Gündem

Siyasi liderler Libya operasyonunu değerlendirdi

Başta ABD olmak üzere batılı ülkelerin Libya'ya yönelik askeri operasyonları farklı tepkilere yol açarken, Libya dün gece de bombardıman altındaydı.

21 Mart 2011 02:00

T24 - Başta ABD olmak üzere batılı ülkelerin Libya'ya yönelik askeri operasyonları farklı tepkilere yol açarken, Libya dün gece de bombardıman altındaydı. Libyalı kaynakların açıkladığı rakamlar onlarca sivilin öldüğü ve yüzlercesinin yaralandığı yönünde oldu. 

Operasyonlarda sivil halkın zarar görmesinden endişe duyan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP lideri Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Bahçeli ve  Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın Hürriyet gazetesinde yer alan yorumları şöyle:


Erdoğan: O safhayı geçti

ABD ve Batı ülkelerinin Libya’ya yönelik başlattığı hava ve deniz operasyonundan 17 saat sonra suskunluğunu Suudi Arabistan’da bozan Başbakan Erdoğan, “Kaddafi’yi uyardık ancak başarılı olamadık. Keşke bu bedel ödenmeseydi” dedi. Erdoğan bir gazetecinin “Sizce Kaddafi hemen gitmeli mi?” sorusuna da, “O safhayı geçti bile” yanıtını verdi.

Başbakan Tayyip Erdoğan, uluslararası gücün Libya’yı bombalamaya başlamasından 17 saat sonra, Suudi Arabistan’da sessizliğini bozdu. Kaddafi’yi başından beri uyardığını belirten Erdoğan, Cidde Ekonomik Formu’nda yaptığı konuşmada, “Uyardık başarılı olamadık. Keşke bu bedel ödenmeseydi. Operasyonun bir an önce sonuçlandırılmasını bekliyoruz” dedi.
Erdoğan, bir Arap gazetecinin, “Sizce Kaddafi hemen gitmeli mi?” sorusuna da şu yanıtı verdi: “O safhayı geçti bile. Burada Kaddafi kendi kendiyle çelişki içinde biliyorsunuz ilk anda şu sözleri çok önemliydi; ‘Şu anda resmi bir görevle Libya’nın başında değilim’ diyordu. Resmi bir görevle Libya’nın başında olmayana düşen resmi bir görevle Libya’nın başında olana Libya’yı teslim etmekti. Gerek kendilerine gerekse oğluna ben telefonla bunları ifade ettim. Bunun yapılması gerekir dedim. ‘Halkın iradesine saygı duymalısın ve bir an önce de bu bitmelidir’ dedik. Ne yazık ki işi bu noktaya getirdi. Benim kendisiyle bu görüşmem 1 Mart tarihindedir. Ne yazık ki bunda başarılı olamadık. Temenni ederim ki bu son gelişmelerle Libya’da kardeşin kardeşi öldürdüğü dönem süratle bitsin ve Libya halkının iradesi Libya’ya hâkim olsun.” Erdoğan konuşmasında şu mesajları verdi:

'Elimiz bağlı duramayız'

Irak huzursuzken biz huzurlu olamayız, Lübnan mutsuzken biz mutlu olamayız, Mısır, Tunus değişirken biz buna bigane kalamayız. Libya kan ağlarken, Libya gözyaşı dökerken, biz elimiz kolumuz bağlı oturup seyredemeyiz. Biz, bölgemizdeki her ülkenin toprak bütünlüğüne, bağımsızlığına saygılıyız. Biz, hiç bir ülkenin iç işlerine karışmadık ve asla da karışmayız. Hiçbir ülke üzerinde gizli hesaplarımız, gizli niyetlerimiz olamaz. Türkiye’nin ekseni bellidir, dış politikada eksenimiz bellidir, gayet açıktır. 


'Yeni Osmanlıcılığa karşıyız'

Biz, bölgesel barışın tek tek ülkeler için hayati derecede önem arz ettiğine inanıyor, sadece ve sadece bölgesel barış için katkı sunmaya çalışıyoruz. Hele hele, ‘yeni Osmanlıcılık’ gibi bir iddiayı kabul etmemiz asla mümkün değildir. Bu,Türkiye’nin barış için yaptığı katkıları engellemek için ortaya atılmış art niyetli bir iddiadır.

