Rıdvan Dilmen: Şaibe
Fenerbahçe’nin rahat oynamasının, sürekli pas yapması ve oyuncuların da yüksek arzusunun mutlak favori Beşiktaş’a ağır bir darbe vurduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Açıkcası Fenerbahçe’nin bu başarılı futbolu herkesi şaşırtmıştır. Beşiktaş son dönemlerde Fenerbahçe ile oynadığı final niteliğindeki maçları hep kaybetti. Bu maçları kaldıramadı. Dün gece de aynısı oldu. Üstelik bu kez rakibinin bir iddiası yoktu. Böyle bir ortamda bile yine panik halindeydiler. Hakem müthiş bir maç yönetti.”
Ahmet Çakar: İşte bu yenilgi olmadı...
Eğer Sivasspor şampiyonluğu kaybedecekse Gazinatepspor maçının çok önemli rol oynayacağını kaydediyor. Aslında Sivasspor gibi bir takımın Gaziantepspor'a yenilmesinin büyük sürpriz olmadığını ifade ediyor ve ekliyor: “Çünkü onların da puan kaybetmeye hakları var. Ama dün ilk yarıda öne geçip rahat oynarken ikinci devrede yapılan hatalarla maçın kaybedilmesi sanırım Sivasspor camiasını çok üzmüştür. İlk yarıyla ikinci yarı birbirinden siyah ile beyaz gibi farklılar. İlk yarıda Sivassspor alıştığımız futbolunu oynadı, iyi kapandı, orta sahada pres yaptı, bol top kaptı, kontra uzun toplarla da golü aradı. Üstelik skoru da buldular. Ama o ikinci yarı yok mu o ikinci yarı... Her şeyin değiştiği, belki de şampiyonluğun zora girdiği o ikinci yarı...”
Mehmet Demirkol: İsyan!
Semih ve Emre bu sezonun en parlak performanslarını hiç paniğe kapılmadan gösterdiğini ve Fenerbahçe’nin oyunu domine ettiğini kaydediyor. Dün sabah Türk futbolseveri uyandığında denkleminin Sivasspor, Antep’te kazanır ve Beşiktaş’la şampiyonluk yarışı sürer şeklinde olduğunu ifade ediyor ve ekliyor: “Doğrusu Fenerbahçe bu denklemin içinde hiç yok gibiydi. Günün sonunda şu oldu: Sivas, Antep’e kaybetti ve daha beklenmedik olan, Aragones’in tüm zorlamalarına rağmen Fenerbahçeli oyuncular isyan etti!”
Şansal Büyüka: Çekirge sıçrayamadı
Sivasspor’un Gaziantep karşısında iyi oynamadığını, en önemlisi iyi mücadele etmediğini ve bedelini ağır ödediğini kaydediyor. Sivasspor’un böyle bir futbolla maçı kurtaramayacağı gibi, şampiyonluğu da kurtaramayacağını ifade ediyor ve ekliyor: “Hadi her maç iyi oynayacak halin yok, anlarım...Ama bu kadar kötü mücadele etmeye hakkın var mı? Üstelik Sivasspor'u buraya taşıyan o müthiş mücadelesi değil mi? Özellikle ikinci yarı...Gaziantepspor sahanın her yerini istediği gibi dolaştı...Topu istediği gibi dolaştırdı...
En ufak bir Sivasspor direnci ile karşılaşmadı...”
Ömer Üründül : Ciddi bir yara aldı
Sivasspor’un, G.Antep deplasmanında kaybettiği 3 puanla zirve yarışında çok ciddi bir yara aldığını kaydediyor. Sivasspor’un hücumda çok kısır kaldığını ifade ediyor ve ekliyor: “Devre ortasında kazanılan güzel gol dışında bir pozisyon bulamadılar. Bunun da en önemli nedenleri Abdurrahman ve Hayrettin'in kanatlarına rakibin tedbirler getirerek tıkaması ve Mehmet Yıldız'la, Tum'un hiç adam eksiltemeyişleriydi.”
