Gündem

Sözcü yazarı Zeyrek: Şiddete karşı net duruşu olan HDP'lileri cesaretlendirip, kendilerine daha fazla söz hakkı tanımak gerekli

17 Haziran 2020 12:21

Sözcü gazetesi yazarı Deniz Zeyrek, Habertürk'te sunucu Didem Arslan Yılmaz’ın HDP'lilerin programlara davet edilmediğine ilişkin "Biz kamu kuruluşu değiliz, özel bir sektörüz. Bu bir tercihtir." açıklamasına ilişkin,“HDP PKK ile arasındaki bağı koparsın, mesafe koysun' genellemesini yaparak HDP'ye oy veren 6 milyonu bir kompartımana bindirmek yerine Bilgen gibi, Mithat Sancar gibi PKK'ya, silaha, şiddete karşı net duruşu olan HDP'lileri cesaretlendirip, kendilerine daha fazla söz hakkı tanımak gerektiğine inanıyorum" yorumunu yaptı. 

Zeyrek, "Günlerdir HDP'yi konuşuyoruz. Her ekrana çıkan 'HDP PKK ile ilişkisini kessin, arasına mesafe koysun', 'HDP yürümesin', 'HDP sussun', 'CHP HDP ile ittifak yapmasın' gibi cümleler kuruyor. HDP'lilere soran yok." düşüncesini dile getirdi. 

Zeyrek, "Geçen hafta Duygu Demirdağ, İsmail Saymaz ve Ali Haydar Fırat'la birlikte Kars'ın HDP'li Belediye Başkanı Ayhan Bilgen'le röportaj yaptık. İsmail, Bilgen'e doğrudan PKK'ya sempatiyle bakan, PKK'nın uluslararası camiada da suç sayılan eylemlerini öven, Öcalan için eylem yapan HDP'lileri hatırlattı ve 'Muhalefetin bunlar nedeniyle HDP'ye mesafe koyması kaçınılmaz değil mi?' sorusunu yöneltti. Yıllardır bir insan hakları savunucusu, siyasetçi olarak yakından takip ettiğimi Bilgen de bu soruya çok açık yanıt verdi" ifadesini kullandı. 

Bilgen yanıtında şunları kaydetti: 

“Şiddetle ilgili tavrım çok net. Gençlik yıllarımdan bu yana açık yazıp ifade etmişim. Siyasetçilerin, demokratik siyasetle ülke sorunlarını çözeceklerine inanıyorlarsa, hiçbir şekilde siyaset dışı, demokrasi mücadelesindeki aktörler dışında bir iradeyi bir gücü övmelerini doğru bulmam. Bunun da Kürt siyasetine faydası olduğuna da inanmıyorum. Siyasetçi işini yapsın. Elbette ki terörle mücadele kanunumuzdaki ‘örgütün üyesi olmamakla birlikte örgütün propagandasını yapmak, desteklemek' ucube ceza hukuku mantığıyla söylemiyorum. Ancak siz araçlara karşı çıkarsınız, çıkmanız gerekir. Kürtlerin ana dil hakkını savunmak, özgürlüğü savunmak, eşitliği savunmak, mesela tam bağımsız Türkiye demek suç olabilir mi? Ancak tam bağımsız Türkiye'yi silahlı mücadele ile gerçekleştireceğim, özgürlüğü eşitliği silah zoruyla elde edeceğim diyeni siyasetçi övemez, övmemeli. Bunu yapmak aslında kendi yaptığı işe güvenmemektir, kendi demokrasi mücadelesiyle ilgili özgüven sorunu yaşaması demektir. Bu anlamda siyasetin muhatabının, öznesinin halk olduğu kanaatindeyim. Bu anlamda Kürt siyasi geleneğinde bir yerlere mesaj gönderme, tırnak içinde söylüyorum, bir yerlere selam verme üslubunun da Kürt siyasetini daralttığını, seviyesini düşürdüğünü ve aslında Kendi işine odaklanmak yerine başka rollere soyunmaya teşne bir tutum olduğunu düşünürüm.”

Yazının devamı için tıklayın