Türkiye’nin samimi çabalarından rahatsız olanlar, bölgede kan üzerine dış politika inşa etmeye çalışanlardır. Türkiye’nin samimi işbirliği çabalarından rahatsız olanlar, kendi kirli çıkarlarının sona ermesinden tedirgin olanlardır. Bizim bölgede, dayanışmadan, paylaşmadan, işbirliğinden, yani kardeşlikten öte bir gayemiz yoktur ve olmayacaktır.

Bağdat’ın, Kudüs’ün, Gazze’nin derdi, nasıl Suudi Arabistanlı kardeşlerimin derdiyse bizim de derdimizdir. Kabil’in meselesi nasıl Riyad’ın meselesiyse bizim de meselemizdir. Kahire, Tunus, Bingazi, Beyrut hüzünlendiğinde nasıl ki Cidde hüzünlenirse, biliniz ki Ankara da o kadar hüzünlenir. Amman, Şam, Sanaa, Manama sevindiğinde, Mekke ve Medine ne kadar sevinirse, biliniz ki İstanbul da o kadar sevinir. Bu coğrafyada tarihimiz ne kadar ortaksa, geleceğimiz de o kadar ortak olacaktır. 


'İsrail halkına zulmediyor'

Bu bölgede, özellikle İsrail’in, işte bu gerçeği anlaması gerekiyor. Kan ve gözyaşını hakim kılan düzen, Filistin’e ve bölge ülkelerine zarar verdiği gibi, aslında İsrail’in kendisine de zarar veriyor. İsrail Hükümeti, şiddet politikalarıyla sadece Filistin’e zulmetmekle kalmıyor, esasen kendi halkına da zulmediyor.

Bölgede kan döken, bölgede sivillere saldıran, çocukları katleden, Akdeniz’de korsanlık yaparak uluslararası sularda yardım gemilerine saldıran bir hükümet oldukça, ne bölge ne de İsrail refah içinde olur. Dünya değişirken, bölge değişirken, İsrail de değişmeli.


'Değişim kaçınılmazdır'

Değişim, kaçınılmazdır. Değişim, ihmal edilemeyecek, ıskalanamayacak, ertelenemeyecek bir süreçtir. Değişim kadar önemli olan mesele, değişime liderlik etmek, halkın önünden giderek değişime olumlu yönde istikamet çizebilmektir. Ben her zaman söylüyorum, şahsımdan başlayarak söylüyorum, bütün miting meydanlarında söylüyorum, ‘hasibu kable entuhasibu’... Hepimizin gideceği yer, en nihayetinde kara topraktır. Kefenimizden başka bir şey var mı? Koltuklar liderlere güç katmaz, liderler koltuklara güç kazandırır. 

Gün, silahları kendi halkına doğrultma değil, kendi kardeşine doğrultma değil, kucaklaşma günüdür. Gün, kan akıtma günü değil, kan davalarını bitirme günüdür. Artık birbirimizi nasıl altederiz, nasıl etkisiz hale getiririz, dışlarız diye değil, birbirimize nasıl adaletle, uhuvvetle, şefkatle davranırız, gün işte buna yoğunlaşma günüdür.

Biz, kardeşlik derken, dayanışma derken, Libya’da sivil halka yönelmiş silahlar, kurşun vızıltıları vicdanımızı kanatmıştır. Aynı kıbleye dönen, Mekke’ye yönelen insanların, Irak’ta camilerde katledilmesi umutlarımızı incitti. Bu tabloyu hak etmiyoruz.


'Yere düşen can bizimdir'

Tunus’ta, Mısır’da, halk değişim için sesini yükselttiğinde, biz Türkiye olarak Mısır ve Tunus yönetimine gereken uyarıları yaptık. Kendilerine, çok net bir şekilde, çok samimi bir şekilde, halkın sesine kulak vermelerini, halkın taleplerine dikkat kesilmelerini tavsiye ettik. Aynı ilkeli tavrımızı Libya konusunda da ortaya koyduk. ‘Libya’da hiç kimsenin burnu kanamasın’ dedik, Libya’da yere düşen her can bizim canımızdır dedik. Halka bombalarla yapılan saldırıları tasvip etmediğimizi gerekli olan lidere söyledik. Söylemekle de kalmadık, yönetimi itidale çağırdık, halkın sesine kulak vermeye çağırdık. Her iki tarafla da görüşmeler yaptık. Tavsiyelerimizi, uyarılarımızı ortaya koyduk, hiç kan akmadan, kimse mağdur olmadan Libya istikametini belirlesin istedik.

Keşke Libya’da olaylar bu noktaya gelmeden çözülebilseydi. Keşke Libya, Mısır ve Tunus gibi değişim sürecini bu tür bedeller ödemeden tamamlasaydı. Ne yazık ki bu olmamış, hadise hiç arzu etmediğimiz bir yere gelmiştir. Libya’nın, kendi iradesiyle, kendi kararıyla kendi istikametini belirlemesini arzu ediyoruz. Tabii ki askeri müdahalenin, bu operasyonun bir an önce sonuçlandırılmasını, Libya’nın bir an önce istikrara kavuşmasını arzuluyoruz.


Cidde hatırası

Suudi Arabistan’daki Cidde Ekonomik Forumu’na üçüncü kez katılan Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ’Küresel Liderler Diyaloğu’ konulu oturumda yaptığı konuşma büyük ilgiyle izlendi. Konuşmasından sonra katılımcıların yoğun ilgisiyle karşılaşan Başbakan birlikte fotoğraf çektirmek isteyenleri de kırmadı. Erdoğan, Ekonomik Forum Toplantısı’ndan sonra, ailesiyle birlikte Umre yapmak için Mekke’ye geçti. Erdoğan, Türkiye’ye dönüşünde Libya operasyonuyla ilgili toplantı yapacak. 


Kılıçdaroğlu: Türkiye’nin Libya tavrı yanlış değil

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Birleşmiş Milletler kararı doğrultusunda Libya’ya düzenlenen operasyonla ilgili hükümetin tavrını, “Türkiye’nin tavrı yanlış değil; yapılan açıklamaları da doğru buluyorum” sözleriyle değerlendirdi.

Zonguldak’ta CHP’li Karadeniz Ereğli Belediyesi’nin yaptırdığı cemevinin açılışı ve bazı temel atma törenleri öncesinde gazetecilerin sorularını yanıtlayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Hiçbir yerde kan dökülmemeli, savaş olmamalı. Ancak hiçbir yönetimin kendi halkına baskı yapması, işkence uygulaması da kabul edilemez. Eğer bir yerde baskı varsa ve BM karar aldıysa baskıyı kaldırma girişimi de meşruiyet kazanmıştır” dedi. Kılıçdaroğlu’nun Libya açıklamaları özetle şöyle: 

“Kendi halkını kurşunlayan, öldüren bir idareyi kimsenin savunması mümkün değildir. Kaddafi’ye çağrımız ülkesini süratle demokrasiye geçirmesi, insan hakları ihlallerini sona erdirmesi ve bu yönde dünyaya bir açıklama yapması. Bu bağlamda Türkiye’nin tavrı yanlış değil. Uluslararası meşruiyet kazandığına göre yapılan açıklamaları da olumlu buluyorum. Bu tür operasyonların can kaybına neden olmayacak bir şekilde yapılmasını arzu ederiz. Ama koşulların uygun olmadığı bilgileri de bize geliyor; özellikle Kaddafi’nin direndiği bilgisi. Ancak arzumuz dediğim gibi, kan dökülmeden Libya’ya demokrasinin gelmesi.”


Bahçeli: Tişörtün önünde AB, arkasında ABD yazıyor 

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Milli Görüş gömleğini çıkardığı sözlerini hatırlatarak, “Hangi tişörtü giydin? Tişörtün önünde AB, arkasında ABD yazıyor. CHP’nin desteğiyle 116 gün sonra Başbakan olmanız, hangi odakların itici gücüyle gerçekleşti? Bu karanlık dönem nedir?” diye sordu.

MHP lideri Bursa temasları sırasında gazetecilerle kahvaltı etti ve meydanlarda konuştu. Bahçeli, konuşmalarında şunları söyledi: “‘Niye bize Ak Parti demiyorsunuz?’ diye milleti suçluyor. Biz sekiz yıl sonra ‘Aldatma ve Kandırma Partisi’ diyoruz. Partinin adı ‘ak’ ise 116 karanlık günü millete anlat. MHP’nin iktidarında o 116 karanlık günü aklayıp paklayıp millet huzuruna çıkartmazsam namerdim.