Gürcan Bilgiç: Mühür kimdeyse, Süleyman O'dur
F.Bahçe’nin bu sezon 'kaybetmemesi' gereken dördüncü maçından da istediğini alarak çıktığını kaydediyor. Semih oyundan çıkana kadar, 65 dakika sergilediklerini oyunun benzerini Saracoğlu'nda hiç yaratamadıklarını ifade ediyor ve ekliyor: “Bu takımı seyretmek İnönü'deki 'müthiş' seyirciye kısmet oldu. Sivas'ı, sonra da Beşiktaş'ı yenerek F.Bahçe tarihi görevini yaptı. Zirvenin mührünü vurdu. Belki şampiyon değiller ama nasıl 'büyük' olunacağını iyi biliyorlar...Böylesi bir hocayla, bu kadar eksikle, neredeyse 'sıfır' moralle sahaya çıkan F.Bahçe'yi, izlemeyi tercih eden Beşiktaş'ın ise, sahadaki resimde yer alan beş yanlışı bulması gerekiyor. Öncelikle de; büyük maç kazanmadan, şampiyon da olunmuyor.”
Altan Tanrıkulu: Kim üzülmeli?
Beşiktaş-Fenerbahçe maçının iki takım için de mutlu sonla bitmediğine değiniyor. Beşiktaş’ın şampiyonluk yolunda giderken Mustafa Denizli’ni hataları sebebiyle yenildiğini, Fenerbahçe’nin de bu maçta olduğu gibi diğer önemli maçlarında da başarılı olmasına rağmen şampiyonluk yarışında olmamasının üzücü olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Bunun adı rakipleri küçümsemek midir, zayıf rakipleri ciddiye almamak mıdır, yeterince motive olamamak mıdır bilemem... Bu takımın Londra'da Arsenal'e, İnönü'de Beşiktaş'a, Sami Yen'de Galatasaray'a gösterdiği mücadeleyi ve takım oyununu neden diğer maçlarda gösteremediğini açıklamak önce Aragones'in, sonra da futbolcuların görevi olsa gerek…”
Uğur Meleke: Aragones böyle istedi
Fenerbahçe’li Gökhan’ın hem çabukluğuyla araya Holosko’ya atılan topları etkisiz hale getirdiğini; hem de sarı-lacivertlilerin 3 sezondur yapamadığı geriden oyunu çok akıllıca kurduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Oyunun geriden kurulmasının hayati önem taşıdığı, Aragones’in kalecisi dahil kimsenin uzun vurmasını istemediği bu sezonda Gökhan’ın stoper oynayabilirliği piyango katkısı yaptı Fenerbahçe’ye... Aragones’in iki kumarı da tuttu, hem A.Bilgin hem de Gökhan, çok ekstra oynadılar İnönü’de...”
Osman Tanburacı: Ağızlara fermuar bir maç!
Gaziantep-Sivas maçı gibi mükemmel, ağızlara fermuar taktıran bir maç daha görmediğini kaydediyor. Gaziantep’in de Sivas’ın da erkekçe mücadele ettiğini,komplo teorileri yaratanların ağzının payını verdiklerini ifade ediyor ve ekliyor: “Hani Gaziantep maçı verecekti? Hani Anadolu ihtilali olacaktı?... Bunları söyleyenler yaya kaldı!... Bravo Gaziantep, üzülme Sivasspor. Doksan dakikanın hele ikinci yarısı Avrupa maçı gibiydi. Top her iki kalede mekik dokudu, Gaziantep golleri buldu Sivas’ı hüzne boğdu. Aslında Sİvas da yenilgiyi hak etmedi. Son dakikada kaçırılan gol ve de Kaman'ın çaprazdan inanılmaz şutunu kaleci Murat'ın kurtarışı Sivas adına şanssızlıktı.”
Selçuk Yula: F.Bahçe gerçeği
İspanya gol kralı Güiza'yı topçu yerine koymayanların herhalde dün akşam attığı golden sonra utanmaları gerektiğini kaydediyor. Sadece gol değil, yaptığı işlerin de mükemmel olduğunu vurguluyor. Kadıköy'e gelmeden, Kadıköy'ün havasını solumadan Kadıköy'e çamur atmaya çalışanların biraz kalkıp işinizi yapmaya başlamaları gerektiğini ifade ediyor ve ekliyor: “Biliyorum ki yarından itibaren bir hafta boyunca yazdıklarınızın altında ezileceksiniz ama biz sizi ortalarda göremeyeceğiz. Selçuk Yula olarak hepinizi toprağın altından çıkarmak boynumun borcu olsun. Siz kimsiniz, Fenerbahçe kim. İşte Fenerbahçe bu.”
