Gündem

Sözcü: İstihbarat, saldırı gününü bildi, ama terör örgütü hedef saptırdı

Saygı Öztürk: Eylem yerini ve zamanını bilen teröristler, dinlendiğini ya da aralarında ajan bulunabileceğini değerlendirip farklı bilgiler verir

13 Aralık 2016 12:32

Sözcü Gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk, İstanbul Beşiktaş'taki çifte terör saldırısına ilişkin olarak, "İstanbul'da değil ama Ankara'da bomba yüklü araçla eylem beklentisi vardı. 3 Aralık'ta emniyetin ilgili birimlerine gönderilen yazıda, aralık ayı içinde DEAŞ terör örgütünün patlayıcı yüklü araçla Ankara-Kızılay, Tunalı Hilmi Caddesi, Anıtkabir ve bir alışveriş merkezi yakınında eylem yapacağı belirtiliyordu" dedi. "Polis DEAŞ'a yoğunlaşırken, eylemi PKK gerçekleştirdi" diyen Öztürk, "Bu da örgütlerin bir taktiğidir. Eylem yerini, zamanını bilen teröristler, dinlendiğini ya da aralarında ajan bulunabileceğini değerlendirip farklı bilgiler verir. Çünkü onlar eylem yapabilmek için polisten her zaman bir adım ileride olmak zorunda" ifadesini kullandı.

Öztürk'ün Sözcü'de "İstihbarat, eylem gününü şöyle bildi" başlığıyla yayımlanan (13 Aralık 2016) yazısı şöyle:

30 polisimizin şehit edilmesi, 8 vatandaşımızın hayatını kaybetmesi büyük yankı uyandırdı. Ulusal yas ilan edildi. Terör eylemini gerçekleştirenlere lanetler yağdırıldı. İntikamın alınacağına ilişkin açıklamalar yapıldı. Önemli olan olayları önceden önlemek. Eylem gerçekleştirildikten sonra bir gün mutlaka bu eylemi gerçekleştirenlerden hesabı sorulacaktır. Ama bu arada giden gitmiş oluyor.

Türk askeri Suriye'de dinci terör örgütü IŞİD'le mücadele ediyor. Askerimiz bölücü terör örgütü PKK'nın Suriye'deki uzantılarının hesaplarını bozmak için çalışıyor. Irak topraklarında da askerimiz bulunuyor. Bir de ülkenin başına bela olan Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) var. Her örgütün yurtdışı bağlantıları, arkalarında istihbarat kuruluşları var. Türk askeri sınır ötesinde olursa, bölücü örgütler de “intikam” amaçlı olarak Türkiye topraklarında, büyük kentlerimizde eyleme kalkışabilir. Bunun son dönemde örnekleri de var.

 

Sakın "Zafiyet yok" demeyin

 

Ülkemizde meydana gelen terör olayları için başkalarını suçlamaya gerek yok. Hangi ülke ne yaparsa yapsın, bunları yakalamak, etkisiz hale getirmek güvenlik görevlilerimize düşer. Bunun için de sağlam istihbarat gerekir. Darbe yapılacağına ilişkin haberi alınamıyor; Cumhurbaşkanı, başbakan zamanında bilgilendirilmediğinden yakınıyorsa olayların önünün alınması da zor gözüküyor.

Sıkça konuşulur, “istihbaratı zafiyeti var” ya da “istihbarat zafiyeti yok” diye. Eğer bir eylemi önceden önleyemiyorsanız, buna “istihbarat zafiyeti yok” diyemezsiniz. Zafiyet yaşanmaması için daha ne olmasını bekliyorsunuz?
Ülkemizde birden çok terörist grubu var. Bunların bombalı eylem, canlı bomba eylemlerini gerçekleştirecekleri de biliniyor. Eğer bir istihbarat kuruluşu, emniyeti “Terör örgütünün cuma-pazartesi günleri arasında eylem yapacağına ilişkin teyide muhtaç bilgiler elde edildiği” yönünde uyarırsa, buna istihbarat denilmez. Hangi örgütün, hangi araçla, kimler tarafından eylem yapılacağını belirleyemedikten sonra İstanbul'da, Ankara'da, Diyarbakır'da siz o teröristleri, eylemcileri nasıl yakalayacaksınız?

 

Ankara Emniyeti de uyardı

 

Garda 105, Merasim Sokak'ta 29, Kızılay'da 37 vatandaşımız bombalı saldırılar sonucu hayatını kaybettikten sonra Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne Mahmut Karaarslan getirildi. Polis, kritik 24 noktada gerektiğinde aramalar yapıyor. Evet, polislerimiz de zorlanıyor ama terörle mücadele de fedakarlık istiyor.

İstanbul'da değil ama Ankara'da bomba yüklü araçla eylem beklentisi vardı. 3 Aralık'ta emniyetin ilgili birimlerine gönderilen yazıda, aralık ayı içinde DEAŞ terör örgütünün patlayıcı yüklü araçla Ankara-Kızılay, Tunalı Hilmi Caddesi, Anıtkabir ve bir alışveriş merkezi yakınında eylem yapacağı belirtiliyordu.

O yazıda, saldırı yapılacak araç için 5 marka sıralanmıştı. Eylemlerin cuma ile pazartesi günleri arasında hafta sonunda eş zamanlı olarak sabah ve öğle saatlerinde gerçekleştirilmesinin planlandığı yönünde “teyide muhtaç” bilgiler elde edildiği yazıda belirtiliyor ve şöyle deniliyordu: “DEAŞ terör örgütünün ülkemize yönelik eylemselliği ve yukarıda belirtilen hususlar göz önüne alındığında muhtemel eylemlerin önlenmesinde alınan güvenlik tedbirlerinin yeniden gözden geçirilmesi, ilgili birimlerle personelin uyarılmasında fayda görülmektedir.”

 

Temiz sicil, temiz otomobil

 

İstihbarat notunda belirtildiği gibi eylem hafta sonunda gerçekleştirildi ama Ankara'da değil İstanbul'da yapıldı. Polis DEAŞ'a yoğunlaşırken, eylemi PKK gerçekleştirdi. Bu da örgütlerin bir taktiğidir. Eylem yerini, zamanını bilen teröristler, dinlendiğini ya da aralarında ajan bulunabileceğini değerlendirip farklı bilgiler verir. Çünkü onlar eylem yapabilmek için polisten her zaman bir adım ileride olmak zorunda…

Örgütler son dönemlerde suça karışmamış, polis tarafından aranmayan “sicili temiz” teröristlere eylem yaptırıyor. Eylemde kullanılan araçlar da yine “temiz” araç. Trafikte kaydı bulunan, alımsatımında herhangi bir hile-hurda bulunmayan araçlar patlatılıyor. Nitekim son eylemde kullanılan İstanbul plakalı siyah renkli Chevrolet marka otomobil sicilinde herhangi bir sorun olmayan kişi tarafından alınmış. Araç plakası belli, trafikte tescilli. Sahibinin satmasında, müşterisinin almasında yasal bir engel de yok.

Sorunsuz otomobil, sicil kaydı olmayan terörist eylemi gerçekleştiriyor. İş yine sonunda dayanıyor istihbarata… İstihbarat, zamanında Fetullahçılara bırakılmıştı. Bunların alınması, yeni gelenlerin haber kaynaklarıyla tam anlamıyla kuramaması da boşluk yarattı. İstihbaratı her yönüyle güçlendiremediğiniz sürece arama-tarama yaparak sonuç alınması zor… Ayrıca bombalı araçları 100 metre uzaklıktan belirleyebilen araç alınması da artık zorunlu ihtiyaçlar arasına girdi.