8 Ocak’tan beri süren IMF ile stand-by görüşmelerinde artık tam bir belirsizlik hakim. Teknik görüşmeleri tek başına götüren, bakanlara bilgi vermeyen Devlet Bakanı Mehmet Şimşek’in görüşmeler başladığından bu yana yaptığı taban tabana zıt açıklamalar artık piyasalarca ciddiye alınmaz oldu. Şimşek dün de “Doğrudan görüşmelere biraz daha geç başlayabiliriz” diyerek piyasaların aklını karıştırdı
‘IMF eski reçetelerde ısrar ederse anlaşma gecikir’Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, IMF görüşmelerinin seyri ile ilgili olarak yaptığı açıklamalara dün bir yenisini daha ekledi ve aradaki anlaşmazlık konularının giderilmesinin ardından, hemen IMF’yi çağıracaklarını belirterek, “Ancak aynı konulardaki yaklaşımları devam ederse, doğrudan görüşmelere biraz daha geç başlarız” diye konuştu.
“IMF heyetini Şubat ayında çağırmamız halinde, ortak bir basın toplantısı düzenler, Niyet Mektubu’nu Fon’a göndeririz ve teorik olarak çalışmaları Şubat ayında tamamlayabiliriz” şeklinde konuşan Şimşek, ancak bunun, karşılıklı ortak anlaşmaya varılması durumunda olacağını bildirdi.
IMF programının, Türk özel sektörünün dış finansman ihtiyacına ilişkin tedirginliğini azaltmak açısından önemli olduğunun altını çizen Şimşek, zaten küresel kriz olmasaydı bile IMF ile daha önce bir ihtiyati stand-by yapmayı planladıklarını da hatırlattı.
Eski reçetede ısrarcılar Fon ile yapılabilecek bir programın bazı imkanlar sağlaması gerektiğini belirten Şimşek, bu imkanlardan birinin dış finansman imkanı, diğerinin orta vadeli programa çıpa oluşturması olduğunu söyledi. IMF ile anlaşmanın yapılmasının ardından, bunun özel sektöre dolaylı bir olumlu etkisinin olacağını vurgulayan Şimşek, Hazine’nin, piyasadan daha az borçlanarak, özel sektöre borçlanma imkanı yaratabileceğini, ayrıca Türk bankalarının elindeki kağıtların erken itfa edilerek, likiditenin daha da artırılabileceğini söyledi.
Türkiye’nin, borçların milli gelire oranı ve kamu finansman dengesi açısından birçok ülkeden iyi durumda olduğunu vurgulayan Şimşek, bu nedenle IMF ile yapılacak bir anlaşmanın, eski IMF reçetesiyle olmaması gerektiğini kaydetti. IMF’nin, Türkiye ile görüşmelerde, klasik, kamu kesimi borçlanma gereğini azaltıcı, harcama azaltıcı ve gelir arttırıcı önlemleri gündeme getirdiğini kaydeden Bakan Şimşek, “Ancak Türkiye’nin kamu kesiminde bir borçlanma sorunu yok ki, Türkiye’nin bugünkü şartları eskiye göre çok farklıdır. Mali disiplin vardır. Bu nedenle, yapılacak anlaşma mevcut küresel koşulları ve Türkiye’nin değişen yapısını da dikkate alan bir program olmalıdır” şeklinde konuştu. Şimşek, mali kuralın bu yıl mutlaka yasalaşacağını da sözlerine ekledi.
Hazine bakanı cesaretlendirdi
Hazine yarın yapacağı 15.7 milyar TL’lik yüklü iç borç geri ödemesi öncesinde düzenlediği ilk ihalede 4.9 milyar TL borçlandı. Dün yapılan 392 gün vadeli TL cinsinden devlet tahvili ihalesine nominal 4 milyar 357 milyon TL’lik teklif gelirken Hazine ortalama yüzde 14.78 bileşik faizle, Rekabetçi Olmayan Teklif (ROT) satışları da dahil 4 milyar 888 milyon TL’lik satış yaptı. Hazine bugün 3 Kasım 2010 itfa tarihli olmak üzere 637 gün vadeli TL cinsinden iskontolu Devlet Tahvili ve 20 Kasım 2013 itfa tarihli olmak üzere 5 yıl vadeli TL cinsinden Değişken Kuponlu Devlet Tahvili ihracına yönelik iki ihale daha yapacak.
