Türkiye ile Almanya arasında soykırım gerginliği tırmanırken, “ilişkiler bundan zarar görecek” restini çeken Ankara’nın tepkisini hangi alanlarda göstereceği belirsizliğini koruyor.
Siyasi gözlemcilere göre, Türkiye ile Almanya yol ayrımında. Siyasi gerilimin ilişkileri her alanda zedeleyecek boyutta tırmanmasına izin mi verilecek? Yoksa Federal Meclis’in soykırım kararı bir görüş ayrılığı konusu olarak kendi dinamikleri çerçevesinde tartışılırken, her iki ülkenin çıkarına olan stratejik alanlardaki işbirliğine devam edilmesi mi tercih edilecek?
Türk diplomatik kaynaklar, “karar ikili ilişkilerde siyasi sonuçlar doğuracak” derken, her iki ülkenin ulusal çıkarları çerçevesinde, uluslararası yükümlülükleri bağlamındaki işbirliğinin süreceğini kaydediyor. Federal Alman hükümeti ise “Bir konuya ilişkin görüş ayrılığı, çok boyutlu ilişkilerimize, ortak stratejik çıkarlar zeminindeki işbirliğimize zarar vermemeli” mesajını veriyor.
Almanya açısından Türkiye ile stratejik önem taşıyan işbirliğinin en önemli unsurlarından birini güvenlik politikaları oluşturuyor. Alman Politika ve Bilim Vakfı (SWP) uzmanı Dr. Magdalena Kirchner, Türkiye’nin Batılı ülkeler ittifakı açısından olağanüstü öneme sahip olduğunu şu sözlerle aktarıyor: “Türkiye’nin sınırdaş olduğu bölge ve ülkeler, Irak ve Suriye, kendini İslam Devleti ilan eden IŞİD’in kontrol ettiği alan, yine istikrarsızlık tehlikesi altında bulunan Kafkaslar, Ermenistan ve Azerbaycan. Ayrıca hem mülteciler için hem de Suriye iç savaşındaki uluslararası savaşçılar açısından bir transit ülke rolüne sahip olması nedeniyle Alman güvenlik politikaları açısından Türkiye önem taşıyor.”
Üç alanda stratejik işbirliği
Almanya, Türkiye ile güvenlik politikaları alanındaki işbirliğini birbirini tamamlayıcı üç ana eksende yürütüyor. Bunların ilkini, IŞİD’e karşı İncirlik’ten yürütülen askeri operasyonlar oluşturuyor. Ege’de insan kaçakçılığı ve organize suçlarla mücadele için görevlendirilen NATO misyonu da kilit önem taşıyor. Ayrıca iki ülke içişleri bakanlıkları arasında oluşturulan yeni işbirliği mekanizmasıyla, özellikle yabancı savaşçılar, organize suçlar ve terörle mücadele alanlarında daha iyi bir koordinasyon ve daha etkin bir istihbarat paylaşımı hedefleniyor.
Peki, Türkiye’nin soykırım kararına tepki olarak hazırladığı eylem planı Almanya’nın güvenlik politikaları açısından büyük önem atfettiği bu işbirliği süreçlerini etkiler mi?
Savunma uzmanı gazeteci Thomas Wiegold’a göre askeri alanda işbirliği halen sorunsuz ve profesyonelce devam ediyor, bununla birlikte Türk hükümetinin gelecek günlerde alması muhtemel siyasi kararlar, askeri ve güvenlik alanlarındaki işbirliğini etkileyebilir.
Almanya’nın NATO beklentisi
Güvenlik uzmanı Dr. Kirchner, AB-Türkiye mutabakatlarının sekteye uğraması halinde, bunun güvenlik alanında da yansımaları olacağını kaydetti. Almanya’nın NATO’nun Akdeniz’deki gözetleme misyonunun kapsamını genişletmek istediğini, Türkiye'nin tepkisi nedeniyle bu beklentinin karşılık bulmasının zorlaşabileceğini söyleyen uzman, “Ancak Türkiye’nin, Varşova’daki NATO liderler zirvesine kısa bir süre kala, transatlantik ittifakı içinde aleni bir gerilime yol açma pahasına operasyona kendi katılımını durdurma kararı almasını çok da olası bulmuyorum” diye konuştu.
Almanya için İncirlik önem taşıyor
Türkiye ile Almanya arasında, askeri alandaki görüşmelerin ağırlıklı konusunu İncirlik üssü oluşturuyor. IŞİD’le mücadele kapsamında İncirlik’te keşif uçakları konuşlandıran Almanya, burada komuta merkezi, hangar ve askerleri tesisler inşa edebilmek için kendisine alan tahsis edilmesini istiyor.
SWP uzmanı Kirchner, iki ülke arasındaki gerilimin bu müzakerelerin sonuçlanmasını geciktirebileceğini ancak görüşmelerin tamamen durması ihtimalini gerçekçi bulmadığını söyledi. Kirchner, “Çünkü ülkedeki güvenlik durumu nedeniyle, İslam Devleti’ne (IŞİD) karşı mücadeleye inandırıcı bir katılım sergilemek aslında Türkiye’nin çıkarına” dedi.
Savunma uzmanı Wiegold de “İncirlik işbirliğine olumsuz bir etki beklemiyorum. Uzun vadede bu Türkiye’nin çıkarına olacaktır. Almanya uçaklarını çektiğinde inşa edilmiş tüm yapıları Türkiye kullanacak” görüşünü kaydetti.
Diplomasi kulislerinde askeri işbirliğinden öte iki ülke içişleri bakanlıkları arasında yabancı savaşçılar, terör ve organize suçlarla mücadele amacıyla başlatılan ikili işbirliğinin sekteye uğraması endişesi ifade ediliyor.
Ancak Dr. Magdalena Kirchner, Rusya ile gerilim, IŞİD tehdidi ve PKK ile çatışmalar nedeniyle Türkiye’nin, NATO’nun ve müttefik ülkelerin desteğine ihtiyaç duyduğunu vurguladı. Kirchner, Almanya ile işbirliğinin Türkiye’nin silah ve askeri teçhizat ithalatı bakımından da önem taşıdığının altını çizdi.