Gündem

Tan: Allah'tan özür dileyerek, milletvekili yeminini edeceğim

BDP’nin desteklediği adaylardan Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Altan Tan, Anayasa'daki milletvekili yeminini doğru bulmadığını belirtti...

17 Haziran 2011 03:00

T24 - BDP’nin desteklediği adaylardan Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Altan Tan, Anayasa'daki milletvekili yeminini doğru bulmadığını belirterek, “Anayasal zorunluluk olursa ederim. Allah'tan özür talep edeceğim'' dedi. Yine BDP'nin öncülüğündeki Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku'ndan bağımsız milletveli seçilen Ertuğrul Kürkçü de, ''Bu konudaki kararını yemin metni önüne geldiğinde söyleyeceğini'' açıkladı.

İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünün düzenlediği ''İsyanlar ve Seçimler: Ortadoğu'nun Türkiye'si'' konulu panele telefonla bağlanan Bağımsız Milletvekili Altan Tan, Türkiye'nin bir yol ayrımında olduğunu savundu.

Tan, Türkiye'nin önünde dil ve başörtüsü sorunu, tarikatlar ve cemaatler, Kürt sorunu, Alevilerin cemevi talepleri gibi önemli sorunlar bulunduğunu belirterek, bunların halledilmesi için yeni bir toplumsal uzlaşmanın senedi olarak yeni bir anayasaya ihtiyaç duyulduğunu ifade etti.

Türkiye'nin en önemli ve cevabı merakla beklenen sorusunun bütün bu toplumsal taleplerin ciddi bir uzlaşmayla çözüp çözemeyeceği olduğunu dile getiren Tan, bu seçimlerinden sonra en önemli konunun bu olduğunu vurguladı.

Tan, AK Parti ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ''doğru düzgün bir anayasa mı, yoksa mevcut olanı restore ederek mi bir netice çıkaracağı''nın merak edildiğini ifade ederek, şunları kaydetti:

''Şu an başörtülüler, Müslüman dindar çevreler, kendi kimlikleriyle sadece üniversitede okumak değil, kamusal alanda da var olmak istiyor. Dini eğitimin sivil topluma bırakılmasını istiyorlar. Kendi inançlarına göre toplumsal yaşantılarını da düzenlemek istiyorlar. Aynı şekilde Kürtler de Kürtçe anadilde eğitim, yerinden yönetim istiyor. Alevi vatandaşlarımız da Diyanet İşleri'nin kaldırılmasını ya da din derslerin mecburi olmamasını, cemevlerinin açılmasını istiyor. Gayrimüslimler ise hem etnik hem de dini taleplerinin karşılanmasını istiyor. Şimdi önümüzdeki soru şu; yeni anayasa bunlara cevap verebilecek mi, vermeyecek mi? Eğer birileri çıkıp da 'cemevlerinin açılması Diyanete aykırı, cemevleri ibadethane değil' derse, birileri 'başörtüsü üniversitede olsun, ama kamusal alanda olmasın' derse, birileri -ki başbakan bunu söylüyor- 'Kürtçe anadilde eğitim ülkeyi böler, demokratik özerklik ülkeyi parçalama projesidir' derse o zaman bu yeni anayasa nasıl yapılacak ya da kısmı değişiklikler neye yarayacak?''

Yeni anayasanın bütün talepleri karşılayacak yeni bir sözleşme olması gerektiğini vurgulayan Tan, ''Yoksa kemalizmi, totaliter laikçi ulus devleti allayıp pullayıp 3-5 tane maddeyi değiştirerek bunun adına da yeni anayasa dersek, toplumdaki çatışma, gerginlik, muhalefet devam edecek. Hele hele Kürtler hiçbir şekilde bu kandırmaca ve oyalamayı kabul etmeyecek, biz 36 milletvekili kabul etsek bile... İnşallah aklı selim galip gelir. Bunda da bir standart koyalım diyoruz, ne benim ne Tayyip Erdoğan'ın ne de Kılıçdaroğlu'nun. Bir pazarlık şeklinde değil, önce bir kriter koyalım ortaya ve buna hepimiz uyalım'' diye konuştu.

Altan Tan, ''ideolojilerine ters ifadeler içerdiği gerekçesiyle bağımsız seçilen bazı milletvekillerinin milletvekili yeminini etmek istemedikleri'' yönündeki bir soruya da şu cevabı verdi:

''Kürtçe yemin edecekler mi etmeyecekler mi? Bu çok merak ediliyor. Bugün toplanıyor grubumuz, bunların hepsini konuşacağız. Ancak yeminle benim sorunum var. Yani Kemalizme bağlılık yemini olan bu yemin, itikaden yanlış, İslam hukukuna göre yanlış. Bir anayasal zorunluluk olursa yemin edersem edeceğim, bunun ötesinde de Allah'tan özür talep edeceğim.''


ÖNDER: GELECEKSİZLEŞTİRME OPERASYONU VAR

İstanbul'dan bağımsız milletvekili seçilen Sırrı Süreyya Önder de panele telefonla bağlanarak, Diyarbakır'dan Adıyaman'a gittiğini, bu nedenle de panele katılamadığını söyledi.

Önder, Ortadoğu'da yaşananların birçok açıdan okunabileceğini belirterek, ''Ortadoğu'da insanları geleceksizleştirdiler. Artık kimse mevcut sistemler içinde kendisi için gelecek tahayyülünde bulunamaz duruma geldi. Bu, Türkiye'nin tümü için de şamil olabilecek bir olgu. Bugün Türkiye'de Türkü, Kürdü, Lazı, Çerkezi, yoksulu, genci, herkes için bir geleceksizleştirme operasyonu aldı başını gidiyor'' diye konuştu.

Bir geleceksizleştirme dalgasının bütün dünyayı kasıp kavurduğunu savunan Önder, şunları kaydetti:

''İnsanlar da farklı kesim, sınıf, katman hep birlikte buna itiraz ediyor. Ülkemizde olan bundan biraz daha farklı. Birinci ve ikinci dünya savaşlarından daha uzun süren bir Kürt savaşı var, bir iç savaş hali var. Bunun artık sürdürülebilir olmaktan çıkma hali söz konusu. Bu hal, olumsuz bir anlam içeriyor. Bu hal ancak bütün zalimce, gayri insani, hukuk dışı yüzlerce yol denendikten sonra varılan bir nokta.''