Gündem

Siz hangi 'mahkeme takımını' tutuyorsunuz?

12 Haziran 2010 03:00

T24 - Kürşat Bumin, tutuklu olarak yargılanan Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'i gerçeği yansıtmayan iddialarla Albay Dursun Çiçek'le ilişkilendirme çabalarına isyan etti. Bumin, gerçek olmadığı ortaya çıkmasına karşın "İrtica ile Mücadele Eylem Planı nedeniyle suçlanan Dursun Çiçek'in Erzincan'da bir otelde kaldığının tespit edildiği" iddiasında ısrar edilmesini eleştirdi. Bumin, "...Hâlâ ısrarla okurların beynini yıkamaya çalışan bu medyaya ne demeli? Vazgeçtik 'medya etiği' filan gibi süslü terimlerden, ayıp diye bir şey var yahu" ifadesini kullandı.


Kürşat Bumin'in Yeni Şafak'taki köşesinde "Siz hangi 'mahkeme takımını' tutuyorsunuz?" başlığıyla yayımlanan (12 Haziran 2010) yazısı şöyle:



Siz hangi 'mahkeme takımını' tutuyorsunuz?



Eski Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, dün bir kez daha Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nin huzurundaydı.

Bir gazete haberi "Cihaner davasında Erzurum barajına CD'li çözüm" başlığı altında veriyor.

Bir diğeri ise "Yargıtay'dan, Cihaner'le ilgili tartışmalı karar" demeyi uygun bulmuş.

Biliyorsunuz, "Cihaner davası" giderek içinden çıkılmaz bir hal almaya başladı. Bir "hukuk devleti" vatandaşları olarak okurların-izleyicilerin aklı iyiden iye karışmış durumda. Her şeyden önce Yargıtay 11. Ceza Dairesi ile Erzurum Özel Yetkili 2. Ağır Ceza Mahkemesi ("Erzurum 2. DGM" diyebiliriz kısaca) arasında had safhaya varmış olan gerginlik. Okurların-izleyicilerin bir bölümü Yargıtay'ın söz konusu dairesinden yana; diğer bölümü ise var gücüyle Erzurum'u tutuyor.

Haftalardır gözümüzün önünde cereyan eden olaylara bakınca insanın ister istemez "Hukuk devleti olmak amma da müşkül bir iş imiş!" dememesi imkânsız.

Haklısınız, dava(lar)ın seyrine ilişkin problemler sadece bu son Yargıtay-Erzurum karşılaşmasıyla sınırlı değil. Cihaner'in gerek (içinde bir imar iznine aykırı olarak inşa edilen"kameriye" davası da dahil olmak üzere) "yetkisini aştığı" savı ile Yargıtay'da yargılandığı, gerekse "Ergenekon" üyesi olmaktan dolayı Erzurum'da yargılandığı davalar hâlâ önemli birer tartışma konusu. Bunlara ilaveten Cihaner'i yargılayan Erzurum'un önündeki dosya ile İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce görülen "Islak İmza" ana temalı dava arasında da ilişki kurarak önündeki dava ile söz konusu dosyaların birleştirilmesine hükmettiğini de hatırlayın.

Gününde kesip bir kenara koymuşum; Erzurum'un özel yetkili savcısı Taner Aksakal, mahkemenin oyçokluğu ile kabul ettiği bu birleştirilme isteğini şu gerekçeye dayandırmıştı: "Gizli tanıklar Erzincan, Munzur, Efe, Hazar, X ve Kalem'in beyanlarının Albay Dursun Çiçek'in Demokrasiye Müdahale Planı ile ilgili olduğu ve bu eylem planının Erzincan'da yürürlüğe sokulmak istenmesi..."

Görüyorsunuz, iş dönüp dolaşıp "demokrasiye müdahale"ye gelince savcılarımız son derece dikkatli davranıyorlar doğrusu...

Dursun Çiçek adı geçince aklıma geldi. Erzurum savcısı Şanal'ın yönelttiği "Dursun Çiçek'i tanıyor musunuz? Daha önce buluştunuz mu? İrtica ile Mücadele Eyle Planı'nı gördünüz mü?" sorusunu Cihaner çok açık-seçik biçimde şöyle cevaplamıştı: "Albay Çiçek'i tanımıyorum. Kendisiyle telefonda bile görüşmedim."

