Sözcü Gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk, darbe girişminin ardından ilan edilen olağanüstü hâl (OHAL) uygulaması kapsamında çıkarılan kanun hükmünde kararnameler (KHK) ile "devletin yapısının değiştirildiğini" savundu.
"Bir yılda 26 önemli kararname yürürlüğe konuldu. Ayda ortalama iki kez kararname çıkarılıyor ama bu birden çok konuyu içeren kararname, devletin yapısını, kurumların işleyişini de kökten değiştiriyor" diyen Öztürk, sözlerinin devamında "TBMM'ye götürülmeden, KHK'yla devletin işleyişi, kurumları dönüştürülüyor, değiştiriliyor" ifadesini kullandı.
Saygı Öztürk'ün "Devlet işte böyle değiştiriliyor" başlığıyla yayımlanan (23 Temmuz 2017) yazısı şöyle:
Her istediği yasayı rahatlıkla çıkarabilen AKP hükümeti, Olağanüstü Hal (OHAL) uygulamasına geçildikten sonra sanki daha önce çıkaramıyormuş gibi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında geçen yıl bugün yani 23 Temmuz 2016'da toplanan Bakanlar Kurulu'nca ilk kararnameler çıkarıldı. Hemen her karar şok etkisi yarattı. Yılın son kararnamesi de 14 Temmuz 2017'de yayımlandı. Böylece bir yılda 26 önemli kararname yürürlüğe konuldu. Ayda ortalama iki kez kararname çıkarılıyor ama bu birden çok konuyu içeren kararname, devletin yapısını, kurumların işleyişini de kökten değiştiriyor. TBMM'ye götürülmeden, KHK'yla devletin işleyişi, kurumları dönüştürülüyor, değiştiriliyor.
OHAL mi beklenmiş
OHAL ilan ediliş nedenleri ve süresiyle de sınırlı olmayan, Anayasa Mahkemesi'nin verdiği yetkisizlik kararından sonra daha da önemli hale gelen KHK'larla gerçekleştirilen düzenlemelerden korkmamak elde değil. Kişisel, toplumsal yaşamın tüm evrelerinden yargı, milli savunma, iç güvenlik, kamu personeli, sosyal güvenlik, medya, Milli Eğitim, belediye, köy, ihale düzenini de kapsayan alanlarda, sayısı 256 adedi bulan (genel nitelikli) değişik kanunlarda, bazıları mükerrer olmak üzere “torba yasa” tekniğiyle gerçekleştirilmiş ek/değişiklik şeklindeki düzenlemeler görmezden gelinemez. Araştıran, soruşturan emekli Mülkiye Müfettişi Mahmut Esen'in saptamasına göre yapılan değişiklik mevzuat alanında 785 maddenin yeniden düzenlenmesinin yolunu açtı. Bu köklü düzenlemeleri TBMM'ye getirmeden, KHK'yla çıkarmak için sanki OHAL beklenmiş! Bir sabah Resmi Gazete'yi incelediğinizde birçok şeyin değiştiğini öğreniyorsunuz. İyi de, bunlar yapılırken kurum ve kuruluşların görüşleri niçin alınmaz? Örneğin askerlerle ilgili bir dizi düzenleme yapılıyor, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları da bu değişikliği Resmi Gazete'den ya da basından öğreniyor.
Sadece adı kaldı
Olağanüstü Hal (OHAL) Yasası'na dayalı olarak çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname'yle, Yüksek Askeri Şûra'nın (YAŞ) yapısı da değiştirildi. Bir üst rütbeye terfi edecek komutanların belirlenmesinde siyaset konuşacak. Genelkurmay'ın şûrayla ilgili sekretarya görevi de, son anda elinden alınıp Milli Savunma Bakanlığı'na verildi. Yani Askeri Şûra'nın sadece adı kaldı.
Şûra'da, Genelkurmay Başkanı'nın yanı sıra Kara, Deniz, Hava kuvvetleri komutanları bulunacak. Belirleyici olan, bilmediği, tanımadığı askeri siyasetçiler değerlendirecek. Başbakan, başbakan yardımcıları, Milli Savunma, Adalet, İçişleri, Dışişleri bakanları kimi isterse o terfi edecek. Her yıl 1‐4 Ağustos'ta YAŞ toplantısı gerçekleştiriliyordu. Milli Savunma, Adalet bakanları, başbakan yardımcıları değişti. Şûra'ya kısa süre kala bunlar kimi tanıyacak da terfi ettirecek ya da emekliye sevk edecek? O yüzden, müthiş bir ihbar furyası ve torpil faaliyeti yürüyor. Askeri, siyasetçi peşinde koşar hale getirdiler.
Ah şu yalancılar
Terfi bekleyen bir generalle ilgili gönderilen ihbar mektubunda, bu kişinin kız kardeşlerinin FETÖ'cü olduğu belirtiliyor. Hakkındaki iddiadan haberdar olan komutan, üst makamdaki komutana gidip, “Ama komutanım benim babam tek evlilik yaptı. Biz de aynı anneden üç erkek kardeşiz. Olmayan kız kardeşim nasıl FETÖ'cü oluyor. Bu tür asılsız ihbarları yapanlar hakkında neden işlem yapılmıyor?” diye sordu.
Yazık, yazık... Hakkında en küçük “FETÖ'cü” ihbarı olanların kolay kolay terfileri de mümkün olmayacak. Bakın, devletin bir biriminin FETÖ'cülükle suçladığı komutanlardan bazılarına, devletin başka bir birimi de “Üstün Hizmet Madalyası” verilmesi için yazı gönderiyor. O yüzden, şûra üyelerine, hakkaniyetli bir seçim yapmaları için önemli bir görev düşüyor. Aksi halde daha önce FETÖ'nün yaptığı “Ergenekoncu”, “Balyozcu” ihbarlarından bunun ne farkı olacak? Kendilerine ya da örgütsel bağ içinde olduklarına yer açmak isteyen şu ihbarcılar üzerinde durulmalı, asıl bunlar soruşturulmalı. Gizli tanık ifadeleriyle insanların hayatı karartılmamalı.
“Okula, kışlaya, camiye siyaset girmesin” denilir. Okula ve camiye çoktan siyaseti soktular. Bir kışla kalmıştı. Şimdi o yol da açıldı. Siviller, askeri neye göre değerlendirecek? İl başkanlarının, milletvekillerinin, hemşerilerinin “hamili kart yakınımdır” notlarının terfilere ilk damga vuracağı endişe edilen YAŞ için geriye sayım başladı.