-ŞİMŞEK: HATA YAPANI BARINDIRMAYIZ ANKARA (A.A) - 19.12.2010 - Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye'nin son yıllarda AK Parti döneminde yolsuzlukla ciddi bir şekilde mücadele ettiğini belirterek, ''AK Parti içinde de belediye başkanı olsun başkaları olsun, hata yapanlar çıkabilir ama biz hiç bir zaman bunlara izin vermeyiz, içimizde barındırmayız'' dedi. Bakan Şimşek, Kanal 7'de katıldığı bir televizyon programında, bütçe hazırlama süreci, hükümetin yolsuzlukla mücadelesi ve akaryakıt fiyatlarını değerlendirdi. Bütçe hazırlama sürecinin 26 Aralık tarihine kadar devam edeceğini belirterek, bütçenin bu sene anayasanın gerektirdiği günden iki gün önce TBMM'ye teslim edildiğini söyledi. Bakan Şimşek, Ana Muhalefet Partisi CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun TBMM'de gündeme getirdiği konu olan Kayseri'deki olaya, hükümetin yolsuzluklarla ilgili duruşu, yolsuzluklara yaklaşımı ve hep dile getirilen 3Y (yolsuzluk, yoksulluk, yasaklar) hedefine ilişkin bir soruyu, şöyle yanıtladı. ''Çok haksız ve yanlış ithamlar çünkü bugüne kadar bu türden bir çok dosya gündeme getirdiler. Hepsi fos çıktı. Kayseri meselesi aynı şekilde. Kayseri'ye ilişkin ilgili belediye başkanı, Başbakan, İçişleri Bakanı kamuoyuna gerekli açıklamalarda bulundu. Rüşvete konu olan asıl ihbarı belediye başkanımız yaptı şahıs hakkında. Şahıs şu anda Yargıtay tarafından cezası onanmış, hapishanede. Bırakın yolsuzlukların üzerini örtmeyi, onlarla mücadele etmemeyi, bizim hükümetimiz, bizim belediye başkanlarımız en azından bu Kayseri örneğinde olduğu gibi kendileri proaktif bir şekilde, bunu savcılığa ihbar ediyor. Kendi çalışanını ihbar ediyor. O çalışan şu an hapiste. Başbakanımızın deyimiyle tamamen fos çıktı ve uyduruk bir dosya. Ana muhalefet hatırlarsanız mahalli seçimlerde de bir çok şey gündeme getirmişti, hiçbirisinden bir şey çıkmadı. Bunların büyük bir kısmı iyi irdelenmemiş, iyi analiz edilmemiş.'' -''TÜRKİYE, YOLSUZLUK ALGISINDA 65'İNCİ SIRADAN 56'YA GERİLEDİ''- Maliye Bakanı Şimşek, Türkiye'de yolsuzluk artıyor mu azalıyor mu, 2002'den bu yana Türkiye'nin nerede olduğunun irdelenmesi gerektiğini belirterek, uluslararası bir kurum tarafından şeffaflık endeksi yayınlandığını ve çalışmanın yaklaşık 180 ülkeyi kapsadığını bildirdi. Çalışmanın 2002'de 102 ülkeyi kapsadığını hatırlatan Bakan Şimşek, Türkiye'nin 2002'de yolsuzluğun en yaygın olduğu 65'inci ülke iken 2010'da 178 ülke arasında 56'ya gerilediğine dikkat çekti. Bakan Şimşek, 2002'de yolsuzluk algısı Türkiye'den düşük ülkeler arasında Mısır, El Salvador, Etyopya, Meksika'nın bulunduğunu ifade ederek, sözlerine şöyle devam etti: ''2010'da Türkiye, yolsuzluğun hızla azaldığı ülkelerden bir tanesi. Hangi ülkeleri geçmişiz 2010'da, İtalya, Slovakya, Bulgaristan, Yunanistan, Romanya, Brezilya, Çin, Meksika gibi bir çok önemli ülkeyi geride bırakmışız. Bizde ki yolsuzluk algısı bu ülkelerden çok daha az. Çünkü Türkiye son yıllarda AK Parti döneminde yolsuzlukla ciddi bir şekilde mücadele etmiştir. AK Parti içinde de belediye başkanı olsun başkaları olsun, hata yapanlar çıkabilir. Ama biz hiç bir zaman bunlara izin vermeyiz, içimizde barındırmayız. Uluslararası çalışmalara göre Türkiye'de yolsuzluk ciddi bir şekilde azalmış. 2002'ye göre Türkiye fersah fersah ilerde. İlk 10'a girmek isteriz. ABD bile 22'inci sırada yanlış hatırlamıyorsam. Şu an biz 56'ıncı sıradayız. Somut yolsuzlukları da baz alan, Türkiye'de iş yapan şirketlerle yapılan anketler sonucunda hazırlanan bir rapor. 