Çeviri: Varsan Çekiç
Sovyetler Birliği'nin nükleer füzelere karşı erken uyarı sisteminde görevlendirilen Yarbay Stanislav Petrov, 26 Eylül 1983 tarihinde sistemin, ABD'den gelen birden fazla füze saptamasıyla karşı karşıya kaldı. Sovyet ordusunun kendi nükleer füzeleri ile karşılık verme ihtimalinin bulunduğu durumda Petrov, saptamaları üstlerine bildirmedi ve uyarıyı yanlış alarm olarak yorumladı.
BBC'nin Rusya servisine olayın 30. yıl dönümünde konuşan Petrov, "Süregitmekte olan bir füze saldırısının olduğuna dair bütün veriler elimdeydi. Eğer raporumu komuta zincirinin üstlerine yollasaydım, kimse raporu sorgulamazdı" diye belirtti.
BBC'de yayımlanan Yarbay Stanislav Petrov'un hikayesi şöyle:
Petrov'un yaptığı göreve itaatsizlikti. Ancak kararı belki de dünyayı kurtardı. Yarbay rütbesiyle emekli olan Petrov, nükleer füzelere karşı erken uyarı sisteminin bulunduğu üsslere atanan iyi eğitilmiş bir takımın parçasıydı. Eğitimi sert ve verilen talimatlar netti.
Petrov'un üsdeki görevi, bütün füze saldırılarını kayıt altına almak ve raporlarını Sovyet ordu ve siyasi liderlerine bildirmekti. 1983 yılının siyasi ikliminde, bir misilleme saldırısının yapılması neredeyse kaçınılmazdı.
Ancak görevini yapması gereken an geldiğinde Petrov, neredeyse yerinde donup kaldığını belirtiyor:
"Siren inlemeye başladı ancak ben birkaç saniye, üzerinde 'Fırlatma' yazan büyük, kırmızı ekrana bakarak oturdum"
Sistem Petrov'a, alarmın güvenilirlik seviyesinin "en üst" düzeyde olduğunu söylüyordu. Hiç şüphe olamazdı. ABD bir füze fırlatmıştı. Anı anlatan Petrov:
"Bir dakika sonra siren tekrar çalmaya başladı. İkinci füze fırlatılmıştı. Sonra da üçüncüsü, dördüncüsü ve beşincisi. Bilgisayarlar alarmlarını 'Fırlatma'dan, 'Füze saldırısı'na çevirmişti. Saldırı raporunu bildirmeden önce ne kadar süre düşünmeye izin verildiği hakkında bir emir yoktu. Ancak her geciken saniyenin değerli bir zaman olduğunu biliyorduk. Sovyetler Birliği'nin askeri ve siyasi liderleri, geciktirilmeden bilgilendirilmeliydi. Bütün yapmam gereken, üst düzey komutanlara bağlanan hattı açmak için telefona uzanmaktı. Ancak hareket edemedim. Sıcak bir kızartma tavasının üstünde oturuyorum gibi hissetmiştim"
Alarmların nedeni gayet açık gözükse de, Petrov'un şüpheleri vardı. Sovyetler Birliği'nde, Petrov gibi bilgi teknolojileri uzmanları dışında, ABD füzelerini gözetleyen başka uzmanlar da vardı. Bir grup uydu radarı operatörü Petrov'a, kendilerinde hiç füze kayıtlarının bulunmadığını söylediler. Ancak bu insanlar destek hizmeti veriyorlardı. Protokol açıkça, kararın bilgisayar okumalarına dayanması gerektiğini söylüyordu ve bu karar, nöbetçi subay Petrov'a bakıyordu.
Petrov'u şüphelendiren, alarmın ne kadar güçlü ve açık olmasıydı:
"Sistemde 28 ya da 29 güvenlik seviyesi bulunuyordu. Hedef, tanımlandıktan sonra bu 'kontrol noktalarından' geçmek zorundaydı. Bu koşullar altında böyle bir şeyin olabileceğinden pek emin değildim."
Petrov, Sovyet ordusunun karargahını arayarak, sistemde bir arıza olduğunu bildirdi.
Eğer Petrov hatalı çıksaydı, ilk nükleer patlama dakikalar sonra yaşanacaktı:
"23 dakika sonra hiçbir şeyin olmadığını fark ettim. Eğer gerçek bir saldırı olsaydı, o zamana kadar haberim olurdu. Öyle bir rahatlamaydı ki."
'O gece vardiyada ben olduğum için şanslılardı'
Petrov şimdi, şansının yarı yarıya olduğunu düşündüğünü belirterek, alarmın yanlış olduğundan kesinlikle emin olmadığını kabul ediyor.
Takımında sivil bir eğitim alan tek kişi olduğunu belirten Petrov, "Meslektaşlarım profesyonel askerlerdi. Emir vermek ve emirlere itaat etmek için eğitilmişlerdi" dedi.
Petrov'a göre, eğer başka biri vardiyasında görevlendirilseydi, raporla komutanlara ulaştırılırdı.
Petrov o gece yaşananlar yüzünden birkaç gün sonra yaptığı yüzünden değil, ancak kayıt defterindeki bir hata yüzünden, resmi bir azar yediğini söyledi.
Yaşanan olaydan sonra 10 yıl suskunluğunu koruyan Petrov, "Sistemimizin bu şekilde başarısız olmasının Sovyet ordusu için utanç verivi olduğunu düşünüyordum" diye belirtti.
Ancak Sovyet Rusya'nın çökmesinin ardından hikâye basında yer buldu ve Petrov, uluslararası ödüllere lâyık görüldü.
Ancak Petrov, kendisini kahraman olarak görmediğini söyledi:
"Bu benim görevimdi ama o gece vardiyada ben olduğum için şanslılardı."