Gündem

"Siz şimdi bunları okurken 900 IŞİD'li hayatlarımızı tehlikeye atacak bir şeyler planlıyor"

"900 IŞİD'linin Türkiye'ye döndüğü ve aramızda olduğu tahmin ediliyor"

02 Kasım 2017 07:36

Hürriyet yazarı Murat Yetkin, ABD'li Soufan Center adlı düşüncü kuruluşunun "Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütünden yaklaşık 900 savaşçı Irak ve Suriye'den Türkiye'ye döndü" açıklamasıyla ilgili yorumda bulunarak "Bugün yaşadığımız gerçek, maalesef siz şimdi bunları okurken o 900 militandan bir kısmının belki de hayatlarımızı tehlikeye atacak bir şeyler planlamakta, hazırlamakta olduğudur. İstihbarat ve polise ama asıl onlara siyasi direktif verecek hükümete bu bakımdan her zamankinden fazla iş düşüyor" dedi.

Murat Yetkin'in "Ve IŞİD’ciler dönmeye başladı: 900 terörist aramızda" başlığıyla yayımlanan (2 Kasım 2017) yazısı şöyle:

New York polisi 31 Ekim’de kamyonetini kaldırımdaki yaya ve bisikletlilerin üzerine sürerek 8 kişiyi öldürüp 11’ini de ağır yaralayan teröristin Özbek asıllı Sayfullo Saipov olduğunu açıkladı; belki Seyfullah diye de telaffuz edilebilir.

Amerikalı yetkililer bu terörist saldırının arkasında IŞİD olup olmadığına dair resmi açıklama yapmadı ama bu saldırı bizlerin aklına 2016’yı 2017’ye bağlayan gece İstanbul’da Reina gece kulübünü basıp 39 kişiyi öldüren IŞİD militanı Abdulkadir Masharipov’un da Özbek asıllı olduğunu getirdi.

Mahsaripov, Maşerifov diye de okunabilir, İstanbul polisi tarafından yakalandı ve halen hapiste.

İstanbul polisi bugünlerde bir başka IŞİD eylemini, yapılmadan açığa çıkardı ve ayrıntılarını çözmekle meşgul. Geçtiğimiz hafta (Boğaz’daki değil, diğer) Arnavutköy’de bir çift yakalandı. Resmi olmayan, ancak polis kaynaklı bilgilere göre Türk asıllı Avusturya vatandaşı olan karı-kocanın, motosiklet üzerine yerleştirdikleri patlayıcı ile 29 Ekim Cumhuriyet Bayramında eylem yapmayı planlıyorlardı.

Ancak araştırma derinleştikçe işin rengi değişmeye başladı. IŞİD’ci çift daha geniş kapsamlı eylemler planlayan bir hücrenin elemanları olabilirdi. Yine polis kaynaklarına göre, bu çiftin de içinde bulunduğu hücre büyük bir alışveriş merkezinde şeytani bir planla katliam planlıyor olabilirdi. İstanbul’un en işlek alışveriş merkezlerindeki değişik mağazalardan mikro dalga fırınlar almışlar, sonra bunları arıza çıktığı bahanesiyle beri getirmişler, fırınlar da alışveriş merkezinin emanet deposuna konmuştu. (IŞİD militanlarının alışveriş merkezindeki çalışma düzenine dair ayrıntılı araştırma yaptıkları anlaşılıyor ki bu ayrıntıda bir araştırma içeriden destek almadan yapılamaz.)

Ancak militanlar fırınları geri getirirken içine patlayıcı yerleştirmişlerdi. Patlayıcılar uzaktan kumandayla patlatılacak, onun vereceği can kaybı ve hasarla çıkacak panik sırasında teröristler de intihar yelekleriyle kaçışan kalabalığın ortasında kendilerini havaya uçuracaklardı. (IŞİD bu eylemin bir benzerini 10 Ekim 2015’te Ankara Garı önünde yapmış, 105 kişiyi öldürülmüş, 500 kadarını yaralamıştı.)

IŞİD tarafından 2014 Haziranında baskına uğrayıp uzun süre rehin tutulan eski Musul Başkonsolosu, şimdi CHP milletvekili Öztürk Yılmaz, geçenlerde Suriye’den kaçan IŞİD militanlarının yapacakları yeni eylemler konusunda hem AK Parti hükümetlerini, hem de Batılı hükümetleri uyardı.

Yeni açıklanan bir çalışma bu endişeyi maalesef fazlasıyla haklı çıkarıyor.

Merkezi ABD’de bulunan The Soufan Center isimli araştırma kuruluşu geçenlerde Suriye ve Irak’ta IŞİD saflarında savaşmaya giden ve 2016-2017 yıllarında ülkelerine dönen “yabancı savaşçı” da denilen teröristlerin tahmini sayılarını açıkladı.

