Gündem

Silvan saldırısı hakkında şok iddia: İfadeler baskı altında alındı

Silvan saldırısında yaralanan er Regaib Özdemir, "Şehit olan arkadaşlarımızın 3'ünün üzerinde çelik yelek yoktu. Sadece kafalarında kask vardı. Bende de çelik yelek yoktu" dedi

19 Mart 2013 19:38

Diyarbakır'ın Silvan İlçesi'nde iki yıl önce 13 askerin şehit olduğu, 7 askerin de yaralandığı PKK saldırısında, ihmalleri bulunduğu iddiasıyla 4 komutanın yargılandığı askeri mahkemede, çatışmada yaralanan er Regaib Özdemir, saldırıda yaşamını yitiren 3 arkadaşının üzerinde çelik yelek olmadığını söyledi. Davada müdahil olan Özdemir, tanık ifadelerinin baskı altına eksik alındığını iddia etti.

Diyarbakır'ın Silvan İlçesi'nde PKK'lıların 14 Temmuz 2011 tarihinde düzenlediği ve 13 askerin yaşamını yitirdiği, 7 askerin yaralandığı saldırıda, ihmalleri bulunduğu iddiasıyla Silvan 4'üncü Taktik Jandarma Alay Komutanı Albay Mehmet Toprak, 4'üncü Taktik Jandarma Tabur Komutanı Binbaşı Milbay Şahin, 1'inci Bölük Komutanı Üsteğmen Mehmet Emin Karagöz ve 2'nci Bölük Komutanı Üsteğmen Necmettin Erdoğan'ın tutuksuz olarak yargılanmasına Diyarbakır 7'nci Kolordu Askeri Mahkemesi'nde devam edildi.

 

'İhmal yok, çok yorgunduk'

 

Davanın bugünkü duruşmasına tutuksuz sanıklar katılmazken, çatışmada yaşamını yitiren askerlerden Noyan Aydın'ın annesi Ayşe Aydın, Aykut Velimehmetoğlu'nun babası Beytullah Velimehmetoğlu, saldırıda yaralanan ve davada müdahil olan er Regaib Özdemir ve avukatlar katıldı.

Duruşmada talimatla ifadeleri alınan tanık er Gökhan Üstündağ'ın ifadesi okundu. İfadesinde çatışma anını anlatan Üstündağ, "Teröristler 'teslim olun PKK geri geldi' diye bağırıp, Kürtçe küfür ediyordu. Biz teröristleri göremiyorduk. Üst üste verilen görevler ve arazi arama - tarama faaliyetleri nedeniyle çok yorgunduk. Komutanlarımızın görevlerini ihmal ettiğini düşünmüyorum" dedi.

 

'Tüfeğim 4 kez tutukluk yaptı'

 

Doğan Haber Ajansı muhabiri Felat Bozarslan'ın haberine göre, çatışmada bölgede bulunan ve talimatla ifadesi alınan tanık er Bahattin Güngör ise, "Saat 13.00'te telsiz kestirmesi alındı. Gözetleme sahamız çok dardı. Saldırı oldu ve bir terörist gördüğüm noktaya ateş ettim. Ateş ettiğim yerdeki kişi yere yan olarak düştü. Yangın çıkınca biz yaralıları emniyetli yere taşıdık. Çatışma yaklaşık 45 dakika veya bir saat sürdü. Daha sonra Kobralar gelerek etrafı taradı. Kullandığımız silahlar kötüydü. Ben HK-47 tüfek kullanıyordum. Tüfeğim 4 kez tutukluluk yaptı. Çin Bixi tüfenin ise namlusu fırladı" dedi.

 

'Askerlerin üzerinde çelik yelek vardı'

 

Talimatla ifadesi alınan diğer tanık Erdal Beşer ise, "Olay sırasında atılan el bombası ile uyandım. Çatışmada silahım tutukluk yapmadı. İki kez telsiz kestirmesi olmuş. Ama bundan haberimiz olmadı. Şehit arkadaşlarımızın üzerinde çelik yelek vardı. Ancak teröristlerle aramızda 10-15 metre mesafe vardı. Yani çelik yelek etki edemezdi" diye konuştu.

 

'Çatışmadan 2 saat sonra yardım geldi'

 

Duruşmada daha sonra tanık erlerden Ebubekir Sönmez'in talimatla alınan ifadesi okundu. Olaydan bir gün önce dinlenmemiş halde gece 24.00'e kadar karakolun güvenliğini sağladıklarını belirten Sönmez, "Olay sırasında yoğun ateşe maruz kaldık. Yangın büyüyünce mevzi değiştirmek zorunda kaldık. Yardım istenmesine rağmen çatışmadan 2 saat sonra yardım geldi. Helikopterler ilk bildirdiğimiz anda gelseydi, bulunduğumuz bölgeye gelebileceklerdi. Bölük komutanlarımız bizi korumak pahasına hayatını tehlikeye attı" dedi.

