Gündem
Deutsche Welle

Taz: Aşırı sağ istatistikleri iç karartıcı

Almanya’da aşırı sağcılıkla ilgili açıklanan istatistikler ve Euro 2016'ya eşlik eden şiddet olayları 16 Haziran 2016 tarihli Alman gazetelerinde ele alınan başlıca yorum konularını oluşturuyor.

16 Haziran 2016 00:30


Leipzig Üniversitesi’nin 2002 yılından bu yana yaptığı Almanya'da otoriter ve aşırı sağcı eğilimlerin yaygınlığına ilişkin araştırmanın sonuncusu çarşamba günü kamuoyuna tanıtıldı. Buna göre Almanya'da İslam karşıtlığının ve aşırı sağcı eğilimlerin arttığı gözleniyor.

Berlin'de yayımlanan Tageszeitung (taz) gazetesinin araştırmanın sonuçlarına ilişkin yorumu şöyle:

"Nefret sarmalından çıkabilmenin yolu, bakış açısını değiştirmekten geçiyor. Politikaları, aşırı sağın ajandasına müteakip yabancılardan duyulan kaygılardan ziyade, üst sınır ve kota tartışmalarından sıyrılarak toplumda hakim olan hoşgörü ve misafirperver anlayış üzerinde yoğunlaştırmak önemli. Ancak bu grubun sesini daha fazla yükseltmesi şart. Bu konuda faydalı işler yapan, etkin olan kişileri göz önünde pek görmüyoruz. Bu konuda en çok konuşanlar İslam ya da mülteci düşmanları yani azınlık. Şu anki kutuplaşma aynı zamanda yeni bir fırsat da doğurmuyor değil. Şu ana kadar gizli kapaklı var olan nefret gün yüzüne çıktı. Kendini demokratik olarak addedenlerin buna mesafe koymaları ve kendi değerlerini canla başla savunmaları şart. Ancak buna kendi çevresinden başlamalı. Zira Yeşiller'in bile yüzde 15'i araştırma sonuçlarına göre aşırı yabancılaşmadan dem vuruyor ve her beş kişiden biri Müslümanlara karşı ön yargılı. İnsanın içini rahatlatan sonuçlar değil bunlar."

Frankfurter Rundschau gazetesinin aynı araştırmayla ilgili yorumunda da şu satırlar dikkat çekiyor:

"Bilim insanları daha on yıl öncesinde aşırı sağcılığın toplumun genelinden uzak sadece küçük bir kesime özgü olmadığını ve orta kesimde de varlığını hissettirdiğini kavramışlardı. Günümüzdeyse aşırı sağ görüşte olduğunu ortaya koymaktan çekinmeyenlerin sayısı arttı. Bunu örneğin aşırı sağcı Almanya için Alternatif Partisine (AfD) oy vererek ya da yabancılara yönelik şiddete açık destek vererek yapıyorlar. Leipzigli araştırmacılar günümüz toplumunda köken saplantısı ve otoriter görüşlerin neden bu denli güçlü olduğu sorusuna haklı olarak yöneliyor. Ancak siyasi açıdan uygulanabilecek pratik bir sonuca varabilmiş değiller. Bu anlaşılabilir olsa da hayal kırıklığı yaratmıyor da değil. Elden gelen yegane şey toplumun sağduyusuna güvenmek. Zira bu konuda Hristiyan Birlik Partileri ve Sosyal Demokrat Parti'den daha fazla duyarlı olunduğu ortada."

Marsilya'da cumartesi günü Rusya-İngiltere maçı öncesi çıkan olaylarda 4'ü ağır, 35 kişi yaralanmıştı. Bunun üzerine Fransız polisi, Marsilya yakınlarında Rus taraftarları taşıyan bir otobüsü durdurarak sınır dışı etmek üzere 6 Rus taraftarı gözaltına almıştı. Rusya da Avrupa Futbol Şampiyonası için Fransa'da bulunan Rus taraftarların gözaltına alınmasına ilişkin Fransa'nın Moskova Büyükelçisini Rusya Dışişleri Bakanlığına çağırdı. Münchner Merkur gazetesinin Rusya-Fransa arasında gerilime neden olan bu son olayla ilgili yorumu şöyle:

"Rus holiganların tutuklanması karşısında Moskova'nın verdiği tepki gelişmiş bir Avrupa ülkesine hiç yakışmıyor. Başvurdukları hep aynı numara: Moskova hep kötü muamele gören mağduru oynuyor. Batı tarafından dışlanıyor, Kiev'deki faşistlerce tehdit ediliyor, Ukrayna vatandaşlarınca damgalanıyor. Ancak imdada hep neyse ki kurtarıcı Putin yetişiyor. Kremlin'de hüküm süren güce düşkünlük ve maçoluğun halka nasıl sirayet ettiği, iri yarı Rus futbol taraftarlarının taşkınlıklarında ve bu taşkınlıklara arka çıkmalarla anlaşılıyor. Putin komşu devletlerin gözünde de ülkesinin imajının kötü olmasından şikayetçi. Ama bunun sona ermesini istiyorsa Rusya'nın da görgüsüzce davranmaktan vazgeçmesi gerekiyor."

Saarbrücker Zeitung'un futbol ve güvenlik konusundaki yorumundaysa şu tespitler dikkat çekiyor:

"Almanya İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere dünkü Paris temaslarında, Avrupa Futbol Şampiyonası'nın güzelliklerinden bahsedilmesi gerektiği çağrısında bulundu. Hakkı da var, bunu tabii ki herkes seve seve yapmak ister. Lakin olumsuzlukları görmezden gelmek de olmaz. Fransa'daki futbol en nihayetinde terörün ve holigan şiddetinin gölgesinde oynanıyor. Sevgili Fransızlar, kusura bakmayın ama Avrupa Futbol Şampiyonası'ndan böyle de zevk alınmıyor."

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle