halkta çok büyük tepki yaratıyor. Bunun yolu bu değil adli yol olmalıdır” diye tepki gösterdi.
“Seçilmiş kişilerin idari işlemle görevden alınması ilk bakışta demokrasiyle bağdaşmıyor” diyen Feyzioğlu, “Çok çok zorunlu halde bunu yapıyorsanız, hemen yargıya intikal ettirirsiniz. Vatanın her karış toprağında hukukun aynı şekilde uygulanması gerekmektedir” diye konuştu.
“Barolardan gelen eleştiriler başımın tacıdır”
Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı’nda 2 Eylül’de yapılacak olan yeni adli yıl açılış törenine katılma kararının barolar tarafından eleştirilmesi hakkında da konuşan Feyzioğlu, “Baroların her eleştirisi başımızın tacıdır. Benim niyetim 10-12 dakikada bütün bu söylediklerimi orada söylemek niyetindeyim. Açılışta yapacağım konuşmanın ana fikri yargı reformudur, kuvvetler ayrılığıdır”ifadelerini kullandı.
Metin Feyzioğlu’nun konuşmasının satır başları şöyle:
“4 ayda ne olmuş olabilir diye bir soru işareti koyuyorlar. İdari tasarrufla seçilmiş insanların görevden alınması halkta çok büyük tepki yaratıyor. Bunun yolu bu değil adli yol olmalıdır. Adli yolun da güvenilir olması lazım. Olması gereken açısından kanun bu yetkiyi idari makamlara vermemeli. İlla ki yargısal işlemle olmalıdır. Bağımsız, keyfilikten uzak karar veren bir yargıyı inşa etmek lazımdı.
"Demokrasiyle bağdaşmıyor"
“Vatandaş demokrasiye küserse bundan hepimiz sıkıntı çekeriz. Sandığa güvenmeliyiz. Demokrasiyi Türkiye’nin her santimetre karesinde eksiksiz yaşayalım. Suçsuzluk karinesini tüm vatandaşlarımız için geçerli hak olarak benimseyelim. Sözün özü; seçilmiş kişilerin idari işlemle görevden alınması ilk bakışta demokrasiyle bağdaşmıyor. Çok çok zorunlu halde bunu yapıyorsanız, hemen yargıya intikal ettirirsiniz. Vatanın her karış toprağında hukukun aynı şekilde uygulanması gerekmektedir.
"Barolarımızın eleştirilerini bekliyorduk"
“Katılma ve katılmama kararı alan tüm barolarımıza saygı duyuyoruz. Biz katılma kararı aldık ve bu kararımıza saygı duyulmasını bekliyoruz. Türkiye Barolar Birliği çatı örgüttür. Her baro kendi şehrinde tartışır, konuşur bir karar alır. Kamuoyuyla paylaşmak istiyorsa paylaşır. Bu açıklamaların mümkün olduğunca yapıcı olmasını arzu ederiz. Çoğu da bu şekilde. Barolarımızın dışında saldırılar oldu. Bunları bir kenara bırakıyorum. Barolarımızın eleştirilerini bekliyorduk, Yargıtay’a yönelik serzenişlerini bekliyorduk. Barolardan gelen tüm eleştiriler ağır olsun, olmasın başımın üstüne. Biz aynı yolda, aynı mücadeleyi yapıyoruz.”
“Yargı reformu mesajı"
“Yargı reformunun tam çıkmak üzere olduğu, Türkiye’nin gerçekten sorunlarına derman anlamında büyük adımların öncesinde bunu istemeyenler var. Bunların yargı reformu çıkacak diye ödü kopuyor. Çünkü Türkiye çok önemli bir adım atacak. Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin hayata geçmesi için biz avukatlar lokomotif olduk. Her zaman hukuk devleti, demokrasi, hak özgürlükler mücadelesinde en öndeyiz.”
“4 senedir her yerde yapılan törene katılıyoruz"
“Sayın Yargıtay Başkanımıza bu tören bizde olsun dedik. Sayın Başkan ‘Türkiye’yi normalleştiriyoruz, geleneğe dönelim’ dedi. Biz açıkçası ‘Gelin Türkiye Barolar Birliği’nde yapalım’ dedik. Biz 4 senedir her yerde yapılan törene katılıyoruz. Çok net söyledim, ‘dinleyici olarak çağrıldığımız yere gitmeyiz’ diye. Konuşma imkanımız, hakkımız teslim edildiğinde gider söyleriz dedik. İsmail Başkan’la konuştuk. Gerginlikten beslenenlere rağmen hadi gelin dedik Türkiye’yi normalleştirelim.”
“Başımıza bunların geleceğini biliyorduk. Hizmet yapacaksanız, zor bir süreçten geçiyorsunuz normalleşme adına. O paketin içinde düşünce özgürlüğüyle ilgili her suç tipinden tutuklu ya da mahkum olanların Yargıtay denetiminden geçmesi var. Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin yazımında biz varız. İlk günden itibaren çalıştık ve sonucunu gördük. Orada Sayın Cumhurbaşkanı o belgeyi okudu. Bugün bize çok ağır sözler söyleyenler o gün de dediler ki, ‘Yargı reformu Külliye’de açıklanır mı?’ Rahmetli Sayın Süleyman Demirel, yargı reformunu açıklaması Başbakanlık’ta oldu. Sayın Ecevit’in açıklaması Başbakanlık’ta oldu. Bugün Başbakanlık yok, sistem değişti.”
“Ben sakal bırakmaya başladığımda Ak Parti daha kurulmamıştı"
“Ben yazın sakal bırakmaya başladığımda AK Parti daha kurulmamıştı. Bu çok komik. Bayram tatilinden geldim, 10 gün tatil yaptım. İtiraf ediyorum suçluyum. Ha yarım gününüzü yine çalışarak geçiriyorsunuz. O sırada aynaya bakınca ben tatildeydim havasını yaşamak için sakallarımı kesmedim. Şimdi göreve başladım, sakalımı kestim.”
“Açılışta yapacağım konuşmanın ana fikri reform ve kuvvetler ayrılığıdır"
“Kuvvetler ayrılığını ABD’deki gibi sağlayabilirseniz olabilir de olmayabilir de. ABD’deki Başkan partinin genel başkanı değildir. Partinin genel başkanı olmasına yasak var mıdır, hayır. Kimse de parti genel başkanlarını tanımaz. ABD’deki partiler emir komuta zincirinde çalışan partiler değil. Kendi parti tüzel kişiliklerinden ziyade kendilerini seçen seçmene hesap verirler. HSK’nın yapısının da yine değiştirilmesi gerektiğini söylüyorum. Kürsüde hukuk yapan hakim istiyoruz. Benim niyetim 10-12 dakikada bütün bu söylediklerimi orada söylemek niyetindeyim. Açılışta yapacağım konuşmanın ana fikri yargı reformudur, kuvvetler ayrılığıdır.”