Suriye’deki iç savaş, ülke ekonomisini felce uğrattı. Petrol üretimi ve ihracatta büyük düşüşler yaşanırken, şu anda Suriye’de en fazla kazanç elde edenler kaçakçılar ve karaborsa tacirleri.
Deutche Welle'de yayımlanan haber egöre, iki yıldan uzun süredir iç savaşın hâkim olduğu Suriye'de, ülke ekonomisi tepe taklak olmuş durumda. Savaş öncesi işsizlik oranı yüzde 10'dan daha az iken, şimdi her iki Suriyeli'den biri işsiz. Başarabilen çareyi yurtdışında arıyor. Barış zamanlarında ülkeyi ilerilere taşıması beklenen iyi eğitimli Suriyeliler de ülkelerine sırtını dönüyor.
Köln merkezli Alman Ekonomi Enstitüsü'nden Galina Kolev, Suriye'de eksik olan tek konunun nitelikli eleman olmadığını kaydediyor. Kolev, “Altyapının büyük bölümü tahrip edildi. Pek çok firma üretim merkezlerini Mısır ya da Türkiye'ye taşıdı. Toplamda savaşın ekonomik maliyeti, ülkenin yıllık milli gelirini çoktan aştı" diyor.
Yatırımlarda gerileme
Kolev, yatırımların da 2010‘dan 2012 yılına kadar yarı yarıya gerilediğini belirtiyor. Suriye 2010 yılında tutarı 2 milyar euroyu geçen mal ve hammadde ihracatı yapmıştı. Artık ihracat hacmi bu tutarın dörtte birine gerilemiş durumda. Bu gerilemenin en önemli nedeni ise AB'nin Suriye rejiminin tutumuna yanıt olarak uyguladığı yaptırımlar. Petrol, Suriye'nin en önemli ihraç mallarından biriydi. İç savaş öncesi Suriye günde 400 bin varil petrol üretiyordu. Şimdi ise üretim oranı günde 200 bin varilden daha az. Kolev, yaptırımların Almanya ile ticari ilişkiler açısından getirdiği sonuçlara da dikkat çekiyor: “İç savaş öncesi Almanya'nın Suriye'den yaptığı ithalatın yüzde 90'ını hampetrol ve petrol ürünleri oluşturuyordu. Dolayısıyla yasak, Suriye'den ithalatta büyük oranda bir gerilemeye yol açtı.“
Almanya, İtalya'dan sonra Suriye ürünlerinin en önemli ikinci müşterisiydi. Savaş ve yaptırımlar, Suriye - Almanya ticari ilişkilerini neredeyse durma noktasına getirdi. Şam'daki Suriye Siyaset Araştırmaları Merkezi'nden araştırmacı Rabie Nasır, BM için ülkesinin ekonomik durumunu analiz eden raporlar hazırlıyor. Yaptırımların hükümetin yanı sıra Suriye halkını da etkilediğini vurgulayan Nasır, Esad rejiminin yaptırımları halka yansıttığını kaydediyor. Nasır, Avrupa, Suriye hükümetine ait hesapları dondurduğundan tıbbî faaliyetler için gerekli paranın bulunamadığını ve Avrupa ülkelerinin de bunu bildiğini ifade diyor.
Nasır, “Yaptırımlar, Avrupa ülkelerinde kamuoyu açısından iyi görünüyor. Çünkü hükümetler böylece vatandaşlarına Suriye'deki olaylar karşısında tepkisiz kalmadıklarını göstermeye çalışıyor” şeklinde konuşuyor.
Tarımın rolü
Nasır, yaptırımların ardından yaptırım uygulanmayan ürünlerin ticaretini yapan Avrupalı firmaların da Suriye ile ekonomik ilişkilerini büyük ölçüde durdurduğunu belirtiyor. Bunun yerine Suriye'de “şiddet ekonomisi” olarak nitelendirdiği yeni bir ticaret biçiminin ortaya çıktığını söyleyen Rabie Nasır, parçalanmış bir ülkede meydanın kaçakçılara, gıda ve ilaç ticaretini kendi tekellerine alan insanlara kaldığını kaydediyor:
“Onlar bu tür çatışmaların devam etmesini istiyor, çünkü bundan kâr sağlıyorlar. Fazla çaba sarf etmeden büyük kârlar elde ediyorlar.”
Suriye halkını şimdiye dek en kötüsünden korumuş olan bir iş kolunda ise ilerleme yaşandı. Ülke ekonomisinde tarımın payı iki yıl içinde yüzde 17'den yüzde 27'ye yükseldi. Ancak yine de Suriyelilerin yüzde 60'ı yoksulluk içinde yaşıyor. Savaştan önceki orana kıyasla iki kat artış söz konusu.