Dünya

Suriye'de Rus uçağının düşmesi uzun vadede nasıl sonuçlar doğurur?

Bölgede tansiyon yükseldi

19 Eylül 2018 10:22

Jonathan Marcus - Savunma ve Diplomasi Muhabiri

Rusya Hava Kuvvetleri'ne ait askeri bir uçağın, İsrail'in hava saldırıları düzenlediği bir sırada Suriye savunma sistemi tarafından düşürülmesi bölgede tansiyonu yükseltti. Peki ama bu olayın uzun vadeli sonuçları ne olur?

Suriye'de uzun zamandır birden fazla ülkenin yoğun bir şekilde hava operasyonu düzenliyor olmasına karşın bir uçağın kazara vurulup düşürülmesi gibi bir olayın ilk kez yaşanıyor olması birçok açıdan şaşırtıcı bir durum.

Rusya ve Suriye ordusu, silahlı muhalif örgütleri havadan vuruyor. ABD ve müttefikleri de Irak Şam İslam Devleti'ni (IŞİD) hedef alan hava operasyonları düzenliyor.

İsrail ise hem İran'ın Suriye'deki askeri varlığını kontrol altına almayı hem de Şii örgüt Hizbullah'ın gelişmiş füzeleri üretmesini ve teslim almasını engellemeyi amaçlayan diğerlerinden tamamen farklı bir hava operasyonu yürütüyor.

Rusya'nın Suriye'deki üslerinde güçlü radarlar ve en son teknolojiye sahip karadan havaya füzeler yer alıyor. Ancak İsrail'in düzenlediği operasyonlar karşısında hiçbir şey yapmamayı tercih ediyor.

Suriye semalarına olası kaza ve karşılaşmaları engellemek amacıyla "çatışmayı önleme sistemi" olarak isimlendirilen bir mekanizma geliştirildi.

Bu sayede ABD, Rus askeri makamlarıyla bilgi alışverişi yapabiliyor ve temasa geçebiliyor. İsrail'deki Rusça bilen askeri hava kontrol uzmanları ile Suriye'deki Rus hava üssündeki görevliler arasında da bir telefon hatta bulunuyor.

Havada bazı kötü olayların yaşanmasının son anda engellendiği de oldu. Tarafların birbirine açık açık bilgi vermediği durumlar yaşanmış olsa da bu mekanizmalar bugüne kadar oldukça iyi çalıştı.

Bu hafta içinde Rus istihbarat toplama uçağının düşmesi de tam olarak engellenmek istenen olaylar arasında yer alıyor. Peki ama ne yanlış gitti ve bu mekanizmalar çalışmadı?


Öncelikle, İsrail ve Rusya'nın uçağın, Batı'da Sa-5 ya da NATO'daki kod adı Gammon olarak bilinen S-200 olması muhtemel, Rusya'nın Suriye'ye verdiği karadan havaya bir füze bataryası tarafından düşürüldüğü konusunda hemfikir olduğunu söylemek gerek.

İsrail, sorumluluğun tamamının Suriyelilere ait olduğunu düşünüyor ve uçağın "Suriye'nin yoğun ve hedefi tutmayan uçaksavar ateşi" nedeniyle düştüğünü savunuyor.

Ancak Rusya, İsrail'in sorumlu olduğunu düşünüyor ve iki suçlama yapıyor:

İlki, İsrail'in Lazkiye'nin kuzeyindeki operasyonundan yalnızca bir dakika önce haber vererek, uyarı yapmakta geç kalması.

İkincisi de İsrailli pilotların Ilyushin-20 tipi uçağı "siper" olarak kullanması. Bir başka ifadeyle "İsrailli pilotlar uçağı Suriye hava savunma sistemlerinden gelen ateş hattına sürdü."

Rusya ayrıca, uçağın seyrini gösteren bir harita da açıkladı.

Buna göre, Ilyushin tipi uçak Rusya'nın Hmeymim'deki hava üssünden kalkış yapıyor, havada sekiz işaretine benzeyen bir rota izleyerek, önce doğuya, sonra kuzeye, sonra güneye ve en son da batıya yöneliyor.

Son olarak yeniden doğuya dönüyor ve hava üssüne doğru ilerlerken Akdeniz üzerinde vurularak düşüyor.

