Ekonomi

Şimşek: Fitch, Türkiye'yi maalesef hep geriden takip ediyor

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Fitch'nin Türkiye'nin kredi not görünümünü revize etmesiyle ilgili "Reyting kuruluşları maalesef hep geriden takip ediyor" değerlendirmesini yaptı

25 Kasım 2011 02:00

T24 - Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, uluslararası derecelendirme kuruluşu Fitch'nin Türkiye'nin kredi not görünümünü "pozitif"ten "durağan"a revize etmesiyle ilgili "Reyting kuruluşları maalesef hep geriden takip ediyor" değerlendirmesini yaptı.



CNN TÜRK Ankara Temsilcisi Hande Fırat'ın sorularını yanıtlayan Şimşek, Türkiye'nin kredi notunun AK Parti hükümeti döneminde 4 kademe arttığını hatırlattı.


Küresel kriz döneminde, kredi notu bütün kredi kuruluşları tarafından en az bir kademe artırılan nadir ülkelerden birinin Türkiye olduğunun altını çizen Şimşek, Fitch'in kararının bir kredi notu düşüşü değil, tamamen görünümün pozitiften durağana, istikrarlı noktaya çekilmesi olduğunu kaydetti.


Şimşek, "Pozitif olması, yakın bir dönemde kredi notunu artıracağım demektir. Şimdi ise şu anda bir bakalım, bekleyelim, görelim duruma bakacağız demektir" diye konuştu.


Bakan Şimşek, Türkiye'nin son 8-9 yıldır kredi notunun çok hızlı bir şekilde arttığını ve bunun büyük bir başarı olduğunu belirterek, şu anda Türkiye'nin uluslararası piyasalardan yüzde 5,5 ile 10 yıl vadeyle borçlanabildiğini söyledi.


Bakan Şimşek, "Ama reyting kuruluşları maalesef hep geriden takip ediyor. Şöyle bir durum var İzlanda batmadan önce kredi notu neredeydi millet bir baksın. Kredi notları piyasa kadar güvenilir değil. Kredi notu bizden 3, 5, 6 kademe yüksek olan ülkelerden daha ucuza borçlanıyoruz. Piyasalar güvenini bu şekilde ortaya koyuyor" dedi.


Ekonomide iç talebin bir miktar güçlü olduğunu, iç talepte hızlı artış ve yavaşlatma için de bir çaba olduğunu belirten Şimşek, bir yandan ABD'nin, İngiltere'nin, Avrupa'nın, Japonya'nın çok büyük miktarlarda para bastığını, bu paranın performansı yüksek, geleceği parlak, gelişmekte olan ülkelere aktığını anlattı.


Mehmet Şimşek, bu sıcak paranın Türkiye'ye gelmesini sınırlamak için faizlerin düşürüldüğünü ve karşılıkları artırdıklarını belirterek, "Fakat karşılıkların etkisi sınırlı oldu. Sonradan BDDK devreye girdi, başka enstrümanlar devreye girdi. Şu an itibariyle çok ciddi bir para politikası sıkılaştırılması söz konusu. Bu da kredi genişlemesini sınırlayacak. Kredi genişlemesi, 2011'de yüzde 40'ların üzerinde seyrederken, şu anda yüzde 20'lerin altına indi. Özellikle BDDK'nın aldığı tedbirler çok etkili oldu" diye konuştu.



Yüzde 18'den yüzde 8'e...


Bakan Şimşek, temel gıda maddelerinde olası KDV indirimine ilişkin olarak AK Parti hükümeti zamanında temel gıda maddelerindeki KDV'nin birçok ürün için yüzde 18'den, yüzde 8'e düşürüldüğünü hatırlatarak, şöyle devam etti:


"Aslında sadece gıdada değil, sağlıkta, eğitimde, turizmde de vergiyi düşürdük. Temel gıda maddelerine ilişkin Sayın Başbakanımızın bize bir çalışma talimatı var. Ama bu dönemde mali disiplin hiç bir dönemde olmadığı kadar önemli. Dolayısıyla herhangi bir adım atılacaksa da hesabı iyi bir şekilde yapılacak mutlaka bunun bütçeye yansıması değerlendirilecek, gerekirse tedbir alınacak ama şu aşamada sadece bir çalışma söz konusu.


Biz kayıtdışılığı azaltmak için bulgurda ve ette toptan satışlarda KDV'yi yüzde 1'e indirdik. Ama diğer hususlara ilişkin çalışma söz konusu, çalışmanın sonuçları değerlendirilecek. KDV nihai tüketicinin ödediği bir vergidir. Oralarda indirim olursa tüketiciye olumlu yansır. Kısmen de rekabetle ilgilidir. Eğer bir sektörde bir üründe yoğun rekabet varsa KDV'yi indirdiğiniz zaman olduğu gibi tüketiciye yansır.


Sadece bir çalışma talimatı var. Bu hususun o şekilde değerlendirilmesi lazım. Türkiye'nin şu anda en temel çıpası mali disiplindir. Mali disiplin konusundaki hassasiyetlerimiz şu anda maksimum düzeydedir. Dolayısıyla vergi indirimlerini biz çok ince eleyip, sık dokumak zorundayız.


