Ekonomi

Tayfun Bayazıt'tan piyango milyonerine iki öneri

Yapı Kredi Bankası Yönetim Kurulu Başkanlığı'ndan ayrıldıktan sonra kendi danışmanlık şirketini

09 Ocak 2012 02:00

T24 Yapı Kredi Bankası Yönetim Kurulu Başkanlığı'ndan ayrıldıktan sonra kendi danışmanlık şirketini kuran TÜSİAD Başkan Yardımcısı Tayfun Bayazıt, Milli Piyango talihlisine iki öneride bulundu. Beyazıt, talihlinin ilerleyen yaşını da dikkate alarak dile getirdiğini belirttiği tavsiyeler çerçevesinde; piyango milyonerine bir psikoloğa görünmesini ve yükselen faizler nedeniyle kısa vadeli mevduat yapmasını önerdi.

Finans dünyasının önde gelen isimlerinden Tayfun Bayazıt, yeni ofisinde Milliyet'ten Songül Hatusarı'nın sorularını yanıtladı. "Şirketlerin bir bileni olacak" başlığıyla Milliyet'te yayımlanan (9 Ocak 2012) Hatusarı'nın Tayfun Beyazıt'la yaptığı söyleşi ve sunuş yazısı şöyle:


Şirketlerin 'bir bilen'i olacak

Bankacılıkta 30 yıla yakın sürdürdüğü parlak kariyerinin ardından “zirvede” jübile yapan Tayfun Bayazıt, yeni ofisinin kapılarını ilk kez Milliyet’e açtı. Genel müdür yardımcısı olarak girdiği Yapı Kredi Bankası’nda 14 yıl içinde önce genel müdür, sonra da yönetim kurulu başkanı olan Bayazıt, artık şirketlere yönetim danışmanlığı verecek. Ofisi, kardeşi Tarık Bayazıt’ın işlettiği Cihangir’deki Changa restoranın üstünde. Binayı yıllar önce almışlar. “Keşke o zamanlar gücümüz yetseydi de bir tane daha bina alsaydık. Çok değerlendi buralar” diyor. Dört katlı binanın iki katında harika bir ofis yapmış kendisine. Katlara çıkan uzun şeffaf merdivenler, minimalist tarzdaki döşeme film stüdyosu algısı yaratıyor. 



Doğrusu görüşmeye giderken biraz endişeliydim. Çünkü Tayfun Bayazıt’ı, tüm bankacılar gibi üç düşünüp bir konuşan biri olarak hatırlıyordum. Ancak karşımda yepyeni birini buldum. Tamam, özellikle yatırım konusunda sağduyulu temkinliliğine aynen devam ediyor ama sohbette bankacı ketumluğunu üzerinden atması için beş aylık süre yetmiş de artmış. Binlerce genç bankacının hayalini kurduğu o koltuktan kalkan profesyonelin içinden özgüveni yerinde bir girişimci çıkmış.


Emekliliği beklemek istemedi

- Yapı Kredi Yönetim Kurulu Başkanlığı gibi “yüksek profilli” bir görevden niye ayrılmak istediniz?

Ağustos sonundaki ayrılığım üzerine bazı senaryolar yazıldığının farkındayım ama değer verdiğim kurumun önüne geçmemek için sessiz kaldım. Bu kararım aslında bir sene öncesine dayanıyor ve sebebi çok basit. Heyecanımı kaybetmeye başladığımı düşündüğüm bir aşamada kendi inisiyatifim ile bir şeyler yapmayı arzu ettim. 30 yıla yakın yüksek tempoda üst düzey yöneticilik yaptıktan sonra emekliliğimi beklemek istemedim. Temposunu ayarlayabileceğim bir iş ve hobi portföyümü yaratabileceğimi gördüm. Bu yaştan sonra benden girişimci olmayacağı iddiasında olanlar da var, ama doğrusu nazar değmesin işler şimdilik planladığım gibi gidiyor.

- Bankacılıktan, kurumsal yapılardan bir kaçış mı bu?

Belki o da var ama geriye bakınca aslında fazla iş değiştirmedim, aynı grup içinde farklı görevler oldu hep. Son olarak Yapı Kredi’de satın alma ve entegrasyon sonrası da şubeleşme, büyümeye geçiş, verimliliğe odaklılık, üst yönetimin yeniden yapılanması gibi önemli dönüşüm projelerinin tamamlanmasına liderlik ettim. Daha tabii ki yapacak işler var ama bankanın başında oraya gelmesinde katkım olan yetenekli ve kapasiteli bir arkadaşım var. Onun için gözüm arkada değil.


