Üç ay içinde Taliban bu sözü daha kararlılıkla söyleyecek saha üstünlüğü elde etti. Bu ayrıca Türkiye'nin Taliban ile Afgan hükümeti arasındaki barış görüşmeleri için arabuluculuk arayışını da sakatlayan yeni saha gerçekliği.
Taliban'ın stratejisi başta komşular olmak üzere uluslararası aktörlere güvenceler vererek 1996-2000 döneminde karşılaştıkları dışlanmışlık ve tecridin tekrarlanmasını önleme amacını da içeriyor. Bu çerçevede İran, Rusya, Çin ve Hindistan'a iyi komşuluk, "terör örgütlerine himaye sunmama" ve sınırları koruma gibi güvenceler verdiler.
ABD ile Şubat 2020'de anlaştıktan sonra kaçınılmaz bir devir teslime evrilen sürecin tersine dönmeyeceğini hesap eden bölgesel aktörler Taliban'ın iktidara döndüğü seçeneğe şimdiden hazırlanıyor. Türkiye de Taliban açısından dostluğunu kazanması elzem bir aktör. NATO içindeki tek Müslüman ülke ve Batı ile konuşabileceği bir kanal. Bu bakımdan eğer askerlerini çekmezse Türkiye'yi de işgalci güç olarak göreceklerini belirten Taliban yeni bir parantez açabilir mi? Sanırım Taliban'la pazarlık arayanlar meselenin bu boyutuna bakmasını istiyor.
"Herkes liderimizle görüşmek istiyor. Evet, biz de bunun isteriz, ama doğru koşullarda. Doha'daki Türk büyükelçiliği ile aramızda iletişim var. Ve tüm ülkelerle ilişki kurmayı seviyoruz."
Geriye bir soru kalıyor: Bu tutum liderler düzeyinde bir görüşmeyle değişebilir mi?
'Kabil Havalimanı'nın güvenliği Afganlar için bir öncelik değil'
Afgan hükümetinden konuştuğum bir kaynak şunları söylüyor:
"Afganistan'da herhangi bir ülkenin barış çabası önemlidir, özellikle Türkiye Müslüman bir ülke olarak hayati bir rol oynayabilir ancak yeni gelişmeler Afganların oturup sorunlarını çözme zamanının geldiğini gösteriyor. Şiddeti durdurmanın ve kapsamlı bir siyasi çözüm üzerinde anlaşmanın zamanı geldi. Türkiye gibi ülkeler barış sürecini desteklemeli. Şu anda Kabil Havalimanı'nın güvenliği Afganlar için bir öncelik değil.
"Hayatlar, barış ve siyasi bir çözüm önceliklidir. Muhtemelen tüm taraflar, yeni bir siyasi anlaşma gerçekleşene kadar Kabil Havaalanı'nı korumak için Türkiye ile hemfikir olacaktır."
Aynı kaynak, Taliban'ın da bu misyona rıza gösterme ihtimaline dair olarak da "Türk yetkililerin doğrudan Taliban temsilcileriyle görüşmesi ve Taliban'ın şartlarına göre bir anlaşmaya varması ihtimali var" diyor.
Taliban açısından Türkiye ile uzlaşmanın muhtemel iki şartı olabilir:
Birincisi, Türkiye havalimanında kalabilir ama bunun Kabil'in ele geçirilmesini zorlaştıran bir misyona dönüşmesine izin verilmez. Bunun kırmızı çizgi olduğu net olarak görülüyor.
İkincisi bu misyon havaalanının açık kalması amacıyla askeri değil "teknik destek" olarak çerçevelenebilir. Havalanın teknik olarak işletilmesinde Afganistan hala yetersiz.
En iyimser senaryodan gidilirse şu söylenebilir: Taliban uluslararası diplomatik tecridin önlenmesine yardımcı olacaksa Türkiye üzerinden havaalanın açık ve güvenli bir şekilde işleyeceği güvencesini verebilir. Bu esnemeyi gösterip göstermeyeceğini kestirmek güç.
Sadece Taliban 20 yıl sonra uluslararası toplumun karşısına Afganistan'la sınırlı, daha milli, küresel cihat ağlarına mesafeli ve diplomatik açıdan daha pragmatik bir imajla çıkmaya çalıştığı izlenimi veriyor. Pek çok taraf da bu pragmatizme tutunarak Afganistan'ın bir sonraki sayfasına bakıyor.
Taliban'la hâlihazırda diyalog içinde olan Çin, Rusya ve İran'ın Kabil'de Türkiye'nin rolünü büyütmesine sıcak bakmadığı da biliniyor. Bu, Taliban'ın da dikkate alabileceği bir diğer faktör olabilir mi, olabilir. Bütün olasılık hesaplarını çöpe atacak şey ise iç savaş senaryosunun kontrolden çıkmış vaziyette ilerlemesi.