2002'de aynı metodolojiydi 2010'da da aynı.'' Ana muhalefet seçim dönemi yaklaştığı için konuyu sıcak tutmak isteyip istemediğine yönelik bir başka soruya Bakan Şimşek, şu yanıtı verdi: ''Aramızda hata yapan olursa barındırmayız. Bu çerçevede yapılması gerekeni yaparız. Nitekim yapılıyor. Ama belediyeler arasında yolsuzluk en fazla hangi partili belediyeler arasında yapılmış diye sorsanız, bu AK Parti iktidarı olmaz, tam aksine ana muhalefet olur. İçişleri Bakanlığının eminim bu konuda yayımladığı veriler var. Muhalefet ortaya bir Türkiye vizyonu koysa, alternatif bir ekonomik program, alternatif bir sosyal devlet yaklaşımı içerisine girse, bununla bizimle yarışsa... Maalesef bunu yapamıyorlar. Çünkü biz ülkemizi çok farklı bir noktaya getirdik. Esas yarışmaları gereken kulvarda yarışamıyorlar. Ama bu çamur at izi kalsın.'' -AKARYAKIT FİYATLARI- Maliye Bakanı Şimşek, akaryakıt fiyatlarına ilişkin bir soruya, akaryakıt ürünlerini konusunun bir kaç boyutlu bir konu olduğu yönünde cevap verdi. Şimşek, uluslararası petrol fiyatları nereden nereye geldiğine bakılması gerektiğini belirterek, Türkiye'nin, petrol ihtiyacının yüzde 95'ini, doğalgazın da yüzde 99'unu ithal ettiğini ve bu ürünlerin uluslararası piyasa fiyatı olduğunu hatırlattı. Birinci temel değişkenin akaryakıt fiyatlarının, 1998'den beri piyasa tarafından belirlenmesi olduğuna dikkat çeken Bakan Şimşek, ikinci temel değişkenin ise kur olduğunu vurguladı. Bakan şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Petrol ve doğalgazı ithal ediyorsunuz. Doların, TL kuru da çok önemli. 2008'de petrol fiyatları 147 dolara çıktı nasıl oluyor da fiyatlar o günkü seviyenin üzerinde. Peki kura baktınız mı? Bakılmamış. Doğrudur; akaryakıt ürünleri üzerinde ciddi bir vergi yükü vardır. Ama esas tartışmamız gereken mesele şu; 2002 yılında da bu vergi yükü vardı. 2002'de 100 liralık benzin ya da motorin aldığınızda 70 lirası vergiydi. Şimdi 65 lirası vergi. Yüksek, düşük demiyorum ama AK Parti hükümetleri döneminde akaryakıt fiyatları üzerindeki vergi yükü oransal olarak artmadı. Diyorlar ki 'mutlak olarak arttı'. TL cinsinden arttığı söyleniyor. TL cinsinden artar. Türkiye'nin vergilerini TL cinsinden sabit tutsak, harcamalar sabit durmuyor ki. Maaşları sabitliyor muyuz? Hayır. Sağlık harcamalarında bir sabitleme söz konusu mu? Hayır. Dolayısıyla, biz harcamalarımız en az enflasyon kadar artarken, vergi gelirlerini enflasyona paralel güncellemezsek o zaman Türkiye'deki bütçe açıkları alır başını gider. Türkiye'de önemli olan şu. Rafineri çıkış fiyatına baktığınızda gerek TÜPRAŞ özelleşmeden önceki duruma göre, gerekse yakın piyasalardaki fiyatlara göre rafineri fiyatları nispeten yüksek. İkincisi akaryakıt dağıtım şirketleri var. Bunların Türkiye'deki kar marjı yaklaşık yüzde 9-9,5. Avrupa ortalaması ise yüzde 6. Bir de nihai bir satıcı var. Rafineriden çıkış fiyatı üzerine vergi geliyor. Bir de aracı şirketler var. BP, Petrol Ofisi gibi. Bunların yerelde bayiileri var. Üç ayrı kar var. Bir bütün olarak bakmak lazım. Türkiye'de akaryakıt ürünleri üzerindeki vergi yükü nispeten yüksektir. Vergi yükü itibariyle bakarsanız Avrupa'daki bir çok ülkeyle çok da fazla farklılıklar çıkmıyor. 2002'ye göre de ciddi bir şekilde azalmış. 2005-2007 döneminde akaryakıt üzerinde maktu olan vergiyi güncellemedik. Rafineri bir adım attı. 4 liradan bahsediyorlar. Nerede 4 liradan satılıyor, ben hiç görmedim. Hiç bir zaman 4 lirayı bulmadı. Bir çok petrol istasyonunda fiyatlar 3,75 hatta daha aşağıda olan yerler var. Türkiye'de tabii ki doğrudan vergilerin payını artırmak çabası içerisindeyiz. Bunda başarılı olduğumuz ölçüde önümüzdeki yıllarda dolaylı vergilerin yükünü bir miktar daha aşağı çekeriz.''