Türk Tabipler Birliği (TBB) tarafından 'Savaş, Göç ve Sağlık' bağlığı adı altında hazırlanan rapor, savaş travması yaşayan Suriyeli sığınmacıların psikolojik sorunlarının çözümüne ilişkin yeterli adımların atılmadığını ortaya çıkardı. Raporun ayrıntılarında, kamp ortamında 4 yıldır psikososyal danışmanlık hizmetinin verilmediği belirtilirken, ruhsal destek ihtiyacının yüksek olduğuna dikkat çekildi. Suriyeli kadınların yerel halkla evlendirilmeleri konusuna da yer verildiği raporda "Yerel halk arasında Suriyeli kadınlarla çok eşliliğin yaygınlaşması ve evlendirme konusu maddi çıkar sağlama aracına dönüşmesidir. Evlenmek isteyen erkekler aracılara başvurmakta ve aracılara ücret ödenmektedir. Kızlarını evlendirme Suriyeli aile açısından hem para kazanma hem de kızlarının hayatını kurtarmanın aracı olarak görülmekte ancak konunun bir diğer boyutu çocuk yaştaki kızların istismarıdır. Zira evlendirilen Suriyeliler arasında çocuk yaşta olanlar da bulunmaktadır" dendi.
Raporun tamamını okumak için tıklayın
Suriyeli sığınmacıların yaşadıkları problemlere ilişkin hazırlanan rapora göre, Türkiye'de 4 grup mülteci bulunuyor. İlk grubu göreceli olarak düzenli ve yüksek geliri olması nedeniyle doğrudan kamp dışında yaşamayı seçenler ve daha yüksek standartlarda yaşama şansı bulanlar oluşturuyor. İkinci grupta mevsimlik tarım işçileri, kayıtsız işlerde işçilik hatta dilenme gibi geçici ve düşük ücretli işlerle Türkiye’de bir hayat kurmaya ya da Avrupa’ya geçebilmek için birikim yapmaya çalışan Suriyeliler yer alıyor. Üçüncü grupta kamplardan ya da yerleştikleri evlerden ayrılıp sokakta yaşama pahasına kaçak yollarlaAvrupa ülkelerine geçmek isteyip belirsiz bir bekleyişe girenler bulunuyor. Son grubu ise kamp dışında yaşayanlara göre daha uzun süredir Türkiye’de bulunan, kamp dışında yaşayanlara göre daha büyük oranda pasaportsuz olarak sınırdan geçmiş, ortalama geliri daha düşük Suriyeliler oluşturuyor. Raporda bu grubun kamp dışında yaşama olanağının çok sınırlı olduğuna da dikkat çekiliyor.
Raporda, TTB ve bölge tabip odaları yöneticilerinden oluşan bir heyetin yaptığı incelemeye göre, sağlık çadırlarında bir dahiliye, bir çocuk sağlığı ve hastalıkları, bir aile hekimliği uzmanı, bir pratisyen hekim, dört ebe ve hemşirenin hizmet sunduğu kaydediliyor. Pratisyen hekimlerin çok sık rotasyon yapmaları ve bunun çalışmalara olumsuz etki ettiği de vurgulanıyor. Rapora göre, günlük olarak acil polikliniğe 350-400, aile hekimliği polikliniğine 150-200, dahiliye polikliniğine 150 200, çocuk sağlığı ve hastalıkları polikliniğine ise 100-150 başvuru gerçekleşiyor. Gümrük kapısından alınan 0-15 yaş çocukların aşılamaları da Halk Sağlığı Müdürlüğü’nce yapılıyor. Ancak, 4 yıldır sığınmacı yaşayan kampta psikososyal danışmanlık hizmetinin verilmediği belirtiliyor.
Rapor kapsamında çeşitli öneriler de sunuluyor ve ağır travmanın önüne geçilmesi noktasındaki adımlar şu şekilde sıralanıyor:
“Sığınmacıların zorluklarla baş edebilmeleri, yaşadıkları ağır travmaların etkisinden kurtulabilmeleri ve sığındıkları toplumla uyum kurabilmeleri, sosyal çevreleriyle aralarındaki destekleyici etkileşimle olasıdır. Bu süreçte, kamplarda sağlıklı barınma, yeterli, sürekli ve talebe, başvuruya dayanmayan sağlık hizmetleri ve psikososyal destek sunan, üretkenliklerini geliştiren sosyal hizmetler kritik öneme sahiptir. Türkiye’de AFAD bünyesinde toplanan olağandışı durumlarda acil yanıt hizmetleri organizasyonu, Birleşmiş Milletler (BM) ve BM Mülteciler Yüksek Komiserliği gibi uluslararası kuruluşlar, savaşın ve sığınmacı göçünün sürdüğü dört yıl boyunca kamp kurulumundan ilaç teminine dek gecikmeli adımlar atmıştır. Bu durum, sığınmacı geçişlerinin yoğun olduğu Güneydoğu sınırındaki belediyeleri, insiyatif geliştirerek BM,UNICEf gibi uluslararası kuruluşlar, Kızılay ve AFAD’ın görevini üstlenmeye yöneltmiştir.”
Psikolojik destek hizmetleri yetersiz
Kampların bir bölümünde 24 saat hizmet verilirken, bir bölümünde mesai saatleriyle sınırlı bir hizmet sisteminin düzenlendiği vurgulanan raporda, şu ifadelere yer verildi: “Özellikle tıbbi uzmanlık ve psikolojik destek hizmetlerinin yetersizliği dikkat çekicidir. Üstelik yapılan çalışmalarda anksiyete, depresyon ve ruhsal destek ihtiyacının yüksek olduğu saptanmıştır. Uzun süredir geçici barınma koşullarında yaşamak, psikososyal sorunların yanı sıra kaçınılmaz olarak ciddi bulaşıcı hastalık riskleri getirmektedir. Nitekim pek çok kampta özellikle kalabalık yaşamla ilişkili enfeksiyon ve enfestasyonların yaygın olduğu bildirilmektedir. Görülen kadarıyla sığınmacıların kamplarda yaşamaya devam etmelerinin nedeni yoksulluk ve kayıtsız, kimliksiz olmaktır. Hem kamplardaki yaşam alanlarının ve hizmet olanaklarının sınırlılığı, hem de kamplardan yerleşik düzene geçiş konusunda devlet ya da uluslararası kuruluşlardan destek alamamak, sığınmacıların kamp dışı hayata geçip insanca bir yaşam sürdürebilecek üretkenliğe kavuşmaları önündeki temel sorunlardır.”
Çocuk gelinler arttı
Raporda, Suriyeli kadınların yerel halkla evlendirilmeleri konusuna da yer verildi. Raporda "Yerel halk arasında Suriyeli kadınlarla çok eşliliğin yaygınlaşması ve evlendirme konusu maddi çıkar sağlama aracına dönüşmesidir. Evlenmek isteyen erkekler aracılara başvurmakta ve aracılara ücret ödenmektedir. Kızlarını evlendirme Suriyeli aile açısından hem para kazanma hem de kızlarının hayatını kurtarmanın aracı olarak görülmekte ancak konunun bir diğer boyutu çocuk yaştaki kızların istismarıdır. Zira evlendirilen Suriyeliler arasında çocuk yaşta olanlar da bulunmaktadır" dendi.