Gündem

Star başyazarı: Erdoğan’ın meydanlara inmesi AKP’li bazı kesimde 'tarafsızlık' tepkisini doğurdu

Taşgetiren: Adayların belirlenmesinde teşkilatın görüşüne itibar edilmedi

09 Haziran 2015 13:20

Star başyazarı Ahmet Taşgetiren, 7 Haziran seçiminde AKP’nin tek başına iktidarını kaybetmesine ilişkin olarak, “Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın meydana inmesi. Bu bir yönüyle Ak Parti’de Tayyip Erdoğan coşkusunu devreye sorarken diğer yandan, Ak Parti’ye oy veren daha ortadan kesimlerde “tarafsızlık eleştirileri”ne hak verme tepkisi doğurdu” dedi.

Taşgetiren’in Star’da “Ne oldu, ne olabilir?” başlığıyla yayımlanan (9 Haziran 2015) yazısı şöyle:

Seçimden tek başına iktidar çıkmadı.

-Ak Parti önemli ölçüde oy kaybetti ama yine en büyük parti olmayı başardı. (258 mv.)

-HDP kendi tabii oy tabanı üzerinde bir misli daha oy kazanarak barajı aştı ve 80 milletvekili çıkardı.

-MHP yüzde 4 oy artışı ile seçimin kazançlı çıkan partileri arasına girdi.

-CHP  mevcut sayısından 3 milletvekili daha az kazandı, 132’de kaldı. 

-Seçim sonuçlarının gündeme getirdiği birinci konu yeni hükümet arayışı ise ikinci konu, partilerin aldıkları başarı ve başarısızlığın sebeplerinin tahlili olmalı.

-Bu tablodan hükümet çıkarmak kolay değil. Aslında koalisyon formüllerini kolay uygulayabilen bir ülke olsak, tabii ki farklı koalisyon modelleri ortaya çıkabilir. Ama iktidarla muhalefetin üç partisi arasında blok olarak cepheleşme olduğu gibi,  muhalefetin kendi içinde karşıtlıktan beslenen partiler (MHP-HDP) söz konusu. Ak Parti ile diğer üç partiden her birinin (sayısal olarak mümkün olsa bile) koalisyon oluşturması zor, üç partinin (ki üçü ancak koalisyon için yeterli sayıya ulaşabiliyor) kendi içinde koalisyon oluşturması zor.

-Üç partiyi ve paralel yapıları Ak Parti’ye karşı cepheleşmeye iten bir “Üst akıl” var mı, bu üst akıl, bu üçlüden Ak Parti’yi Ortadoğu’da oyundan ekarte etmek gibi bir rolü ifa için bir hükümet çıkarır mı, bunu soru olarak bırakalım.

-MHP lideri Bahçeli, koalisyon formüllerini dışladı, Ak Parti - CHP - HDP koalisyonu veya en erken seçimi önerdi.

-HDP adına Demirtaş, Ak Parti’nin dışarıdan desteklenmesi gibi bir durumun olmayacağını, Başkanlık konusunun da artık gündemden düştüğünü açıkladı.

-CHP adına Kılıçdaroğlu’nun Başbakanlığı düşlediği sözleri ortaya dökülse de, bunun formülüne ilişkin bir işaret yok. CHP - MHP - HDP üçlüsünün koalisyonu mümkün gözükmüyor, HDP’nin dışarıdan destekleyeceği bir CHP - MHP azınlık Hükümeti ihtimali de hem MHP’nin hem HDP’nin tavrı açısından çok zor görünüyor.

-Başbakan Davutoğlu’nun balkon konuşmasından Ak Parti’nin yine de, Hükümet çalışmalarını ciddiyetle yürüteceğini anlıyoruz. Bu çalışmaların da, erken seçime götürecek bir Hükümet olma ihtimali ağır basıyor.

-Ak Parti ciddi oy kaybetti. Bunun tahlili kuşkusuz yapılacak. Burada nelerden bahsedilebilir?

-Çözüm süreci. Bu Türkiye için hayati bir projeydi. Özü Türkiye’nin silahlı yapıdan arındırılması, kanın durması ve devletin Kürt vatandaşlarla yaşadığı sorunun izalesi idi. 7 Haziran seçimleri öncesinde silahlı yapı devreden çıkarılamadı, aksine dağlardan Doğu - Güneydoğu’ya inip açık örtülü tehditlerle seçim çalışması yapmalarına imkan verildi. Bu Ak Parti’nin bölgede eritilmesi sonucunu doğurdu. Bölgedeki bu görüntü, Türkiye’nin diğer bölgelerinde terör örgütüne prim verildiği gerekçesiyle MHP’ye oy kaymasına yol açtı.

-Adaylar. Teşkilatın çalışmaması. Adayların belirlenmesinde teşkilatın görüşüne itibar edilmediği ve şehirlerde tanınmayan isimlerin aday yapıldığı iddiası bütün seçim süreci boyunca gündeme geldi. Gerek Doğu-Güneydoğu’daki aday belirlenmesinde gerek ülkenin diğer yörelerinde Kürt yoğunluklu alanlarda temsil gücü yüksek aday gösterilmemesi.

-Cumhurbaşkanının meydana inmesi. Bu bir yönüyle Ak Parti’de Tayyip Erdoğan coşkusunu devreye sorarken diğer yandan, Ak Parti’ye oy veren daha ortadan kesimlerde “tarafsızlık eleştirileri”ne hak verme tepkisi doğurdu.

-İdeolojik temalar. Ben, hem Cumhurbaşkanı’nın hem Davutoğlu’nun meydanlara taşıdığı temanın, yoğun ideolojik muhtevalı olduğunu, bu muhtevanın Ak Parti’nin (zaten her zaman başarısını isteyen) muhafazakar tabanına hitap ettiğini, ancak yine söylüyorum, ortadan kesimlerde karşılık bulamadığını düşünüyorum.

-Başkanlık teması yeterli toplumsal karşılık üretemedi, fiili Başkanlık uygulaması ise toplum nezdinde içselleştirilmedi. Aksine otoriterlik suçlaması ile buluştu.

-Paralel yapının yatay ilişkiler içinde sürdürdüğü yolsuzluk teması bir ölçüde etkili oldu.

Dediğim gibi Ak Parti ve Tayyip Bey, bütün bunları ve daha ötesini masaya yatıracak. Ufukta bir seçim görünüyorsa, oradan yaraları sarmış olarak çıkmak hiç kuşkusuz nerede kayıplar yaşandığını görmeye bağlı.

Yarınki yazımda HDP’nin 80 milletvekilinin parti için getirdiği yeni denklem üzerinde duracağım.