(Milliyet, 26 Mart 2012)
Suriye çoktan Bosna’ya döndü, ancak katliamı durdurmak için henüz somut adım yok. Kore’de buluşan Erdoğan ve Obama, bombardıman altındaki Suriyelilere ‘tıbbi malzeme’ ve ‘telekomünikasyon’ vaat ediyor. Önümüzdeki hafta İstanbul zirvesinden daha somut adım umuduyla ‘Yetmez ama Evet’ diyelim...
Kamuoyunun yanıbaşımızda alev alev yanan Suriye’ye yönelik ilgisizliği, içler acısı. Geçenlerde bir gazeteci dostum ‘Aslı, bu katliam haberleri gerçek mi palavra mı?’ diye sorduğunda, ağzım açık kaldı.
Çünkü Suriye’deki mevcut durumu bölgedeki geçmiş çatışmalardan farklı kılan, vahşet ve katliamın bir akvaryum gibi gözlerimizin önünde cereyan ediyor oluşu. Yeter ki merak edin. İçinde yaşadığımız enformasyon çağının azizliği olsa gerek, yaşananlar an be an, farklı kaynaklar tarafından bloglara, You Tube’a, Facebook ya da Twitter’a konuyor. Eli kalem tutan genç öğrenciler, doktorlar, dişçiler canla başla hikayelerini dünyaya anlatmaya çalışıyor. Ayrıca gizlice gidip Humus’da, İdlib’de, Hama’da günlerce kalan gazeteciler var. Yazdıkları bir ‘klik’ ötenizde.
O da olmadı, Suriye’den akın akın kaçıp Türkiye’ye sığınan insanlar var. Sayıları 20 bini buldu neredeyse.
Hadi onları da boş verin, muhaliflerin merkez üssü de Türkiye...
Kısacası görmek isteyen bütün resmi, duymak isteyenler ise bir yıldır devam eden devriminin o sessiz çığlığını çok da çabalamadan duyabilir. Yeter ki ilgilensinler.
Medya Suriye’ye ilgisiz
Kimse kızmasın ama kamuoyu Suriye konusunu kısacık çeviri haberlerle geçiştiriyor. Oysa mesele doğrudan Türkiye’yi ilgilendiriyor ve şu anda devlette ciddi mesai konusu.
Ocak sonunda Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun Washington gezisini, ‘Türkler Mars, Amerikalılar Venüs’den’ diye özetlemiştim. Orada gördüğüm, Suriye’de katliamların durdurulması konusunda Ankara’nın Obama Yönetimi’nden daha istekli olduğu; Amerikalıların ise yaklaşan başkanlık seçimleri öncesinde pek bir şey yapmak istemediği yolundaydı. O geziden somut bir adım çıkmadı; Davutoğlu’nun ‘İkinci bir Bosna olmasın’ uyarıları havada kaldı.
Aradan geçen zamanda Suriye ordusu Humus’da, Idlib’de, Deraa’da ve Hama’da alenen şehirleri bombardımana tuttu, direnişi dümdüz etti. Bab-ı Amr Grozni’ye döndü.
Ama uluslararası dünya, hala komisyon-heyet-toplantı-açıklama sarmalından bir adım öteye gidebilmiş değil. Bu yüzden, dün Seul’de Başbakan Erdoğan ve ABD Başkanı Obama arasında görüşme sonrasında gelen sürpriz ‘Suriye’deki isyancılara destek’ haberi önemli.
Önemli olan İstanbul!
Bombardıman altındaki Suriyelilere ‘tıbbi malzeme’ ve ‘telekomünikasyon’ yardımı yapmak, Esad’ın katliamlarını durdurmaz, ama hiç yoktan iyidir. Asıl amaç, İstanbul’da önümüzdeki hafta yapılacak Suriye’nin Dostları zirvesinden de somut bir sonuç çıkmasını sağlamak olmalı. Bir kaç hafta önceli Kahire zirvesi gibi havanda su dövme seansı olmasın. Türkiye ne yapıp edip ‘insani yardım koridoru’ konusunda isteksiz olan Obama yönetimini ikna etmeli.
Çünkü dibimizdeki trajediye bu kadar ilgisiz kalamayız. Bu insanlar, bizim komşularımız, akrabalarımız, yüzyıllardır aynı coğrafyayı paylaştığımız kardeşlerimiz.
Haydi medya Allah aşkına biraz ilgilen!
Neden muhaliflere ‘tıbbi yardım’ veriyorlar
CNN muhabiri Ivan Watson, Amerikan medyasının genç kuşak savaş muhabirlerinden. Yıllardır İstanbul’da yaşıyor, ama sürekli yollarda; çünkü Türkiye’den ziyade Libya’dan Mısır’a bütün bu coğrafyadaki olayları takip ediyor.
Dün Erdoğan ve Obama’nın Kore’de Suriyeli isyancılara ‘tıbbi yardım’ yapma kararı, bana bir süre önce CNN muhabiri Watson’un gizlice girdiği Suriye’den aktardığı bir haberi hatırlattı. Hatay sınırındaki Idlib yakınlarında bir köye giden Watson’un haberinde, köy halkının camide kurduğu gizli sağlık ocağını ve Suriye ordusundan bir taarruz bekleyen gençlerin isyancıların yapıp dağıttığı amatör bir videodan ‘ilkyardım’ öğrenmeye çalışmalarını anlatıyor.(http://edition.cnn.com/2012/ 02/21/world/meast/syria-rebel-medicine/)
Doktorlar hep hedefte
İsyanın başından beri Suriyeli doktorlar rejimin bir numaralı hedefleri arasında. Rejim, protesto olan yerlerde yaralıların tedavi edilmesine izin vermiyor, yaralıları tedavi eden genç doktorlar anında gözaltına alınıyor ve güvenlik güçleri düzenli olarak hastane basarak ağır yaralı bile olsa protestocuları tutukluyor. Bu yüzden Kore’den gelen tıbbi yardım kararı çok önemli.
CNN muhabiri anlatıyor
Dün İstanbul’da bulunan Watson’u arayıp bizzat orada gördüklerini sordum. İşte anlattıkları: ‘O haber muhaliflerin bayrağını dalgalandıran bir köyden. Biz gittiğimizde Suriye ordunun operasyon yapacağı beklentisiyle hazırlıklar başlamıştı. Çatışmada yaralanalar hastaneye gidemediği için, gizli bir yeraltı sağlık sistemi oluşmuş. Bir klinik ve yaralıları tedavi eden doktorlar var. Evlere de ilk yardım malzemeleri dağıtmışlar. O gece camide ilk yardım ve travma yarası kursu vardı. Köyün kadınları, genç erkekler ve çocuklar, camide toplanmış kısıtlı imkanlarla amatör bir videodan neler yapılması gerektiğini öğreniyorlardı. Videoda gerçekten yaralanmış birinin üzerinden kurşun yarasının nasıl çıkarıldığını gösteriyordu. Bu insanların kararlılığı ve kadercilikleri karşısında hem cesaretlendim hem de tüylerim diken diken oldu....’