Gündem

"Soma’da yaşanan bir işçi katliamıdır; komplo teorileri ile aklanamaz"

Sosyal Haklar Derneği, sosyal medyada başlatılan ‘SomaFaciasıFetöSabotajıdır’ başlıklı kampanyaya yayımladığı açıklamayla tepki gösterdi

08 Ağustos 2016 18:35

Kendilerine “Yurtta Sulh Konseyi” adını veren cuntacıların 15 Temmuz’daki darbe girişiminin ardından sosyal medyada başlatılan ‘SomaFaciasıFetöSabotajıdır’ başlıklı kampanyaya başkanlığını avukat Can Atalay'ın yaptığı Sosyal Haklar Derneği (SHD) yayımladığı açıklamayla tepki gösterdi. Katliamın sorumlularının sermaye, siyaset ve sendika üçlüsü olduğuna dikkat çeken SHD’nin açıklamasında, “Soma’da yaşanan bir işçi katliamıdır; komplo teorileriyle aklanmaz” ifadeleri kullanıldı.

SHD’nin açıklaması şöyle:

Soma’da yaşanan bir işçi katliamıdır

Sosyal cinayet düzeni komplo teorileriyle aklanamaz

15 Temmuz sonrasında ilan edilen OHAL ve Fetö ile mücadele adı altında yapılan düzenleme ve işlemlere bir bütün olarak baktığımızda, siyasi iktidarın bir şekilde dahli veya ihmali olan bütün olaylarla ilgili sorumluluğun Fetö’ye yüklenmeye çalışıldığı görülmektedir. Hrant Dink’in öldürülmesinde veya ölümüne giden süreçte rolü olan kamu görevlilerinin, balyoz ve ergenekon süreçlerindeki şaibeli kararlara imza atan adli tıp kurumu görevlileri ile hakim ve savcıların Fetö üyeliğinden tutuklanması bu çabanın örnekleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çabanın bir diğer ayağı da twitter’da başlatılan SomaFaciasıFetöSabotajı başlığıdır. 

Biz Soma faciasının ilk gününden itibaren oradaydık. Soma’daki temsilciliğimizle, Şehit Madenci Aileleri ile katliamın ilk gününden bugüne kadar, hem sokakta hem duruşma salonu da dahil olmak üzere hukuksal alanda mücadele ediyoruz. Bizler tanığıyız; Soma’da yaşanan bir katliamdır. Bu katliam, ne Fetö’nün ne de başka birisinin sabotajı değildir. 

Bizler tanığıyız; Soma katliamı, sermaye, siyaset, sendika üçlüsünün sorumlu olduğu bir işçi katliamıdır. 

 

“Siyaseti” Soma Katliamı’ndan sorumludur

 

Tarımın tasfiyesi ile insanları madende çalışmaya mahkum eden, ulusal ve uluslararası düzenlemelerin zorunlu kıldığı denetlemeleri yapmayan/yaptırmayan, katliamdan çok kısa zaman önce Eynez Maden Ocağı’nı “en güvenli maden” ilan eden, enerji politikaları ile emek sömürüsünü var eden “siyaset” ve siyasetçiler Soma Katliamından sorumludur. 

 

“Sermaye” Soma Katliamı’ndan sorumludur

 

Maden işletmeyi büro işçiliği gibi gören, işçileri en alt düzey eğitim bile vermeden yeraltına sokan, en temel işgüvenliği önlemlerini almayan, işçi sağlığı için kurulan mekanizmaları bile işçiler üzerinde zor kullanma mekanizması haline getiren, madenin ayakta kalması için gerekli malzemeleri almayan, havalandırmasının sorunlu olduğunu iyi bildiği halde binlerce işçiyi madene sokan, işçileri para kazanmanın basit bir aracı olarak gören, kölelik düzenini fiilen inşa eden ve yaşatan, insan hayatını umursamayan “sermaye” Soma Katliamından sorumludur. 

 

“Sendika” Soma Katliamı’ndan sorumludur

 

İşe alım anından itibaren tamamen işveren ile birlikte hareket eden, seçimlerini işçilerin ellerine tutuşturduğu zarflar ile yapan, işçilerin şikayetlerini dinlemeyen, madendeki kötü koşulları hatta madenin ısındığını anlatan işçilere 'beğenmiyorlarsa çalışmamalarını' söyleyen, sendikal mücadelenin bütün kurallarını tersdüz edip sendikayı işçiler üzerinde baskı kurma aracı haline getiren, dayıbaşılık sistemini pekiştiren, işçiler üzerinden para kazanıp işçiler için bir tek adım dahi atmayan “sendika” Soma Katliamından sorumludur. 

Katliamın sonrasındaki fıtrat açıklamaları nasıl kabul görmediyse, sabotaj iddiaları da kamuoyu nezdinde kabul görmeyecektir; halkımızın sağduyusuna güveniyoruz. 

Yukarıda özetlenenler; siyaset-sermaye-sendika üçlüsünün sorumluluğunun sadece bir bölümüdür. Ailelerin talebi tek ve nettir: Göz göre göre gelen Soma Katliamının tüm  sorumluları bir gün yargılanacak ve hak ettikleri cezayı alacaktır. Sorumluları biliyoruz; bütün sorumluların yargılanması için, duyarlı bütün insanları ve kurumları Şehit Madenci Aileleri ile birlikte mücadele etmeye, onların mücadelelerine destek vermeye ve bunun bir adımı olarak Akhisar Ağır Ceza Mahkemesinde devam eden davanın 9 Ağustos 2016 günü yapılacak duruşmasına katılmaya çağırıyoruz.