İş hayatının kitabını yazacak

- Etrafınızdaki insanlar mutlaka yorum yapmıştır, ‘Geç kaldınız’ diyenler mi çoğunlukta, yoksa ‘Erken’ diyenler mi?

Kimi geç, kimi erken buldu. Bunun zamanlaması nasıl ölçülür bilmiyorum, ama sonuç olarak 25 yıldan fazla üst düzey yöneticilik yaptım. Sağlığım müsaade ettiği müddetçe önümde daha epeyce bir süre çalışma dönemi var. Türkiye’nin içinde bulunduğu konum, dünyayla ilişkisi ve kişisel tecrübemi birleştirecek işler yapacağım. Bunun için ayrıldım.

- Peki ne yapacaksınız?

Bayazıt Danışmanlık’ı ekim ayında kurdum. Yatırım bankacılığı, şirket yapılanmaları ve kurumsal yönetim konularında danışmanlık yapacağım. Ayrıca kendim yatırımcı olarak bazı projelere bakıyorum. Bunlar vakit alan, iyi planlanması gereken işler. 30 yıllık bir maratonu 100 metre temposunda koştuktan sonra benim de acelem yok doğrusu.

Birkaç şirketin yönetim kurulunda bağımsız üye olarak vazife almayı da planlıyorum. Bir de yeni başladığım kitap projem var. Tam olarak teması için henüz karar veremedim ama “ne müthiş işler yaptım da görmediniz” tadında olmayacağı kesin. İş hayatının eğlenceli yönlerini, yaşanmış anekdotları, kurumsal yönetimin gelişimi bağlamında patron ve yönetici ilişkilerini, hataları ve nedenlerini anlatmak istiyorum bu kitapta.


Piyango talihlisine iki öneri 

- Milli Piyango kuşu 75 yaşındaki Yusuf Amca’ya kondu. Bankacı, danışman olarak kendisine bu parayı nasıl değerlendirmesini tavsiye edersiniz?

Kolay kazanılmış parayı yönetmek, danışmanlık yapmak zor iş. Planında olmadığı halde servetinde ciddi artış olan birisi için bu büyük bir şok. Bütün ilişkilerinizi gözden geçirir, size yönelen her ilgiyi, “Acaba param için mi?” diye değerlendirmeye başlarsınız. O yüzden Yusuf Amca’nın kendisine önce bir psikolog bulmasını öneririm. Büyük ihtimalle amcaya riskli yatırımlar konusunda çok akıl veren olacaktır. Ama bence bundan sonraki yaşam standardını sakin ve akıllı bir şekilde oturtabilmek için oldukça muhafazakâr ve profesyonel bir portföy yönetimine ihtiyacı var. Bu konuda bankalarımız çok iyi hizmet veriyor. Dolayısıyla Yusuf Amca’ya birileri gidip karmaşık yatırım planları anlatıp, “Paranı bir sene içinde ikiye, sonra dörde katlayacağız” gibi tavsiyelerde bulunuyorsa ona iyilik yapmıyor demektir. 75 yaşındaki bir amcanın risk profiline göre önerebileceğim yatırım seçeneği ise mevduattır. Şu anda faizler de biraz yükseldi, daha yükselebilir. O nedenle şu an için kısa vadeli mevduat daha mantıklı görünüyor. Ki bu aylık bazda kendisine 1 milyon TL civarında bir getiri sağlayacaktır.


Bu yıl kanun öğrenecek

- Çok ciddi bir görüntünüz var. İş dışında ne yaparsınız siz?

Müziğin her türüne yakın ilgim var. Çok iddialı bir Türkçe pop arşivim olduğunu söyleyebilirim. Halk türkülerimizi de klasik Türk sanat müziğini de severek dinler ve söylerim. Bu sene kanun çalmayı öğrenme niyetim var. Tenis oynamaktan büyük keyif alıyorum, ona da daha fazla vakit ayırmaya başladım.


TÜSİAD ‘büyüme için demokrasi’ diyor

-  TÜSİAD’daki yeni yapılanma döneminde yönetimde devam etmek istiyor musunuz?