Zeki Çol: Oynamazsan kazanamazsın
Beşiktaş’ın, açık ara favori gösterilmenin oluşturduğu psikolojik baskıyı aşamadığını kaydediyor. Bu derbinin, Beşiktaş'ın rahat kazanacağını sananlara bir önemli gerçeği hatırlattığını ifade ediyor ve ekliyor: “Koşullar ne olursa olsun, takımlar hangi konumda bulunursa bulunsun, derbi derbidir... Ve favorisi olmaz!”
Sergen Yalçın: Bu takımda Beşiktaşlılık ruhu yok!
Futbolculuk hayatında bu kadar zayıf bu kadar eksik ve hedefsiz bir F.Bahçe görmediğini muhtemelen Beşiktaşlı oyuncuların da bir daha göremeyeceklerini belirtiyor. Beşiktaş’ın maçı kazanmak için hiç birşey yapmadığını ifade ediyor ve ekliyor: “Hepsine yazıklar olsun. Maçın ciddiyetini anlamamış, hayatlarında hiç derbi oynamamış, sanki şampiyonluğu istemiyor bir haldeydiler. Kendileri adına değil Beşiktaş adına çok üzüldüm. Bir takım nasıl bu kadar kötü oynayabilir, inanılır gibi değil. Holosko haricinde çabalayan, maçı isteyen, şampiyon olabileceğine inanan Beşiktaşlı futbolcu yoktu sahada. Bir maç bu kadar geniş alanda oynanır mı? Bu kadar mı bir takım birbirine yardım etmez? İşte herkesin gözlerinde büyüttüğü gerçek Beşiktaş aslında bu. Vasat oyunculardan kurulmuş, vasat bir takım!”
Kemal Belgin: Fener yapacağını yaptı
İnönü’deki ezeli rekabet oyununda, kağıt üzerinde ve son maçların ışığında ev sahibi Beşiktaş favori sayılırken, özellikle kadro sıkıntısı yüzünden F.Bahçe yemlik olarak gösterildiğini kaydediyor. F.Bahçe’nin savunmasının Carlos‘un dışında yepyeni bir kurgu, hatta stoper Gökhan Gönül’ün saatli bomba olduğuna dikkat çekiyor ve ekliyor: “F.Bahçe’nin geri kalan oyuncu timinde öyle pek negatif oluşum görünmüyordu. Maçın favorisi gösterilen Beşiktaş’taki en ciddi eksiklik Nobre‘nin tribünde bulunuşu idi. Bir oyuncunun yokluğu, bir takımı bu kadar can evinden vurabilir miydi? Dün akşam ilk yarıda vuruyordu bile. Savunmasından taşıdığı topları Fener ceza sahasının yakınlarına kadar getiren Beşiktaş, orada tutacak oyuncusu olmadığından, nerede ise soluklanamadan tekrar kendi bölgesinde buluyordu. Bu da Beşiktaş’ın hatlarını birbirinden koparıyor, ileri ucuyla orta alanda iyi bütünleşen F.Bahçe’yi maçın patronu yapıyordu.”
Levent Tüzemen: Yarım takım mat etti
Ali Bilgin'den sağbek, Gökhan Gönül'den stoper yaratan Fenerbahçe’nin ilk 45 dakikada Barcelona gibi oynadığını kaydediyor. Emre-Selçuk ikilisinin göbekte oyunu mükemmel organize ettiğini, ısrarla yerden ayağa isabetli oynadıklarını ifade ediyor ve ekliyor: “Beşiktaş, Fenerbahçe'nin ayağa top oynamasına karşılık veremiyor, resmen seyrediyordu. Beşiktaş'ın ‘Ben bu maçı döndürürüm’ inancı yoktu. Çünkü Semih'in attığı gol öncesi Uğur-Ali Bilgin ve Deivid sağ tarafta adeta dantel örer gibi paslaştı bir Beşiktaşlı hamle bile yapmadı. Eğer Deivid'e bağırdığı için Aragones disiplin adına Emre'yi oyundan almasaydı Fenerbahçe skoru daha da arttırırdı. Ve çok eleştirilen ama derbi kaybetmeyen Aragones, derbi kazanamayan Denizli'yi yarım takım Fenerbahçe ile mat etti.”