Rusya'nın yayımladığı haritada İsrail uçaklarının seyri de yer alıyor. Bu haritada, İsrail jetlerinin Lazkiye'nin kuzeyinde karada bulunan hedeflere füzelerini, batı, Rus uçağının deniz tarafında seyir halindeyken bıraktığı görülüyor.

İsrail, Rusya'nın sunduğu olguların hatalı olduğunu söylüyor. Uçaktakilerin yaşamını yitirmiş olmasından üzüntü duyduğunu belirtiyor ancak çatışmaların önlenmesi için kurulan sistemin iyi çalıştığını savunuyor.

İsrail'e göre, Suriye'nin savunma bataryaları "ayrım gözetmeksizin" ateş açtı ve aslında savaş uçakları da Ilyushin'in vurulduğu sırada Rusların söylediği bölgenin çok daha güneyinde, İsrail hava sahasında bulunuyordu.

İsrail'in açıklamalarında dikkat çeken bir diğer nokta da vurdukları hedeflere yönelik ayrıntıları vermeleri. İsrail, vurdukları hedeflerin "İran adına Lübnan'daki Hizbullah'a teslim edilmek üzere olan doğruluk düzeyi yüksek ve öldürücü silahlar" üreten bir tesis olduğunu söylüyor.

İsrail, bu açıklamayla ilk kez Suriye'de hava saldırısı düzenlediğini de kabul etmiş oluyor.

İsrail ayrıca, "yaşanan olayın incelenmesi ve bu soruşturmayla ilgili tüm olguların teyit edilmesi için Rus hükümeti ile her türlü ilgili bilgiyi paylaşacağını" da vurguluyor.

Rusya'nın yaşananlara öfkeli olduğu çok açık. Bir savaş uçağı kırıma uğradı ve 15 askeri de hayatını kaybetti. Tepkisini göstermek istiyor, ancak aynı zamanda bölgedeki müttefiki Suriye'yi kınamaktan da uzak duruyor.

İsrail ile Rusya, olağanüstü derecede yakın ilişkilere sahipler ve aralarında İsrail Savunma Güçleri'nin bu bölgede operasyonlarına yönelik net bir anlayış da bulunuyor. Peki önceki gün yaşananlar bu durumu değiştirir mi?

Sanmıyorum. Öncelikle İsrail, İran'ın bölgedeki etkisinin giderek arttığını düşünüyor ve bunun önüne geçmek için de Suriye'de düzenlediği hava operasyonlarını hayati bir stratejik gereklilik olarak görüyor.

Rusya içinse İsrail'in hava operasyonlarına fiziksel olarak müdahale etmek bugüne kadar izlediği politikanın tam zıttı bir tutum benimsemek anlamına gelir.

Ayrıca, böyle bir durumda Suriye'ye takviye yapması da gerekir. Ancak Rusya'nın buradaki varlığını azaltmak istediği bir dönemde bu ihtimal de düşük görünüyor.


İsrail, bir süre hava operasyonlarına ara verebilir. Bu kriz de büyük ihtimalle zaman içerisinde unutulur gider.

Suriye'de bugüne kadar yaşananları bir düşünün. Çok değil, üç sene önce Türkiye, hava sahasını ihlal ettiği gerekçesiyle bir Rus savaş uçağını vurarak düşürmüştü. Bu olay kısa vadede bazı sonuçlar doğursa da zaman içerisinde Türkiye, Suriye krizinin çözüm çabalarında Rusya'nın önemli bir ortağına dönüştü.

Dün yaşanan olayda da perde arkasında Rusya'yı en çok rahatsız eden şeyin Suriye'nin hava savunma tugaylarının yeterliliğine dair ortaya çıkan soru işaretleri olması çok muhtemel. İstihbarat paylaşımının iyileştirilmesi gerektiği nokta da muhtemelen burası.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, bu yaşanan dramı krize çevirmemeyi tercih etti. Putin, Rus uçağının düşmesinde "şans faktörünün" devreye girdiğini ve bu olayın Kasım 2015'te Türkiye'nin düşürdüğü savaş uçağı meselesinden farklı olduğunu söyledi.