Bu aşamada bir indirim olacak diyemiyorum. Sadece bir çalışma söz konusu. İmkanlarımız el verirse zor kanaat geçinen vatandaşlarımızın vergi yükünü azaltacak bir çalışmayı yaparız. Ama, bunları yaparken, mali disiplinden de ödün vermemek gerek. Sayın Başbakanımız 'Bu konuyu çalışın, getirin değerlendirelim' dediler. O çerçevede biz de çalışma yapacağız."

 

"Güncelleme cımbızlandı"


Şimşek, yeni yılda bütün ülkelerde maktu vergilerin, ülkenin modeline göre enflasyon kadar artırıldığını kaydederek, birçok ülkede bunun sözünün bile edilmeden, otomatik olarak artırıldığını kaydetti.


Bunun enflasyon kadar artırılmasının aslında literatürde bir vergi artışından çok onun enflasyonla güncellenmesi anlamına geldiğini ve normal bir durum olduğunu belirten Şimşek, şöyle konuştu:


"70'li yıllarda da bu vardı, 80'li yıllarda da bu vardı, 90'lı yıllarda da bu vardı. Tüm fiyatlar yükseliyor, maaşlar artıyor, sağlık harcamaları artıyor, yol yatırımları artıyor, engellilere verilen, asgari ücretlilere verilen ücretler artıyor. Vergileri enflasyon kadar artırmazsanız ne olur? Açığınız büyür ve Yunanistan gibi olursunuz. Maktu vergilerin enflasyon kadar artırılması makul bir şeydir, bütün ülkelerde varolan bir şeydir. Türkiye'de de yeni bir şey değildir. Vergi artışı nedir? Oranı artırırsınız veya yeniden değerleme oranının çok üstünde bir artışa gidersiniz o zaman artış olur.


Yılsonu gelince gözden geçireceğiz, Bakanlar Kurulu kararı çıkacak. Mali disiplin en öncelikli konumuzdur. Mümkün olduğunca vergileri yükseltmeme çabasındayız ama yeniden değerleme kadar maktu vergilerin artırılması son derece makul bir şeydir. Türkiye'de maktu vergiler var ve bunun enflasyon kadar artırılması 74 milyonun hakkı ve hukukunun korunmasıdır. Bunu bütün ülkeler yapıyor, Türkiye'de 70'lı, 80'li, 90'lı yıllarda da yapıyordu."


Bakan Şimşek, güncelleme konusuna değinirken, carı açığı sınırlamak için otomotivde vergileri artırdıklarını, KKDF'yi artırdıklarını belirterek, "3 tane kalemi artırdık dedik. Son 2 kaleme gelince sigara ve alkollü içkiler üzerindeki vergi maktudur dedim. Maktu vergileri enflasyon veya yeniden değerleme oranı kadar güncelledik. Ben 2 kalemi kastederek 'güncelliyoruz' dedim. Bir vergi artışı olarak görmemek lazım. Neden? Diyelim ki maktu vergiden 30 milyar lira elde ediyorsunuz, artırmazsanız enflasyon kadar o vergiler eriyor. Bunu bu çerçevede görmek lazım. Tabii güncelleme deyince ertesi gün cımbızla bu konu öne çıkarıldı" dedi.


 

Kamu görevlileri için ek ödenek yolda


Van'daki kamu çalışanlarına yönelik hükümetin atacağı adıma ilişkin soru üzerine de Şimşek, orada ciddi bir fedakarlık olduğunu belirterek, "Bakanlar Kurulu'nun yetkisindedir ama biz önereceğiz. Muhtemelen orada görev yapan kamu çalışanlarına 6 aylık bir süre için bir miktar ek ödeme gündeme gelebilir. Ama gerek oradaki öğretim görevlilerimize, gerekse kamu çalışanlarımıza bir miktar ekstradan destek olacağız. O yönde bir çalışmamız var" dedi.


Şimşek, Van'da çok hızlı bir şekilde normalleşme sürecinin yaşandığını da kaydetti.


 

"Deprem vergisi diye bir şey yok"


Deprem vergileri konusunun da çarpıtıldığını ifade eden Şimşek, şöyle devam etti:


"Vergilerin tamamı bütçeye gelir, bütçeden ülkenin ihtiyaçları karşılanır, bu ihtiyaçlar, sağlık, eğitim, altyapı, yollar olabilir' dedim. 'Deprem vergileri yola gitti' dendi. Bir kere bu bütçenin bütün ilkelerine aykırıdır. 1999'de deprem vergileri getirilirken, deprem yaralarının sarılması ve ekonomik istikrar programının desteklenmesiydi gerekçesi...


Aslında deprem vergisi diye bir şey yok. Sonradan uzatılırken de tamamen ekonomik istikrar için, bütçe açıklarını azaltmak için. Geldiğimizde 99'un depreminin bile yaralarının sarılmasına ciddi katkılarda bulunduk. Ama en önemli konu kentsel değişim ve dönüşüm, vatandaşımızın ikna edilmesi ve depreme dayanıklı konutlara geçmesidir. Deprem vergisi diye birşey yok."


Belediye sözleşmelerinin kadroya alınmasına yönelik olarak da Şimşek, "Biz kamuda merkezi hükümet çerçevesinde çalışan sözleşmelileri kadroya aldık. Verdiğimiz sözde durduk. Ama değişik kesimlerden talepler devam ediyor, değerlendirmesi yapılıyor. Maliye Bakanlığı olarak üzerinde çalıştığımız bir konu değil" dedi.