Ama bu son derece net cevap ortada dururken, Çiçek'in Erzincan'da bulunan Konak Mazlum Otel'de gecelediğine dair ısrar bir türlü son bulmamıştı. Bakın mesela, bir gazete geçen ayın ortalarında bile şu haberi yapabiliyordu: "Erzincan'da otelde kalmış / ... Albay Dursun Çiçek'in Erzincan'a gittiği ve orada bazı toplantılara katıldığı belgeleriyle kanıtlandı. Dursun Çiçek, Erzincan'a gittiği ve Erzincan Ergenekon sanıklarıyla görüşme yaptığı iddialarını yalanlamıştı. İşte iddianamenin ek klasöründe yer verilen Dursun Çiçek'le ilgili belgelerin bir kısmı şöyle sıralandı: Dursun Çiçek'e ait, Erzincan Konak Mazlum Otel'de kaldığına dair otel kaydı."(!)

Neyse, sonunda otelde gerçekten geceleyen Dursun Çiçek'in bir başka Dursun Çiçek olduğu anlaşıldı da, bu neşriyat sona erdi.

Aslında Dursun Çiçek'e atfedilen bu Erzincan ziyaretinin hepten muhayyel bir iddia olduğu Akşam gazetesinin bayağı eski (10 mart 2010) bir haberinde apaçık biçimde belirtiliyordu zaten. Biraz dikkat bu meselenin daha birkaç ay uzatılmamasına yeterdi.

Akşam'ın haberinde bakın neler yazıyordu:

"Erzincan'daki Ergenekon soruşturması ile ilgili iddianamenin avukatlara dağıtılan ek klasöründe 'İrtica ile Mücadele Eylem Planı'nda imzası bulunduğu öne sürülen Albay Dursun Çiçek'le birlikte Balyoz soruşturmasında gözaltına alınıp bırakılan emekli Org. Ergin Saygun'un da izinin arandığı ortaya çıktı. (...) Erzincan'daki Konak Mazlum Oteli'nin 2009 yılı ocak, şubat, mart kayıtları incelendi. Albay Dursun Çiçek'in burada kalıp kalmadığı araştırıldı. Soruşturma kapsamında savcıların Çiçek dışında önemli bir ismin izini sürdüğü ortaya çıktı. Savcılık emekli Org. Ergin Saygun'un da otelde kalıp kalmadığını araştırmış. Yıpalan incelemelerde otelin kalıtlarında Dursun Çiçek'in Albay çiçek ile isim benzerliği olduğu ortaya belirlendi. Araştırmada Saygun'un ismine rastlanmadığı da tutanaklara geçti." (Haberin tarihini unutmayın: 10 Mart 2010)

Durumu görüyorsunuz, isyan etmemek mümkün mü?

"Dursun Çiçek ve Erzincan'daki otel" meselesi mart ayının ortalarında aydınlığa kavuşmuş olmasına rağmen hâlâ ısrarla okurların beynini yıkamaya çalışan bu medyaya ne demeli? Vazgeçtik "medya etiği" filan gibi süslü terimlerden ayıp diye bir şey var yahu!

Ayrıca, Akşam'ın iddianameden hareketle yaptığı bu haber gerçeği yansıtıyor ise, haberde yer alan "Org. Ergin Saygun'un otelde kalıp kalmadığının araştırıldığı" bilgisi de bir başka garabet örneği. Bir orgeneralin –hem de Genelkurmay İkinci Başkanı idi galiba- koca Üçüncü Ordu'nun konuşlandığı bir ile gidip de gecelemek için Konak Mazlum Oteli'ni seçmesi mümkün mü? Bu Üçüncü Ordu'nun bir orgenerali bir gece ağırlayacak bir misafirhanesi filan yok mudur?

Söyledim ya, hayal gücü bir kere yolundan çıkmaya görsün... Bu muhayyile gün gelir Genelkurmay Başkanı'nı bile Erzincan'da Mazlum Konak Oteli'nde geceletebilir...