Uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş cinayetide tutuklanan eski Ankara Emniyet Müdürlüğü Cinayet Bürosu Amiri M.E.A., eski Ülkü Ocakları Genel Merkez yöneticisi Tolgahan Demirbaş’ın tetikçi Eray Özyağcı’yı kaçırdığına ilişkin ifadeleri gündeme geldi.
T24 muhabiri Asuman Aranca, Sinan Ateş cinayeti dosyasındaki bilirkişi raporuna ulaşmış, söz konusu raporda, Tolgahan Demirbaş’ın temizlediği cep telefonundan özel bir program sayesinde kurtarılan bilgiler doğrultusunda tetikçi Eray Özyağcı’yı kaçırdığına ilişkin işaretler ortaya çıkmıştı.
Sözcü yazarı İsmail Saymaz, cinayetten 17 ay sonra yazılan iddianameyi işlediği bugünkü yazısında, M.E.A.’nın Demirbaş’ın tetikçi Eray Özyağcı’yı kaçırdığına ilişkin ifadelerine yer verdi.
Buna göre, M.E.A., Demirbaş’ın tetikçi Eray Özyağcı’yı kaçırdığını ifade ederek, “Soruşturmanın başlangıcında Demirbaş’ın olaya dahil olduğuna ve Özyağcı’yı kaçırdığına dair tespitte bulunduğumuzda Yüksel’in olayın içinde olduğunu ve diğer şahısların ne derece olaya karıştıklarını bilmiyordum. Yüksel ve diğer şahıslarla ilgili bilgiler sonra ortaya çıktı” diyor.
“Konuyu hallettiğini, yardıma gerek kalmadığını söyledi”
M.E.A. ve Demirbaş, suikasttan bir gün önce, 29 Aralık 2023’te telefonla beş kez görüşmüştü. M.E.A., bu görüşmeyi de ifadesinde şöyle açıklıyor:
“Bir gün önce görüşme yaptığım doğrudur. Kaç kez görüştüğümüzü hatırlamıyorum. Görüşmelerimizi FaceTime’dan yaptık. Demirbaş aradı. Bir araca plaka alınması konusunda Trafik Tescil Şube Müdürlüğü’nde birine yönlendirip yönlendirmeyeceğimi sormuştu. Tanıdığım olmadığını, yardımcı olamayacağımı, yine de araştıracağımı söyledim. Aynı gün Demirbaş, tekrar arayarak, konuyu hallettiğini, yardıma gerek kalmadığını söyledi.”
Ağız yoklamak istemiş
M.E.A., suikasttan yarım saat sonra, saat 14’te Demirbaş’la bir dakika yedi saniye görüşmüştü. Arayan, M.E.A. idi. M.E.A., ağzını yoklamak için aradığını iddia ederek, kendisini şöyle savunuyor:
“İsim vermeksizin Çukurambar’da silahlı bir konu olduğunu, buna dair bilgisi olup olmadığını sordum. Maktulü tanıdığı düşüncesiyle sordum. Bana ‘Kim abi, hayırdır, ne oldu’ diye sordu. Böyle konuşunca olaya dair bilgisi olmadığını değerlendirerek, görüşmeyi sonlandırdım.”
Yazının tamamını okumak için tıklayın.
