"Ermenilerin kaderi, 20'nci yüzyılın korkunç izlerini taşıdığı kitlesel kıyım, etnik temizlik, tehcir ve soykırımlar tarihine örnek teşkil etmektedir" sözleri ile Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck, Alman siyasetinin en üst makamının 1915 olaylarını soykırım olarak tanımladığının işaretini verdi. Ayrıca Alman parlamentosunda yapılan 1915 Olayları 100. Yıl Özel Oturumu’nda da çok sayıda parlamenterin yanı sıra Federal Meclis Başkanı Norbert Lammert de soykırım ifadesini kullandı.
Siyasi çevrelerde Alman siyasetinin bu yaklaşımının Türkiye ile Almanya arasında gerilime yol açabileceği dile getirilmekteydi. Ortadoğu ve Türkiye uzmanı Prof. Dr. Udo Steinbach ise, Türkiye- Almanya ilişkilerinin soykırım açıklamalarından ya da parlamentonun soykırım kararından etkilenmeyeceğini savunuyor.
“Kuşkusuz Türkiye yönetimi Avrupa'nın diğer başkentlerinde alınan soykırım kararlarına alerjik reaksiyon gösterdi. Bazen diplomatik ilişkileri askıya aldılar, bazen boykotla tehdit ettiler” diyen uzman, Türkiye’nin en son Avusturya parlamentosunun soykırım kararının ardından büyükelçisini geri çektiğini belirterek, “Ama biliyoruz ki, ilişkiler genelde bir süre sonra normale dönüyor. Tıpkı uzun yıllar önce Ermeni soykırımı ifadesini kullanan Fransa örneğinde olduğu gibi” diyor.
‘Türkiye ilişkileri zora sokmaya cesaret edemez’
Almanya Ermeni Toplumu Başkanı Dr. Raffi Kantian Türkiye'nin gerek Gauck'un açıklamaları gerek parlamentoda alınacak bir soykırım kararı karşısında ikili ilişkileri zora sokmaya cesaret edemeyeceğini ileri sürüyor. Kantian söz konusu iddiasını şu sözlerle gerekçelendiriyor:
“Türkiye için bu ifade çok önemli. Bakmayın Avusturya, küçük bir ülke; oradan elçinizi çekersiniz ya da yaptırımlar uygularsınız. Bütün bunlar mümkün. Ama Almanya nezdinde bunları yapmak biraz zor. Çünkü biliyoruz ki, Almanya ve Türkiye arasında ekonomik bağlar çok güçlü. Ve şöyle diyebiliriz; Türkiye, Almanya'ya ekonomik olarak muhtaç. Almanya için ise bu, pek geçerli değil. Bu nedenle, bir karar çıksa dahi Türkiye'nin meseleye pragmatik bir şekilde yaklaşacağını düşünüyorum.”
‘Papa'nın ifadesi etkili oldu’
Raffi Kantian ayrıca, 1915 Olaylarında Almanların müttefik olarak oynadıkları rol ve Papa Françesko'nun yirminci yüzyılın 'ilk soykırım kurbanlarının' Ermeniler olduğu yönündeki açıklamasının Alman siyasetçilere, bu konudaki sorumluluklarını hatırlattığını iddia ediyor.
“Avusturya, 2. Dünya Savaşı'nda Osmanlı'nı müttefikiydi. Aynı şey, Almanya için de geçerli. Müttefiklerden biri bu sorumluluğu alıp diğeri almazsa bu başlı başına bir sorundur. Belli ki Almanya da bunun bilincinde” diyen Kantian sözlerini şöyle sürdürüyor: “Kanımca Papa'nın görüşü de burada önemli rol oynadı. Zira kendisi sıradan biri değil, dünya kilisesinin başkanı. Böyle birinin bunu soykırım olarak nitelemesi, buradaki bir hayli insanı düşündürdü.”
‘Yahudi soykırımını hafifletici bir niteleme değil’
1915 olaylarının yirminci yüzyılın ilk soykırımı olarak belirtilmesini değerlendiren Udo Steinbach, söz konusu ifadeye Yahudi soykırımını hafifletici bir niteleme olarak yaklaşmamak gerektiğini söylüyor. Steinbach, kiliseleri ortak bir ifadede bir araya getiren 1915 olaylarının, Ortadoğu'daki çatışmalarda zarar gören Hristiyan azınlıklara kadar uzandığını ileri sürüyor.
“Özellikle güncel gelişmeler ışığında 1915-1916 yıllarına baktığımızda, yaşanan tüm bu acı olayların Ortadoğu'daki Hristiyan ve Müslüman ortak yaşamına bir son getirdiğini görürüz” şeklinde konuşan uzman, o zamandan beri de Hristiyanların bölgedeki durumlarının sürekli kötüye gittiğini savunarak “Bu Türkiye için de Arap ülkeleri için de geçerlidir. Bugün Doğu'da yaşayan azınlık Hristiyanlar zor şartlar altında bulundukları ülkelerden kaçmaktadırlar. Bu nedenle Papa'nın meseleye ilgisi anlaşılabilir bir şeydir. Özellikle soykırım açıklamasının arkasında da doğu toplumları içinde durumları sürekli kötüye giden Hristiyanlar vardır” diyor.