'Özel yetkili yargı'da son perde, 'Sulh Ceza Hâkimlikleri' ile açılıyor. Buna göre, takipsizlik kararı artık bir tek hâkimin iki dudağı arasında. Sulh Ceza hâkimlerinin verdiği kararlara itiraz yolu da kapalı. Yolsuzluk soruşturmalarının ardından yapılan değişikliklerle soruşturmalara müdahale etmek, adil yargıyı etkilemek de suç olmaktan çıkarıldı.
17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet iddialarına ilişkin soruşturmaların ardından şimdiye kadar yapılan değişikliklerle yargı sil baştan değişti. Özel Yetkili Mahkemeler bu süreçte kaldırılsa da özel yetkililerin yerini alan sistemin tekrar geri gelmesi çok uzun sürmedi. Radikal’den Fatih Yağmur’un haberine göre, kurulan Sulh Ceza Hâkimlikleri, eski özel yetkili mahkemeleri aratacak yetkilere sahip. Toplam sayıları 900’e yakın olan Sulh ceza mahkemelerinin görevi 27 Haziran itibariyle sona erdi. Bu mahkemelerin yerine 20 gün içinde yaklaşık aynı sayıda Sulh Ceza Hâkimlikleri kurulacak. Bu hâkimlikler yeni dönemin özel yetkili hâkimleri olacak. Çünkü, bu yeni hâkimlikler, soruşturma aşamasında hakim tarafından verilmesi gereken tüm kararları (gözaltı, yakalama, ifade alma, tutuklama, yurtdışı yasağı, malvarlığına tedbir, adli kontrol vb.) almak ve bunlara karşı yapılan itirazları karara bağlamak yetkisine sahip olacak. Takipsizlik kararlarına karşı itirazları da en yakın yerdeki ağır ceza mahkemesi değil, artık bu yeni özel yetkili hâkimler görüşecek. Taha Akyol, dünkü yazısında atanması beklenen Sulh Ceza Hakimlikleri'ne değinmiş, “O tek hakim ‘bizden’ olursa yaşadık, ‘sizden’ olursa eyvah!” şeklindeki sözüyle yargı bağımsızlığına olan endişelerini dile getirmişti.
Eski sistemden de kötü
Yasadan önce İstanbul Adliyesi’nde verilen bir takipsizlik kararına Bakırköy Ağır Ceza Mahkemeleri bakıyordu. Üç hâkimden oluşan heyette, takipsizlik kararı ikiye bir oyla da olsa değiştirilebiliyordu. Oysa şimdi, takipsizlik kararlarının değerlendirilmesi tek bir hâkime kaldı. Sulh Ceza Hakimleri'nin verdiği kararlara itiraz yolu da kapalı. Takipsizlik kararının kesinleşmesini heyet yerine tek bir hâkimin inisiyatifine bırakan yasayla önemli soruşturma dosyalarının yeniden açılmasının önü kapatılmış olacak. Bu konuda ilk endişeler ise yargı çevrelerinde, yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarının kapatılması üzerine olduğu.
Yargıyı etkileme suç değil artık
Yolsuzluk soruşturmalarının ardından yapılan değişikliklerle soruşturmalara müdahale etmek, adil yargıyı etkilemek suç olmaktan çıkarıldı. Bu değişiklik, şüphesiz tek hâkimlere sınırsız yetkilerin verildiği bir değişiklikle birlikte ele alındığında ortaya çıkan tablo daha da ürkütücü olabilecek. Bu hâkimlere baskı yapılması ve soruşturmaların siyasi iradenin arzusu yönünde etki altına alınması mümkün hale getirildi.
Yargıtay da değişiyor
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün önceki gün onayladığı yeni yasayla Yargıtay, Danıştay ve İdare Mahkemeleri de sil baştan değişecek. Yargıtay’da 23 Hukuk, 15 Ceza Dairesi bulunuyor. Yeni kanunla bu dairelerin hepsi boşaltılıyor. Yerlerine ise 38 daire kurulacak. Yasada Yargıtay 1. Başkanlık Kurulu’ndan 10 gün içinde kaç hukuk, kaç ceza dairesi kurulacağına, aralarındaki iş bölümünün nasıl olacağına dair bir tasarı hazırlayarak Yargıtay Genel Kurulu’na sunması isteniyor. Bu değişikliklerle Yargıtay da sil baştan değişmiş oluyor. İdari yargı ile ilgili getirilen ivedi yargılama sistemiyle de rant-yolsuzluk iddialarının kaynağı olan imar usulsüzlükleri başta olmak üzere pek çok alanda cesur kararlar görme şansımız azaldı. Kamu yararına siluet, 3. Havalimanı, internet erişimine kapatılan sitelerle vb. önemli dosyalarda yürütmeyi durdurma gibi kararlar alan idare mahkemeleri son kararnamede dağıtılmıştı. Yeni değişiklikle Danıştay’a götürülecek-götürülemeyecek davalar ve bunların görüşülme ve karara bağlanma itiraz-temyiz esasları da yeniden listelendi.
Kritik eşik HSYK seçimleri
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyeliği seçimi 17 Ekim’de yapılacak. Hâkim ve savcılar bu seçime kilitlenmiş durumda. Seçimler Ekim’de olmasına rağmen aylardır yargı çevrelerinin gündemini meşgul ediyor. Yasaya göre 22 kişiden oluşan HSYK’nın 4 üyesini Cumhurbaşkanı, 3 üyesini Yargıtay ve 2 üyesini Danıştay, bir üyesini Adalet Akademisi belirliyor. Adalet Bakanı ve Müsteşarı da kurulun doğal üyesi. Geriye kalan 7 üyeyi, ilk derece adli ve idari yargıda görevli hâkim ve savcılar seçiyor.
HSYK üyeliği seçiminde Adalet Bakanlığı, yeni kurulan Yargıda Birlik Platformu ile girecek denebilir. Adalet Bakanlığı ve HSYK yöneticilerinin oluşturduğu platform bu yönde geçen aylarda toplantılar da gerçekleştirdi. Platformun HSYK seçimleri için liste hazırlayacağı biliniyor. Bakanlık destekli platformun, YARSAV’la da irtibata geçerek beraber liste yapmayı önerdiği basına yansımıştı. Ancak YARSAV, bu teklifi reddederek seçimlere bağımsız olarak gireceklerini kaydetmişti. Yargı çevrelerinde artık son kale olarak görülen HSYK seçimleri, yargı çevrelerinin gündemini uzun süre de meşgul etmeye devam edecek.
Çoğunluk, yargıda gruplaşmaya karşı
Hâkim ve savcıların paylaşımda bulunduğu adalet.org adlı forum sitesinde HSYK seçimlerine ilişkin bir anket düzenlendi. Ankete 2 bin 621 hâkim ve savcı katıldı. Hâkim ve savcıların yaklaşık yüzde 65’i, “HSYK Seçimleri öncesi yargı içinde karşılıklı gruplar oluşması hakkında ne düşüyorsunuz?” sorusuna, “Kesinlikle karşıyım. Yargının içinde gruplar olmaz. Hiç bir gruba dâhil olmaksızın bağımsız olarak oyumu kullanacağım” yanıtı verdi. Yüzde 16.5’i, “Seçim öncesi belli amaca özgü gruplaşmaları doğru buluyorum ve ben de bu gruplara göre hareket edip oyumu vereceğim” dedi. Hâkim ve savcıların yüzde 19.1’i ise nasıl hareket edeceğini bilmediğini belirtti. Genele bakıldığında hâkim ve savcıların büyük çoğunluğu yargı içerisinde gruplaşmaya karşı çıkıyor.