Sudan'da askerlerin protestoculara silahlı müdahalesi, Almanya'da yeni göç düzenlemesi ve ülkedeki mevcut siyasi tablo bugünkü Alman gazelerinde geniş yer buluyor.Süddeutsche Zeitung, "Yüreksiz katiller" başlığını verdiği yorumunda Sudan'daki son gelişmeleri değerlendiriyor. Ülkede Ömer El Beşir rejiminin devrilmesinin ardından iktidara gelen askeri hükümeti protesto etmek için aylardır protesto gösterileri düzenleniyor. Son olarak dün başkent Hartum'da güvenlik güçleri sivil hükümet talebiyle oturma eylemi yapan gruba müdahale etti. En az 35 kişinin hayatını kaybettiği belirtiliyor.
"Sudan Baharı'nın sonu mu geldi? Yüzbinlerce insan aylardır daha iyi bir yaşam için askeri yönetime karşı protesto gösterileri düzenliyor. Sokaktan gelen baskının da etkisiyle 30 yıllık iktidarı döneminde 'dokunulmaz' diye görülen Ömer El Beşir Nisan ayında devrildi. O tarihten beri Hartum'da özgürlük rüzgarları esiyordu. Ancak akıbetinin Arap Baharındaki protestoların sonuna benzeyebileceği endişesiyle birlikte. Kokuşmuş eski elit yapının üstünlüğünün süreceği de buna dahil. Pazartesi günü korkulan gerçeğe dönüştü. Askerler göstericileri vahşice öldürdü. Bunu yapanlar muhtemelen daha önce Darfur'daki soykırımın müsebbibleri ve Sudanlı gençleri Yemen'de savaşa gönderen de onlar. [...] Gerçek istikrar ancak gerçek bir gelecek perspektifi sunan bir ülkede özgürlükle olur. Sudan'daki gençlerin devrimi başarısız olursa, Afrika kıtasında her geçen gün daha fazla genç gelecekten ümidini kesecek."
Frankfurter Rundschau gazetesinin aynı konudaki yorumu da söyle:
"Bu acımasızlığın, gözünü kan bürümüşlüğün ötesi yok. Pazartesi günü Sudanlı generaller gerçek yüzünü gösterdi: Üniformalı cellatlarını, Hartum'daki Genelkurmay Başkanlığı binası önündeki oturma eylemini silahlarıyla sonlandırmaları için görevlendirdi. Düzinelerce genç, kadın ve çocuk öldürüldü. Düzinelercesi yaralandı ve dövüldü. Suçlarıysa 30 yıldan fazla bir süredir yönetildikleri askeri dikatanın yerine gelen gözünü çalma hırsı ve kan bürümüş askerlerin altında yönetilmek istememek. Şİmdi ordu sanki olanlarla hiçbir alakası yokmuş gibi davranıyor: Bu bir yalan. Bu çığrından çıkmış iktidar savaşının seyri belirsiz. Kesin olan şey şu: Afrika Birliği ve Avrupalı yetkililer başarısız oldu."
Almanya'da koalisyon hükümetinin üzerinde uzlaşmaya vardığı nitelikli işgücü yasası, partilerin meclis grupları tarafından da destek gördü. Düzenleme AB dışından Almanya’ya nitelikli iş gücü göçüne imkan tanıyor. Yasanın yürürlüğe girmesiyle kalifiye ve çalışma sözleşmesine sahip kişiler Almanya’da çalışma fırsatı bulacak. Weser-Kurier gazetesinin konuya ilişkin yorumu şöyle:
"Her iki şirketten biri, uzun vadeli açık pozisyonlarını dolduramadığını belirtiyor. Alman Sanayi ve Ticaret Odasına göre ülkede 1,6 milyon doldurulmayı bekleyen açık pozisyon var. Hükümet ortaklarının bu konuda uzlaşmaya varmış olmaları iyi. Bu hem ekonominin hem de Almanya'da yeni bir yuva ve insan onuruna yakışan koşullarda çalışma imkanı bulabileceklerin işine yarayayacak."
Almanya'da Sosyal Demokrat Parti (SPD) Genel Başkanı Andrea Nahles'in tüm görevlerinden istifa etmesinin ardından hem SPD'nin, hem de koalisyon ortağı olması sebebiyle hükümetin geleceği tartışılıyor. Avrupa Parlamentosu ve Bremen Eyalet Meclisi seçimlerinde alınan yenilginin ardından parti içi eleştiriler üzerine Nahles, Pazar sabahı genel başkanlık, meclis grup başkanlığı ve milletvekilliği görevlerini bırakma kararı aldığını açıklamıştı. İstifanın hükümeti de etkileyerek erken seçime yol açabileceği yorumları yapılıyor. Hannoversche Allgemeine Zeitung yorumunda Almanya'da geleneksel kitle partilerinin artık sonunun geldiği görüşünde:
"Almanya'da uzun yıllar iyi işleyen kitle partileri içindeki mevcut kriz siyasi arenaya vedaları anlamına geliyor. Ama bu Almanya'da demokrasinin sonu demek değil. Sosyal Demokrat Parti (SPD) ve Hristiyan Birlik partileri (CDU/CSU) ülkeye uzun yıllar hizmet etti. Kendilerini daha fazla sorgularlarsa belki bir şansları daha olabilir. Ancak gelecek eski geleneklerin çok dışında bir anlayışla kurulabilir. Bu ne kadar erken başarılabilirse o kadar demokratik olacak."
dpa/DW ,MK/HT
© Deutsche Welle Türkçe