Bu listede birinciliği 3,400 küsur militanla Rusya Federasyonu alıyor. Tabii Rusya pasaportu taşıyan Orta Asya ve Kafkas haklarından militanlar ağırlıkta, Özbekler, Çeçenler gibi.

Onu 3,200 küsur militanla Suudi Arabistan, 3,000 ile Ürdün, 2,900 ile Tunus, 1,900 ile Fransa ve 1,600 küsurla Fas izliyor. Bu militanların Arap ülkelerinden o kadar olmasa da, özellikle Avrupa, Kuzey Amerika, Rusya ve Orta Asya’dan gelenlerinin ciddi bir kısmının Türkiye üzerinden Suriye’ye geçiş yaptığı öne sürülüyor.

Türkiye’den savaşmak için Suriye ve Irak’ta IŞİD saflarına katılan militan sayısı ise bu araştırmada yaklaşık 1,500 olarak verilmiş. Bu tahmin daha önce Türk Dışişleri kaynaklarınca yapılan tahminlere pek aykırı değil, az çok örtüşüyor.

Türkiye’yi Almanya, İngiltere, Belçika, İsveç ve ABD vatandaşı teröristler izliyor.

Ancak Türkiye bir başka ölçüye göre bu listenin başında yer alıyor. Suriye ve Irak’ta IŞİD adına savaşıp da ülkelerine geri dönenler arasında Türk pasaportu taşıyanlar birinci sırada: yaklaşık 900 IŞİD militanının Türkiye’ye döndüğü ve halen aramızda olduğu tahmin ediliyor.

O 1,500’den geri kalanları çatışmalarda öldürülmüş, ya da hala oralarda çatışıyor olabilir. IŞİD (ve muhtemelen bir miktar da el-Kaide bağlantılı cihatçı militanın) bu kadar yüksek sayılarda Türkiye’ye dönebilmiş olması belki Suriye ile 910 km uzunluğundaki sınır sayesinde. Belki de 2016’daki Cerablus-Dabık-El Bab ve halen sürmekte olan İdlib operasyonların getirdiği ortamdan yararlanıp sızmaları sayesinde; bu konuda sağlıklı bir araştırma ve bulgu yok.

Ancak yolu ve yöntemi ne olursa olsun Suriye ve Irak’ta her türlü silah ve saldırı yöntemini öğrenip Türkiye’ye dönerek sessizce aramıza giren IŞİD’ci teröristlerin sayısı gerçekten endişe verici boyutta.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Azerbaycan dönüşünde uçakta IŞİD’in mutlaka yenilgiye uğratılması gerektiğini söyledikten sonra, IŞİD tehdit olmaktan çıkınca da işin bitmeyeceğini, sırada el-Nusra’nın bulunduğunu söyledi.

El-Kaide’nin Suriye kolu olan el-Nusra cephesi geçenlerde –Katar krizini izleyen günlerde kendisini lağvetti. Ama bu yalnızca bir isim değişikliğiydi; halen Heyet Tahrir el-Şam ismiyle devam ediyor ve İdlib’teki Türk askerinin karşısındaki gücü oluşturuyor. (Eski Katar Başbakanı Hammad bin Cesim’in geçenlerde sırf Suudi Arabistan’ı teşhir etmek için, ABD’nin başı çekmesiyle bir dönem –muhtemelen 2013-2015- ABD, Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar’ın “Suriye rejimince terörist sayılan” sözde ılımlı muhaliflere askeri destek verdiklerini açıklaması ilginçti; Cesim “IŞİD ve El-Kaide hariç” diyordu.)

Cumhurbaşkanı Erdoğan bu açıklamasıyla Türk askerinin Suriye’deki Türk askeri varlığının sadece PKK ve onun ABD ile IŞİD’e karşı işbirliği yapan Suriye Kolu PYD/YPG ile mücadele amaçlı olmadığını IŞİD ve ötesine geçtiğini vurgulamak istiyordu; IŞİD’ten sonra a El-Kaide bağlantılı gruplarla savaşmak gerekecekti.

Suriye iç savaşı sürecinin uzayıp derinleşmesi yalnızca Türkiye’de PKK ile dolaylı görüşmeler ve ateşkes sürecinin bitip PKK’yı yeniden ve ABD desteği sayesinde eskisinden tehlikeli hale getirmekle kalmadı. Aynı zamanda Türkiye’nin de Suriye’deki muhalif gruplara yanlı teşhis ve tedavi ile yaklaşmasının da etkisiyle IŞİD ve El-Kaide gibi azılı düşmanlar da eklendi karşı saflara.

Bugün yaşadığımız gerçek, maalesef siz şimdi bunları okurken o 900 militandan bir kısmının belki de hayatlarımızı tehlikeye atacak bir şeyler planlamakta, hazırlamakta olduğudur. İstihbarat ve polise ama asıl onlara siyasi direktif verecek hükümete bu bakımdan her zamankinden fazla iş düşüyor.