T24 - Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) Kadın Faaliyetleri Merkezi Yönetim Kurulu Başkanlığı görevinden alınan Ayşe Sucu, Radikal gazetesi muhabiri Ezgi Başaran'a "Şimdilik konuşmak istemiyorum. Takdir edersiniz ki hâlâ şokun etkisi altındayım" dedi. Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in göreve gelmesinden kısa bir süre sonra görevine son verilen Sucu, Habertürk'ten Balçiçek İlter'e de "Yeniden yapılanma varmış, ismim Diyanet’in önüne geçmiş" açıklamasını yaptı.
Komisyon üyesi 28 kadın Sucu'nun görevinden alınmasına tepkide bulunarak görevlerinden istifa etti. İlter, Habertürk gazetesindeki köşesinde, örtünmenin kadınlar için şart olmadığını söylerek Diyanet'in tepkisini çeken Sucu'yla sohbetini yazdı.
İlter'in bugünkü (28 Aralık 2010) yazısı şöyle:
“Niye görevden aldılar sizi? Gerekçe nedir” diye sordum... Bir gülümseme sesi duydum, belli belirsiz...
“Yeniden yapılanma varmış, ismim Diyanet’in önüne geçmiş... Yani bana gösterilen gerekçe budur” dedi.
“Boş verin gözüken gerekçeyi, arka planını merak ediyorum!” diye devam ettim. “Beni de Sabah Gazetesi’nden 15 yıl sonra atarken şöyle bir yaratıcı gerekçe geliştirmişlerdi: Gazetemizi yeni yüzlerle tanıştırmak istiyoruz!”
Bir süre karşılıklı güldük. Nasıl gülmeyelim? Biliyorsunuz, Diyanet İşleri Başkanlığı’na atandıktan sonra Mehmet Görmez’in ilk icraatı, Diyanet Vakfı Kadın Merkezi Başkanı Ayşe Sucu’yu görevden almak oldu. Dün sabah kesinlikle alkışladığım bir duruş gösteren Yürütme Kurulu ve Komisyon üyesi 28 kadın, tepki olarak istifalarını sundular. Helal olsun! Tek kelimeyle! Ancak bunu da kadınlar yapar!
Ayşe Sucu’yu bir süre önce Söz Sende’de ağırladım. Hem de bin bir ısrarla, uzun sohbetlerden sonra, ikna ederek, adeta yalvararak... Yani kimse kusura bakmasın ama ben biliyorum, asla Diyanet’in önüne geçmek gibi bir derdi olmadığını... Bugün diyorum ki keşke daha fazla gözükseydi, keşke daha fazla konuşsaydı... Turktime sitesindeki son yazısında şöyle demişti:
“İmam Hatip Lisesi mezunu olan birisi olarak yirmi yıl, otuz yıl önce tartıştığımız konuları hatırlıyorum. Bugün pek çoğumuzun gülüp geçtiği konuların bizi nasıl oyaladığını, esasa taalluk etmeyen, basit, üzerinde hiç de durulması gerekmeyen, konuşulsa bile dinden ziyade kültürlerin bakışı olarak ele alınması gereken hususlar olduğunu mezunlar olarak bir araya geldiğimizde konuşuyoruz. Ancak ne yazık ki zamanı nasıl gereksiz harcadığımızı yıllar sonra fark ediyoruz.”
Ayşe Sucu’dan rahatsız olanların kafalarının arkasında, aslında “kadın” konusunda yaptığı çalışmalar ve inandığı söylemlerin yaygınlaştırılmasındaki çabası olduğunu düşünüyorum. Peki “kadın” hakkında ne dedi Ayşe Sucu?
“Efendimize ilk inanan bir kadındı. Kendisinden sonra dinin öğrenileceği adres bizatihi kendisinin işaretiyle bir kadın. Soyunun devamıysa yine bir kadın üzerinden. Ve ilk şehit de bir kadın...
İslam’ın geri plana atması şöyle dursun, ‘İslam bir kadın dinidir’ demekten kendimi alıkoyamıyorum. Yani İslam, kadını ve kadın fıtratını dikkate alıyor. Bunu her iki cinsi de merkeze alarak yapıyor. Çünkü bu mahiyete, kadının da, erkeğin de ihtiyacı var. Ancak ne yazık ki çoklukla ortaya çıkan erkek egemen dini söylem bu inceliği, bu zenginliği, bu derinliği ve güzelliği idraklerle sunmayı başaramamıştır. Günümüzdeki tartışmalar ve kadın üzerinden yapılan din istismarlığı bunun ispatıdır.”
Ayşe Sucu’yla sohbetimizde, “İslam’ın kadına hak ve özgürlük verdiğini, önemli bir mevkiye yükselttiğini ama sonradan ‘fitne’ unsuru olarak ortaya sürüldüğünü” konuşmuştuk. Sucu belki de bugünkü cezalandırılışının perde arkasındaki beğenilmeyen düşüncesini tekrarlamıştı:
“Başı kapalının üzerinden siyaset yapılıyor!”
Kitabında, “Dindarlar sadece ritüelleri yapıyorlar ama ritüellerin bizi getirmek istediği güzel ahlaka sahip değiller” diye yazan Sucu şöyle devam etmişti: “Kendimizi kandırıyoruz. Kazancımıza dikkat etmiyoruz, hak hukuk gözetmiyoruz, hacca giderek kendimizi temizlemeye çalışıyoruz. Namaz kılmakla dindar olunmuyor!”
Eh yani, bu kadını görevden almayacaklar da kimi alacaklar değil mi?
Elinin hamuruyla erkek işine karışıyor, onca İslam profesörü varken...
Bu tip yorumlamalar... Haddine mi! Olmaz ki! Ayşe Sucu’ya o gün, “Peki Diyanet arkanızda mı?” diye sormuştum.
“Diyanet, Vakıf arkamda ama onların olması yetmez, bütün toplumun sahiplenmesi gerekiyor” diye cevap vermişti.
Bugün Ayşe Sucu’nun arkasında Diyanet yok artık... Lütfen biz olalım!