19 Ocak’ta yapılacak genel kurulda Ümit Hanım’ın beni de içinde düşündüğü takım seçildiği takdirde son defa bir sene daha yönetim kurulunda görev yapacağım. Küresel gelişmelere de baktığınızda iş hayatının önünde yüklü bir ajanda var. Sürdürülebilir büyüme iki basit kelime gibi duruyor ama köklü yapısal reformların tutarlı bir şekilde ve sebatla devam ettirilmesi gerekiyor. Kayıtdışı ile mücadele böyle bir mesele. Daha özgür, daha demokratik, insan haklarına, ifade özgürlüğüne saygılı, bu kategorilerde de dünya sıralamalarında en yukarıları hedefleyen bir ülkenin ancak birinci lige oynama, büyüme ve refah artışı performansını yukarılara taşıma şansı var. Bu nedenlere TÜSİAD’ın kafası bu konulara takık.  Bu konularda bazen iktidarlar, bazen de muhalefet ile aynı çizgide olamayabiliyor. Bu nedenle siyasi bir mücadele içinde olduğu yanılgısı ortaya çıkıyor. Sürdürülebilir büyüme topyekün ele alınması gereken bir konu.


Gurme değil ama kardeşinin iyi bir müşterisi

- Kardeşiniz Tarık Bayazıt, seçkin bir müdavim kitlesi edinen Atlı Köşk ve Cihangir’deki Changa’yı işletiyor. Çok da lezzetli yemekler yapıyor. Gurmelik aileden mi geliyor? Sizin aranız nasıl mutfakla? Önerilerde bulunuyor musunuz?

Aileden gelen bir mutfak kültürü var tabii. Ama kendimi gurme olarak kabul edemem. Anne tarafımız Egeli, baba tarafı ise Maraşlı. Her iki bölgenin de mutfağından esintileri aile içinde yaşıyoruz. Ama ben hep iyi yemek yemenin keyfini yaşadım. Kardeşim ise işi abarttı, bunu meslek edindi. Çok seyahat ettiğim için gördüğüm değişik tatları, mutfakları ve yenilikleri denemeyi severim. Küreselleşmenin yansımasını mutfakta da görüyoruz. Ki artık değişik lezzetlerin bir araya geldiği füzyon mutfakları tercih ediliyor. Kardeşim de bunu çok iyi yapıyor. Biz de müşteri olarak gelip yiyoruz.


'Ergun Özen ve Ersin Özince 20 küsur yıllık arkadaşım'

- Bankacılık ezeli rekabetin olduğu bir sektör. Bu durum dostluklara nasıl yansıyor? Sıkı arkadaşlıklarınız var mı mesela?

Bu sektörde yönetici olan insanlar çok uzun yıllardır birbirlerini tanıyorlar. Ne kadar acımasız rekabet etseniz de, değerlendirmeniz rakiplerin mali tablolarına bakılarak yapılsa da, sektör içinde dostluk, arkadaşlık açısından iyi bir ortam görüyorum.

- Ergun Özen’le görüşür müsünüz mesela veya keçi işiyle dalga geçtiğiniz Ersin Özince’yle!? Bir araya geldiğinizde ne konuşursunuz?

Ergun ve Ersin 20 küsur yıllık arkadaşlarım. Zafer Kurtul’la da Citibank’ta aynı zamanda işe başladık. Gün içinde bankacılık o kadar çok yer kaplar ki, başka ortamlarda bir araya geldiğimizde son konuştuğumuz şey bankacılıktır. Ersin’le keçi yatırımını konuşuyoruz! Ergun’la sanat, müzik üzerine konuşuruz. Ergun, Fenerbahçeli biliyorsunuz, ben Galatasaraylı olarak onunla anlaşmazlık içindeyim. Mesela geçenlerde yendiğimiz zaman bir telefon açıp beni tebrik etmesini bekledim. Ama yapmadı.

Bana, “Siz de Ersin Bey gibi keçi işi mi yapacaksınız?” diye sordular. Ben de, “Hayır ben keçi işine girmeyeceğim, başka işler yapacağım” dedim. Papa hikâyesi gibi. Ersin de galiba buna bozuldu. Bana telefon edip, “Benim keçilerimle dalga geçme. Bu çok ciddi bir iş, sen de bu işe bak” dedi. Ersin’in keçi işi konusunda çok ciddi bilgisi var, saygı duyuyorum. Dolayısıyla o keçi işine ne zaman tam konsantre olacak, profesyonel hayattan emekli olacak, o zaman beni de ortak isterse bakarız birlikte.