Erdoğan Şenay: Kim bilir
Beşiktaş İnönü Stadı’nda ilk yarıda temposu yüksek ve de pas milyoneri bir Fenerbahçe zenginliğinin olduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Beşiktaş ve Fenerbahçe arasında roller değişmiş, şampiyonluk kupasının kulbu sanki Kartal’ın pençesinde değil de Kanarya’nın başucunda duruyormuş gibi bir çarpıklık yaşanıyordu haftanın değil, bu yılın en çarpıcı derbisinde... Fenerbahçe başlama vuruşuyla oyunu sahipleniyor, müthiş dengeli bir pas ziyafetinin görüntüleri arasında Beşiktaş’a top göstermiyordu âdeta...”
Alaattin Metin : İnönü'den başı dik çıktılar
Fenerbahçeli futbolcuların 'seyredenleri şaşırtan futbolunda' asla Aragones kendisine pay çıkarmaması gerektiğini kaydediyor. Fenerbahçeli futbolcuların, kırılan onurlarını ortaya koyduklarını ifade ediyor ve ekliyor: “Yürekli mücadeleleri ile rakiplerini İnönü'de ezdiler.
Uğur Boral, Ali Bilgin, Semih, Gökhan, Yasin, Emre, Selçuk son haftaların en iyi futbolunu oynadılar..Güiza da çok koştu. Gol kaçırıyor ama, çapraz koşularla defansın dengesini bozuyor. Ama maçın en güzel estantanesi, Semih'in attığı gol. Ali Bilgin'in ortasında topa gelişine öyle bir vurdu ki, önce üst direğin içini salladı, sonra da o şiddetle çizgiyi geçip ağlara yapıştırdı.”
Atilla Gökçe: O yükü taşımak kolay değil!
Beşiktaş’ın travmatik maçı kaybetmek için her türlü yanlışı yaptığını kaydediyor.
Beşiktaş’ın, sırtına binen yükün ağır geldiğini ifade ediyor ve ekliyor: “Taşıyamadılar. Bu bir düğün maçıydı, yaşayamadılar. Mustafa Denizli’nin bu maçtan çıkaracağı çok ders vardır, umarım... Futbolcuların ne yapacağını bilemem. Çoğu günün anlam ve önemini anlayamamıştı. Belki de anlamıştı da elleri ayaklarına dolaşmıştı...”
Ziya Şengül: Favoriler kaybeder
Favori olan Beşiktaş’ın sahada hiç de kazanacak takım gibi görünmediğini ifade ediyor ve ekliyor: “En çok güvendikleri oyuncular Tello, Delgado, Bobo ve Holosko ilk 45’te koskoca fiyaskoydu. Ernst ve Sivok da onlardan pek farklı değildi. Delgado ikinci yarı Yusuf’la yer değiştirirken, Beşiktaş, Fener’den daha fazla pas hatası yapandı. O geçmiş maçlardaki agresif, rakibe baskı kuran ve futbolunu kabul ettiren Beşiktaş, bu maçta bunların hiçbirini yapamayan ve strese girmiş, şampiyonluk yolunda titreyen bir görüntü sergileyendi.”
Sanlı Sarıalioğlu: Kartal harakiri yaptı
Beşiktaş’ın ligden kopmuş Fenerbahçe karşısında ayağına kadar gelen liderlik şansını yine elinin tersiyle ittiklerini belirtiyor ve ekliyor: “Sivas'ın mağlup olduğu bir haftada Beşiktaş harakiri yaptı. Derbiyi yüzüne gözüne bulaştırdı. Tribündeki o coşkulu taraftarını bile pasifize etti. Fenerbahçe'yi yürekten kutluyorum. “İki başkan yemek yedi. Fenerbahçe ligi bırakacak, Beşiktaş da kupayı” diyenler acaba şimdi ne yumurtlayacaklar doğrusu çok merak ediyorum.”