Spor

Tanıl Bora: Ukrayna, Polonya ve Almanya futbola dair uğursuz bir tarihi hatırlatıyor

Tanıl Bora, Ukrayna ve Polonya'nın ortaklaşa düzenlediği Euro 2012'nin favorilerinden Almanya'yı Nazi kamplarını da hatırlatarak buluşturdu

07 Haziran 2012 13:59

 

Tanıl Bora

(Radikal - 7 Haziran 2012)

 

Kampta 2 korner 3 bin ölüydü

 

Almanya Futbol Federasyonu yetkilileri ve bazı oyuncular, cumartesi Auschwitz toplama kampında saygı duruşunda bulundular. Avrupa Şampiyonası arifesinde, bir jest. Kaptan Lahm, Nazizmin günahlarından doğrudan sorumlu olan kuşağın mensubu olmadıklarını söyledi: “Ama tarihimizi bildiğimizi ve bu tarihin sorumluluğunu taşıdığımızı göstermek zorundayız”. Bu ufak boylu hamarat futbolcu, sadece açık sözlülüğüyle değil, meslektaşları arasında sık rastlanmayan politik hassasiyetiyle biliniyor zaten.

Nazi Almanyası’nın işgali ve kıyımları, Polonya’da 6 milyondan fazla cana mal olmuştu. Ukrayna’da bu tam hesaplanamıyor (Stalinizmin tehcir uygulaması da vardı) ancak ülkenin nüfusu beş yılda 41.7 milyondan 24.7 milyona düşmüştü!

Ukrayna’daki Nazi zulmünün futbolla kesiştiği efsanevi olay, 9 Ağustos 1942’de Kiev’de bir Ukrayna karmasının Alman ordu karmasıyla yaptığı maçtır. Ukrayna karması bir ekmek fabrikasında zorunlu çalıştırılanlardan oluşuyordu, 8’i eski Dinamo ve Lokomotiv oyuncusuydu bunların. Alman hava kuvvetleri karmasını 5-1 yenmişler, bunun üzerine Naziler bir rövanş maçı tertip etmişti. Ukraynalılar bunu da 5-3 kazandılar. Sovyet tarihçilerine bakılırsa, hakemin onları kesin bir dille uyarmasına rağmen… Maçtan sonra futbolcuların 8’inin tutuklandığına, 4’ünün toplama kampına gönderildiğine dair rivayetler var. Sovyet tarihinde ‘Ölüm Maçı’ olarak efsaneleşti bu maç. Anısına bir heykel dikildi. John Huston’un meşhur ‘Zafere Kaçış’ filminin ilham kaynağı da bu maçtır. Bu yıl, bu olayı kanırta kanırta işleyen bir Rus filmi vizyona çıktı: ‘Maç’. Film, Avrupa futbol şampiyonası öncesinde ‘milleti galeyana getirebilir’ gerekçesiyle Ukrayna’da önce yasaklandı. Ama yasakta belli ki filmin Ukrayna’daki Nazi işbirlikçiliğini işlemesinin de payı vardı. Tepkiler üzerine film mayıs başında 18 yaşından büyüklere serbest bırakıldı. 

 

Lig bile kurulmuştu

 

Yakın dönemde yapılan tarih çalışmaları, 2. Dünya Savaşı’nın göbeğinde, Nazilerin kıtal endüstrisi haldır haldır çalışırken bile, futbolun soluk almayı sürdürdüğünü ortaya koyuyor. Toplama kamplarında dahi futbol oynanıyormuş. Genellikle ‘milli’ maçlar: Polonyalılar-Ruslar, Ruslar-Çekler vs. Buchenwald kampının politik tutuklular takımının meşhur olduğu kaydediliyor. ‘Ölüm Maçı’ da istisna değil; Alman ‘personel’ ile mahpuslar arasında maçlar âdettenmiş. Auschwitz’den sağ çıkan Avusturyalı profesyonel futbolcu Igor Fischer, “Tuhaftı, rakip oyuncu maçtan sonra seni öldürebilirdi” diye anlatmış.

Theresienstadt (Çekçe Terezin), toplama kampında basbayağı 10 takımlı bir ligin kurulmuş olduğunu öğreniyoruz. Mahpuslar genellikle çalıştırıldığı işlere göre takımlaşmışlar: Ahçılar, Terzihane, Elektrikçiler, Bahçıvanlar, Bakım Personeli, Bekçiler. Prag, Viyana vs. şehir takımları da var. Maçlar 7’ye 7, 35’er dakikalık iki devre halinde oynanıyormuş. Daktiloyla 6 nüsha çoğaltılan bülteni bile varmış Terezin Ligi’nin. Terezin, SS’in ‘örnek toplama kampı’ idi. Bu lige izin verilmesi, ‘numunelik’ kampın ‘reklamına’ katkıda bulunuyordu. Viyana’nın ünlü Yahudi takımı Hakoah’ın namlı futbolcularından Ignaz Feldmann, onu hatırlayan bir SS subayının girişimiyle kollandığını, kendisini çamaşırhaneye verdiklerini anlatmış. İlk zamanlarda Yahudi takımlarına ‘bile’ izin varmış, sonra yasaklanmışlar.

Auschwitz ve Dachau’dan kurtulan Polonyalı yazar Tadeusz Borowski, otobiyografik anlatısında toplama kamplarında futbol oynayışlarından bahseder. Sahanın yanı başında, insanların gaz odalarına getirilişine tanık olurlar. “İki korner arasında üç bin kişi öldürülüverirdi” diye yazar Borowski. Nobel ödüllü Macar yazar Imre Kertesz, ‘Kadersizlik’ adlı romanında (çev. İlknur İgan, Can Yay.) 16 yaşındaki bir Macar Yahudinin ağzından toplama kamplarını anlatır. Orada delikanlılar, “Çalışma bittikten sonra futbol oynarız, değil mi?” diye yokluyorlardır birbirlerini.

Bazen çıkmadık candan kesilmeyen ümit gibidir futbol. Aklımızın bir yerinde bu tarih… İyi bir turnuva olsun.