Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in katılımı ile Şahdeniz gazını Türkiye üzerinden Avrupa'ya taşıyacak olan Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı'nın (TANAP) inşa süreci başladı. Ön protokolü 2011 yılında yapılan proje için Türkiye ile Azerbaycan arasındaki hükümetler arası anlaşma 2012 yılının Haziran ayında imzalanmıştı.
Ukrayna krizi ve 2014 Aralık ayında Güney Akım projesinin rafa kaldırılması, Türkiye üzerinden geçecek enerji iletim hatlarının öne çıkmasına yol açtı. Tüm bu gelişmeler gözleri TANAP'a çevirdi. 2015 Mart ayı içerisinde İngiliz enerji şirketi BP, TANAP'a yüzde 12 ile ortak oldu. Kars'ta Erdoğan ve Aliyev'in katılımıyla temellerin atılmasıyla da projede en somut adım geldi.
"Rusya TANAP'ı bitirmek istedi ama olmadı"
Projenin hayata geçmesi ile Türkiye'nin Avrupa'ya enerji arzında daha da stratejik bir konumda olacağı öngörülüyor. Ankara Atılım Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hasan Ali Karasar, Türkiye'nin uzun yıllar bölgesinde enerji merkezi olma yönünde politikalar geliştirdiğini, Ukrayna krizi sonrası bu politikaların stratejik öneminin arttığını belirtiyor:
“Rusya Devlet Başkanı Putin, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı görüşmede Güney Akımı yerine Türk Akımı'nı tercih edeceklerini belirtmişti. Bu açıklama, Rusya'nın TANAP'ı bitirmek istediği yönünde algılandı. Buna rağmen proje ilerlemeye devam etti. Türkiye, Ukrayna krizi sonrası bölgesel bir enerji kanalı olma yönündeki siyasetini etkin bir şekilde sürdürüyor.”
Ukrayna krizi dolayısıyla Rusya ve Avrupa’nın karşı karşıya gelmesi, Avrupa’nın enerjide Rusya’ya karşı yeni senaryolar üzerine yoğunlaşmasına yol açtı. Bu kapsamda TANAP’ı Rusya’ya karşı bir adım olarak değerlendiren analizler de bulunuyor. Bununla birlikte BOTAŞ Eski Genel Müdürü ve Enerji Stratejisti Mete Göknel, Rusya ve AB’nin enerjide karşı karşıya gelmesinin söz konusu olmadığını ifade ediyor:
“TANAP, Nabucco’nun yokluğundan çıkan bir proje. Nabucco’da gazı kimin sağlayacağı belirli değildi. Dolayısıyla proje ölü doğmuştu. Nabucco’ya kıyasla TANAP kaynağı belirlenmiş, sağlam bir proje. AB ile Rusya’nın enerji konusunda karşı karşıya gelmesi söz konusu değil. Baltık’taki Kuzey Akımı’ndan Almanya’ya gelen gazın tamamı Rus gazı. Dolayısıyla TANAP da bu kapsamda değerlendirilmemeli.”
Kapasitesi, Rusya'nın gerisinde
TANAP'ın yıllık taşıma kapasitesinin 2019’da 16 milyar metreküp, 2026’da ise 31 milyar metreküp olması planlanıyor. Hazar Enerji Enstitüsü'nün analizine göre TANAP bu kapasitesiyle Rus enerji şirketi Gazprom'a alternatif olamayacak. Zira Rus şirketi sadece 2013 yılında Avrupa'ya 160 milyar metreküp gaz tedarikinde bulunmuştu. Doç. Dr. Hasan Ali Karasar da TANAP'ın hiçbir şekilde Rusya'ya alternatif oluşturamayacağı görüşünde. Karasar, projenin Avrupa'ya enerji arzında ancak çeşitlilik yaratacağını ifade ederek “Bu proje Avrupa'ya enerji arzında Rusya'yı tamamlayıcı bir nitelik sergileyecektir” diyor.
Dolayısıyla Avrupa'nın enerji alanında Rusya'ya olan bağımlılığının azaltılması yönünde projenin kısıtlı bir etkisi olacağı öngörülüyor. Fakat Türkmen ve Irak Kürdistanı boru hattı projelerinin devreye girmesi ile projenin bu yöndeki etkisi gelecekte daha da artmış olacak.
Uluslararası ekonomik dengeler düşündürüyor
Bununla birlikte enerji fiyatlarındaki mevcut seviyeler ve uluslararası ekonomik dengeler TANAP'ın geleceğine ilişkin soru işaretleri yaratıyor. Petrol fiyatlarındaki düşüşe bağlı olarak gaz fiyatlarının da gerilemesi projeye yönelik ekonomik beklentilerin de aşağıya çekilmesine neden oluyor.
Bu konuya Enerji Bakanı Taner Yıldız, BP ile yapılan ortaklık anlaşması töreninde yaptığı açıklamada da dikkat çekti. Yıldız, ham petrol fiyatlarına bağlı olarak gaz fiyatlarının düştüğüne fakat buna rağmen projeye devam etme kararında olduklarına vurgu yaptı. Bununla birlikte Türkiye'de ve Azerbaycan'da yerel para birimlerinin dolar karşısında değer kaybı projeye yapılacak yatırım açısından da dikkate alınması gereken bir ortam yaratıyor. Projenin büyük ortağı Azerbaycan'da projenin inşa süreci başlamadan birkaç gün önce devaülasyon ilan edilmişti. Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Büyükakıncı, bu kapsamda projenin geleceğini analiz ederken uluslararası ekonomik dengelerin de dikkate alınması gerektiğini ifade ediyor.