 

'Baskıyla ifadeler tutanağa geçmiş'

 

Duruşmaya müdahil olarak katılan ve çatışma sırasında 3 yerinden yaralanan er Regaib Özdemir ise bölgede yüksekte mağaraların bulunduğunu belirterek, "Çatışma sırasında oradaydım. Biz istirahatliydik. İstirahatli olan mevziler telsiz kestirmesi alındığı konusunda uyarılmadı. Bir çok arkadaşımın bu olaydan haberi olmadığını biliyorum. Uyanık olsaydık bu kadar zayiat vermezdik. Şehit olan arkadaşlarımızın 3'ünün üzerinde çelik yelek yoktu. Sadece kafalarında kask vardı. Bende de çelik yelek yoktu. Alaydan çıkarken çelik yelek verilmedi, zaten yetersizdi. Çelik yelek sadece timin önünde yürüyen öncü ve arkadaki artçıya verilirdi. Çünkü malzeme eksikliği vardı. Olaydan sonra bir çok arkadaşımla konuştum. Hepsinden toplu olarak ifade alınmış. Eski Alay Komutanı ifadelerini almış. İfade alınırken söylenen bazı şeyler baskıyla tutanaklara geçmemiş. İfadelerin bazı kısımlarına engel olunmuş. Tanıkların ifadesinin tekrar alınmasını istiyorum" dedi.

 

'Komutan çatışmadı'

 

Bazı tanıkların bölük komutanlarının çatıştığını söylediğini belirten Özdemir, "Ben olayda yaralanmıştım. Bölük Komutanının çatıştığı söylenemez. Üsteğmen Necmettin Erdoğan yaralı değildi ve yanımdaydı. Beni uyanık tutmaya çalışıyordu. Silah sesleri kesilene kadar yanımda kaldı. Çatışmadan sonra şehitlere bakmaya gitti. Bölge Komutanı'nın planlama konusunda hatalı davrandığını ve yargılanması gerektiğini düşünüyorum. Mehmet Emin Üsteğmen botlarını çıkarmıştı. Bu kesinlikle yasaktı. Bu şekilde kendisine nasıl madalya verilmiş şaşırıyorum" dedi.

Daha sonra söz alan Regaib Özdemir'in avukatı Osman Zerey, ifadelerin baskı altında alınması ile ilgili olarak suç duyurusunda bulunmak istediğini söyledi.

Ardından sanık avukatları Nail Karaaslan ve Mustafa Gürbüz ise, olayın yeterince aydınlandığını ifade ederek, tanıkların yeniden dinlenmesi talebinin reddini istedi.

Şehit asker Noyan Aydın'ın annesi Ayşe Aydın ise, Diyarbakır eski Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Ünal Karaosmanoğlu'nun çatışmadan sonra toplantı yaptığını ve bu toplantıya katılan askerlerin yeniden tanık olarak dinlenmesini talep etti.

Şehit askerlerden Aykut Velimehmetoğlu'nun babası Beytullah Velimehmetoğlu ise komutanların gerekli tedbirleri almadığını belirterek, "Oğlumun nasıl şehit olduğunu bilmek istiyorum"dedi.

Şehit aileleri Ayşe Noyan ve Beytullah Velimehmetoğlu, dönemin Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Ünal Karaosmanoğlu'nun yargılanmasını istediklerini belirttiler.

 

'Timlerin tamamı uyutulmuş'

 

Duruşmada daha sonra söz alan Regaib Özdemir'in avukatı Osman Zerey, komutanın bir askerden çelik yeleğini istemesinin kabul edilemez olduğunu belirterek, "Bu kişinin bir çok madalyası olduğu söyleniyor. Bu madalyaları atış taliminde mi almış, çatışarak mı almış? Yargılamada hata vardır. Suç vasfı tanımlamasında hata vardır. Komutanlar buradaki canlardan sorumludur. Yorgun askerler bu bölgede görevlendirilmiş. Bölge Komutanı astlarının uyarılarını dinlemeden dar bir bölgede görevlendirme yapmış. Bütün komutanlar bu bölgenin çok dar olduğunu biliyor. İki telsiz kestirmesi alındığı halde helikopter hazırlanmamış. Tuğgeneral Ünal Karaosmanoğlu mutlak suçludur. Normal şartlarda timde iki kişi uyumaz. Burada timlerin tamamı uyutulmuş ve zayiat artmıştır. Sanıkların tutuklu yargılanmalarını talep ediyorum" dedi.

Sanık avukatlarından Nail Karaaslan, tutuklama talebinin anlamsız olacağını belirterek reddini istedi. Sanık avukatlarından Mustafa Gürbüz ise müvekkili Üsteğmen Karagöz'ün madalyaların iç güvenlik harekatında verildiğini belirterek, "Kanaatimize göre operasyon çok önceden teröristler tarafından biliniyordu. Bununla ilgili kriptoların incelenmesini talep ediyoruz" dedi.

Duruşmaya kısa bir ara veren mahkeme heyeti, yapılan suç duyurularının değerlendirilmesinin daha sonra görüşülmesine karar verdi. Mahkeme kriptolu telsiz kayıtlarının istenerek incelenmesi talebini de reddetti. Sanıklarla ilgili tutukluluk taleplerinin reddine karar veren mahkeme, duruşmayı erteledi.