Sözcü yazarı Soner Yalçın, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın 'Ben, Öteki ve Ötesi' kitabının 'İslam-Batı ilişkileri tarihinin önemli hadiseleri' bölümünde Osmanlı Devleti'nin kuruluş ve yıkılış tarihlerini 1299-1908 yazmasını köşesine taşıdı.
Meğer Osmanlı'yı 'Hürriyet, Eşitlik, Adalet, Kardeşlik' şiarıyla hareket eden İttihatçılar yıkmış diyen Yalçın, "Toparlarsam: İbrahim Kalın kitabında, Batı'nın İslam'ı ve Müslümanların Batı'yı 'ötekileştirmesine' karşı çıkıyor. Ancak…Satır arasında Osmanlı'dan Cumhuriyet'e 'modernite yanlısı' herkesi 'öteki' görüyor! Bu sebeple… Duvarlarında sadece Kurtuluş Savaşı'nın önderi 'kalpaklı Mustafa Kemal' fotoğrafı var; 'devrimci Atatürk' yok!" diye yazdı.
"Meğer bilmiyormuşuz!"
Soner Yalçın'ın, İbrahim Kalın'ın kitabını yorumladığı "İbrahim Kalın’dan ödüllük soru…" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
"Bazı okullar açıldı…
Bazı okullar pazartesi açılacak…
Öğrencilere ilk soru benden olsun:
– Osmanlı Devleti ne zaman yıkıldı?
a) 1918
b) 1920
c) 1922
d) 1923
e) 1924
Eminim… Öğrencilerin hemen hepsi “c” şıkkını işaretleyecektir; 1 Kasım 1922'de saltanatın kaldırılmasıyla Osmanlı Devleti resmen tarihe karıştı.
Ben de o şıkkı seçerdim. Meğer bilmiyormuşuz!
Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın, 1990'larda gerek Malezya ve gerekse ABD üniversitelerinde İslam ve Batı düşüncesi üzerine çalışmalar yaptı. Ders notlarından, “Ben, Öteki ve Ötesi” adlı kitabı çıkardı…
Kitap 2016 yılında çıktı; ben yeni okuyabildim. İktisatsız/ekonomi biliminin (üretim biçimi-üretim ilişkileri) olmadığı bu tarih çalışmasına -herhalde İbrahim Kalın'ın konumu gereği- İlber Ortaylı gibi tarihçiler pek övgüde bulundu! Yukarıdaki soruya İlber Ortaylı hangi yanıtı verir acaba?
Gerek öğrenciler…
Gerek ben…
Gerekse İlber Ortaylı…
Hangi şıkkı işaretlesek de hepsi yanlış! Çünkü:
İbrahim Kalın kitabının “İslam-Batı ilişkileri tarihinin önemli hadiseleri” bölümünde Osmanlı Devleti'nin kuruluş ve yıkılış tarihlerini şöyle yazdı: 1299-1908.
Demek…Osmanlı Devleti, 1908 Temmuz Devrimi/II. Meşrutiyet ilanıyla yıkıldı!
Meğer Osmanlı'yı “Hürriyet, Eşitlik, Adalet, Kardeşlik” şiarıyla hareket eden İttihatçılar yıkmıştı…
1908'de neler oldu
İbrahim Kalın, Osmanlı'nın yıkılışı olarak neden 1908'i seçti?
–1908 Devrimi, 1876'daki gibi salt bürokrasinin gücünü artırmak değil, halkın gerçek anlamda siyasal sürece katılacağı yeni anayasa hedefledi. Bunu bir ay sonra (21.08.1909) gerçekleştirdi: Hükümet, II. Abdülhamit'e değil vatandaşların oylarıyla seçilmiş meclise karşı sorumluydu. Padişah'ın yetkileri tırpanlandı…
– Siyasal partiler kuruldu.
– Tebaa anlayışı yıkıldı; “vatandaşlık” kavramı doğdu. Osmanlılar ırksal, etnik ve dinsel farklılık gözetilmeksizin eşit haklara sahip oldu. Ayrım gözetilmeksizin her vatandaş devlet kurumlarında çalışmaya başladı. Müslümanlar dışındakiler de artık askere alındı. Keza medrese öğrencileri de!
