Çeviri - Gonca Tokyol
İlk bakışta, 10 bin yıldan uzun süre içinde bölgede yaşayan Romalılar, Bizanslılar, Türk kabileleri ve Osmanlıların izlerini bıraktığı Hasankeyf’te her şey yolunda gibi gözüküyor. Dicle nehri Türkiye’nin Batman kentinin güneydoğusunda kalan kasabanın tarihi merkezinde ağır ağır akıyor, hediyelik eşya satıcıları bir avuç turiste ellerindeki ürünleri satmaya çalışıyor ve minarelerin, kalenin ve köprünün yıkıntılarının ünlü görüntüsü nefes kesiyor. Ancak önümüzdeki birkaç yıl içinde, Hasankeyf’in tarihi merkezinin Ilısu Barajı’ndan gelecek suyun altında kalmasıyla birlikte bu görüntünün yerinde yeller esecek.
AFP'nin haberine göre Türk yetkililer, barajın sağlayacağı elektrik ve sulamanın Güneydoğu'nun gelişmesi için hayati olduğunu savunuyor. Tarihi kalıntılar, 1960’larda Aswan Barajı’nın inşası sırasında firavunlar dönemine ait yukarı Mısır’daki arkeolojik kalıntıların yerinin değiştirilmesiyle paralellikler gösteren kapsamlı bir programla taşınacak. Ancak Hasankeyflilerin bir kısmı, su baskının bölgede geri dönülemez zararlar vereceğini ve bu durumun kalıntıları başka alanlara taşıyarak önlenemeyeceğinden korkuyor.
"Kurban olan biziz"
“Geri dönüş yok” diyen Hasankeyf Ticaret ve Turizm Vakfı üyesi Arif Ayhan, “En azından insanları dinleyebilirlerdi ve onları görmezden görmeyebilirlerdi” diye ekliyor: “Buradaki insanlar devlet tarafından görmezden gelinmiş hissediyor. Kurban olan biziz.”
Çarşıda ticaret yapan Mehmet Emin Aydın ise “Bununla mücadele edebildiğimiz kadar savaşmaya çalışacağız, böylece şehrin güzelliği ve tarihi yok edilmeyecek” diyor.
“En eski organize insan yerleşimlerinden birinin kanıtları yok edilecek”
Anadolu Ajansı’na göre, barajın ve hidroelektrik santralin inşası neredeyse sona ererken, en nihayetinde Hasankeyf’i sular altında bırakacak baraj gölünün oluşturulması için suyun salınması 31 Aralık’ta başlayacak. Tarihi anıtların taşınması işlemine şimdiden başlandı. Yetkilileri, mayıs ayında 15. yüzyıla ait bir mezarı tekerlekli bir platform üzerinde 2 saat mesafedeki yeni yerine 5 saat süren zorlu bir yolculukla taşıdı. Osmanlı öncesinde Anadolu’da hâkimiyet için mücadele eden ve İslamiyet’e ilk geçen kabilelerden biri olan Ak Koyunlu boyu için kilit öneme sahip olan Zeynel Bey’in mezarı, yeni oluşacak gölün yanına kurulması planlanan açık hava müzesindeki yerine taşındı. Göz alıcı silindir bir yapısı bulunan mezarın tepesinde bir kubbe bulunuyor ve dış duvarları alışılmadık sırlı çinilerle kaplı. Yetkililer, yeni arkeoloji parkını, yıl sonuna kadar Hasankeyf’ten gelmesi planlanan 9 anıtla daha doldurmayı ve alanın önemli bir turizm merkezi olmasını planlıyor.
Ancak mezarın taşınması, sadece gerçekleştirilen barajın projesinin bölgenin mirasına gereken önemi göstermemesinden kaygılananların endişelerini artırdı. Kültürel miras konusunda çalışmalar yapan sivil toplum kuruluşu Europa Nostra, mezarın taşınmasının “yerel ve akademik toplumlara yeteri kadar danışmadan” gerçekleştirildiğini söyledi ve benzeri anıtların tehlikede olduğu uyarısında bulundu. Bölgeye baraj inşa etme kararından büyük üzüntü duyulduğu belirtilen Europa Nostra açıklamasında, “Hasankeyf’in sular altında kalması, şimdiye kadar ortaya çıkarılan en eski organize insan yerleşimlerinden birinin kanıtlarını yok edecek” dendi.
Dinamit kullanımı iddiaları
Ağustos ayında yaşanan başka bir tartışma da, yerel aktivistlerin Türk mühendislerin Hasankeyf’e bakan duvarlardaki kayaları taşımasına yönelik görüntüleri yayınlamasının ardından ortaya çıktı. İddiaya göre, dinamit kullanılmıştı ve tarihi mağaralar zarar görmüştü.
Görüntüleri izlemesinin ardından “Gözlerime inanamıyorum” diyen HDP Batman Milletvekili Mehmet Ali Aslan, yıkımı protesto ederek kendisini bir kayaya zincirledi. Batman Valisi Ahmet Deniz ise kayaların tehlike oluşturduğu için kaldırıldığını söyledi ve dinamit kullanıldığı iddialarını reddetti.
Erdoğan: Büyük bir kazanç
Hasankeyf’in güneyindeki, komşu Mardin kentinin Dargeçit bölgesinde bulunan Ilısu Barajı’nın yapımı, dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan tarafından 2006 Ağustos’unda başlatılmıştı. Erdoğan, projenin “Güneydoğu Anadolu’nun artık gözardı edilmeyeceğini” gösterdiğini savunmuş ve yerliler için “büyük bir kazanç” sağlayacağını savunmuştu.
Avrupalı destekler geri çekildi
Yapılması planlanan baraj, Dicle ve Fırat nehirlerinden enerji elde ederek bölgeyi canlandırmayı hedefleyen Güneydoğu Anadolu Projesi’nin (GAP) bir parçası.
2009 yılında, İsviçre, Almana ve Avusturyalı yabancı sigorta ajansları, Ankara’nın çevresel ve kültürel mirası korumakla ilgili garantiler konusunda başarısız olduğunu belirterek, 1.2 milyar dolarlık taahhütlerini geri çekti. Türkiye, kararın “politik” olduğunu savundu ve yerli bankalardan gelen finansmanla projenin devamı için bastırdı.
Hasankeyf meselesi, hassasiyetle yoğruldu. Fransız fotoğrafçı Mathias Depardon, National Geographic için bir haberle ilgili çalıştığı sırada, 8 Mayıs’ta gözaltına alındı. Bir ay gözaltında kalmasının ardından serbest bırakıldı ancak gözaltına alınmasının sebebinin ilk etapta belirtildiği gibi “terör örgütü propagandası” mı yoksa Hasankeyf’e yönelik ilgisi mi olduğu açıklanmadı.
https://sg.news.yahoo.com/ancient-turkish-town-prepares-vanish-under-floodwaters-032008886.html