Dünkü ihalenin başarılı geçmesi Bakan Mehmet Şimşek’i de cesaretlendirdi. Piyasalar halen, “IMF anlaşması bilerek geciktiriliyor. Mart’tan sonraya bırakılmak isteniyor. Hükümet ’Belki o tarihten sonra piyasalar toparlanır anlaşmaya gerek bile kalmaz’ düşüncesiyle kumar oynuyor” diyerek hükümetin IMF tavrına şüphe ile bakarken, dün Devlet Bakanı Mehmet Şimşek de ihale sonuçlarına dikkat çekti.
Şimşek, “Bu yıl 4 milyar dolarlık bir uluslararası tahvil ihracı planlamıştık. Dış finansman imkanlarındaki daralmaya rağmen, bunun dörtte birini yılın ilk ayında gerçekleştirdik. Yani, uluslararası piyasalardan finansman imkanı rahatlıkla bulabiliriz. Türkiye’nin ekonomik programı IMF olsa da olmasa da yürüyebilecek şekilde planlanmıştır” dedi.
Şimşek bugüne kadar IMF ile ilgili ne söyledi?
21 Aralık 2008: IMF bizim önceliklerimizi görüyor. Ülke menfaatlerini ve özel sektörün ihtiyaçlarını gözönüne alan bir anlaşma en kısa sürede yapılacak.
25 Aralık 2008: IMF ile tedbir büyüklüğü konusunda beş aşağı beş yukarı anlaştık.
8 Ocak 2009: IMF ile anlaşma krizden en az hasarla çıkmamızda etkili olacak. 2009 zor geçse de kayıp yıl olmaz. Krizi pek çok ülkeden daha iyi okuyoruz. Anlaşma zorlu yılı atlatmamıza yardımcı olacak.
10 Ocak 2009: Anlaşma Ocak ayı sonuna yetişecek ve diğer tüm anlaşmalardan farklı olacak. Bilinen bütün ezberleri bozacak.
26 Ocak 2009: IMF ile genel mutabakat sağlandı. Genel hatları ile IMF anlaşması için mutabakat sağladık. Hazine birazdan açıklama yapacak. (Şimşek’in bu sözleri, ’IMF ile anlaşma tamam’ şeklinde algılandı. Ancak hemen ardından Hazine’den gelen açıklamada, “Uluslararası Para Fonu ile 8-26 Ocak tarihleri arasında yürütülen program çalışmalarının içeriğine ilişkin bir çok konuda genel hatları ile mutabakat sağlanmıştır. Program kapsamındaki orta ve uzun vadeli bazı yapısal reformlara yönelik çalışmaların tamamlanması için önümüzdeki dönemde görüşmelere devam edilecektir” sözleri dikkat çekti.
27 Ocak 2009: IMF ile görüşmelere 10 gün ara verdik. Bazı noktalarda çalışmalar bitmedi. Davos’ta gayriresmi görüşmelere devam edeceğiz.
29 Ocak 2009: IMF ile müzakerelerde önemli bir noktaya geldik. Başbakanımızın Sayın Lipsky ile yaptığı görüşme çok olumlu geçti. Sanırım Başbakanımız bir değerlendirme yapacak. (Şimşek’in bu sözlerinden sonra Erdoğan Davos’ta açıklama yaptı ve özellikle IMF’nin ısrar ettiği 2 maddenin kabul edilemez olduğunu söyledi)
31 Ocak 2009: IMF’yi oyalamıyoruz. Anlaşmayı seçimler sonrasına bırakmak gibi bir niyetimiz yok. Ancak Hazine planına onlardan gelecek tek kuruşu koymadık.