– Yeteneklerinden çok akraba ilişkileriyle bürokraside yer alanlar işten çıkarıldı. Örneğin, II. Abdülhamit'in muskacısı Şeyh Abulhüda'nın 15 yaşındaki maliye müfettişi torunu kovuldu.
– Sadrazamın, şeyhülislamın, nazırların alışageldik yüksek maaşları yarıya çekildi. II. Abdülhamit'in ödeneği 36.794.000 kuruştan 2.000.000 kuruşa indirildi.
– Okullar dil din ayırımı yapılmadan herkese açık oldu. Türkçe öğrenmek zorunlu hale getirildi. Cemaatlerin kontrolündeki okullar kapatıldı. Ticaret okulları açıldı. Kız öğrenciler üniversiteye alındı.
– Milli sermayeyi güçlendirmek için yerli şirketler kooperatifler kuruldu. Köylülerin toprak sahibi olmaları kolaylaştırıldı.
– Sendikalar kuruldu. İşçiler grev hakkı kazandı. 1 Mayıs işçi bayramı oldu.
– Kadınlar kamuda çalışmaya başladı. Müslüman kadınlar sahneye çıktı. Kadınlar dernekler kurup, dergiler çıkardı.
– Hafiyeliğe sansüre son verildi. (Bu neden 24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı olarak hâlâ kutlanılıyor.)
– Put olarak görülen heykel yapımına izin çıktı. İlk sinema filmi çekildi.
Uzatmayayım…
İttihatçılar, yaptıkları bu devrimlerle mi Osmanlı Devleti'ni yıktı?
Ana mesele: II. Abdülhamit ve halifelik
İşin özü şu:
İbrahim Kalın kitabında, II. Abdülhamit ve halifelik abartısından kendini kurtaramıyor. Veri'siz genellemeler yapıyor. Tarihe hayalleri oranında nitelik veriyor.
Diyor ki:
“Sömürgecilik döneminde hem Müslümanlar hem de Avrupalılar için stratejik önem taşıyan konuların başında hilafet meselesi gelir.
– “Abdülhamid'in sömürgeciliğe karşı hilafeti ihya etme çabalarının farkında olan Avrupa devletleri, bunun önüne geçmek için siyasi, ilmi, medyatik ve toplumsal bir dizi proje hayata geçirir…
– “Zira, siyasi ve askeri gücünü yitirmiş olmasına rağmen Osmanlı sultanının temsil ettiği hilafet, Müslüman halkları harekete geçirebilecek ve sömürgeciliğe karşı ayaklandırabilecek mühim bir makamdır…
– “Hilafet meselesini potansiyel bir güç unsuru olmaktan çıkartmak, dönemin sömürge siyasetinin temel hedeflerinden biridir…
– “Abdülhamid'in 1908'de hal edilmesine ve halifeliğin kaldırılmasına giden süreç, hilafet makamını kudret ve işlevden yoksun bir kavram haline getirmiştir…”
Evet…
Osmanlı Devleti'nin 1908'de neden yıkıldığını şimdi anladınız mı?
Yoksa… İbrahim Kalın'a göre, Osmanlı Devleti'nin Batı'da yaşanan büyük dönüşümü takip edemediği ve bu nedenle modern Avrupa'nın gerisinde kaldığı görüşü de doğru değildir:
– “Osmanlı, değişimin zaruretinin farkındaydı, fakat değişim sürecini kendi dinamiklerine göre ve kendi belirleyeceği bir ritimde yönetmek istiyordu…”
Ama Osmanlı'yı 1908'de yıkmışlardı! Kimdi yıkanlar:
– Batılılaşmayı medenileşmenin tek yolu gören/ sosyete hayatı isteyen taklitçiler!
Toparlarsam:
İbrahim Kalın kitabında, Batı'nın İslam'ı ve Müslümanların Batı'yı “ötekileştirmesine” karşı çıkıyor. Ancak…
Satır arasında Osmanlı'dan Cumhuriyet'e “modernite yanlısı” herkesi “öteki” görüyor!
Bu sebeple… Duvarlarında sadece Kurtuluş Savaşı'nın önderi “kalpaklı Mustafa Kemal” fotoğrafı var; “devrimci Atatürk” yok!"