İmralı canisi 116 sayfalık bir yol haritasını Başbakana göndermek üzere Mudanya Savcılığı’na teslim ediyor. Peki hani Ak Parti’ydin, hani şeffaftın? Açılımın içini açmıyorsun. PKK’nın yol haritasının içinden bir şey söylemiyorsun. İleri demokrasi ve özgürlük palavrası ile memleketi bölünmeye götürüyorsun. 

3 bin 129 gün yıkanacak

Meclis’e yeterli bir güçle geldiğimizde dokunulmazlıkları kaldıracağız. İster Silivri’de olsun, ister TBMM’de, isterse Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetmek durumunda olsun, haklarında fezleke varsa, MHP’nin yeter sayısıyla kimilerinin yargıya kimilerinin Yüce Divan’a gitmeleri mukadderdir. 3 bin 129 gün bunlar ülkeyi yönetmiştir. Her günü toplu iğne ucu kadar ihmal gösterilmeksizin taranacak, üretilmiş ne kadar deterjan varsa, hepsi bir havuzda toplanacak ve AKP’nin 3 bin 129 günü yıkanacak. Başbakan nereye giderse gitsin bulunup getirilecek ve havuzun içine atılacak.”


Bozkurt eğitimi

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli Bursa’da, Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde partisinin İl Kadın Kolları tarafından düzenlenen “Bu Seçime Hanım Eli Değecek” konulu toplantıya katıldı. Toplantının ardından partili kadınlarla sohbet eden Bahçeli, annesinin kucağındaki bir kız çocuğuna bozkurt işareti yapmayı öğretti.


'Libya, Irak olmasın'

MHP lideri Devlet Bahçeli Libya konusunda da şunları söyledi: “Libya’da demokrasi kültürünü geliştirebilecek bir faaliyet doğru olurdu. BM’nin üzerine düşen görevi yerine getirmesi gerekir. Ancak bir ülkeye işgal gücü gönderecek konuma gelinmemelidir. Bunun bir örneği Irak’ta yaşanmıştır. Her ülkede bir toplumsal gerginlik olduğunda ABD’nin yönlendirmesi ve öncülüğünde, demokrasi ve insan hakları götürme gerekçesiyle işgal gücü gönderilmesi, önemli gelişmelerin kaynağını besleyen bir durum olabilir. Buraya karşı dikkatli olunmasında yarar var. Türkiye’nin Libya konusunda uluslararası diplomasi mekiği ile süreci yönetmesi gerekiyor. Hükümet ülkeyi gelecekte risk altına sokacak yaklaşımları kabul etmeyeceğini uluslararası düzeyde dile getirmeli.” 


Arınç: BM keşke Gazze için de harekete geçebilseydi

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Libya’ya yönelik uluslararası operasyona ilişkin, “Türkiye’nin operasyonlara katılma durumu yok. Bu konudaki görüşümüzü daha önce hem Başbakanımız hem Dışişleri Bakanımız ifade ettiler” dedi.

Denizli Polisevi’nde sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve iş adamları ile kahvaltıda bir araya gelen Arınç, BM kararının hemen ardından hava saldırısına başlanıldığı ancak geçmişte Filistin ve Bosna Hersek’te benzer müdahalenin yapılmadığı ve bunun bir çifte standart olup olmadığına yönelik bir soru üzerine şöyle konuştu: 


'Türkiye üzerine düşeni yapıyor'

“Çifte standart sadece bu konuda değil, hemen hemen her konuda dünyada yaşanıyor. En şikayetçi olduğumuz konulardan birisi. Ama burada bir oydaşma içerisinde Birleşmiş Milletler’in aldığı bir karar var. Bu kararın uygulanmasında bazı ülkeler ön plana çıkmak istiyorlar. Belki onların davranışları eleştirilebilir. Ama Türkiye bu konuda üzerine düşeni, büyük bir devlet olarak yapıyor. Gazze’de, Filistin’de ve başka bölgelerde yaşanan olaylara karşı gönül isterdi ki aynı şekilde Birleşmiş Milletler veya başka anlaşmalarla insanlar, ülkeler harekete geçebilsin.”