Gündem

Şili Türkiye'ye örnek olur mu?

Şili'de ders kitaplarında Pinochet dönemi için 'diktatörlük' denilecek. MEB'in de 12 Eylül darbesiyle ilgili aynı 'terimi' kullanması isteniyor.

29 Ocak 2012 02:00

T24 - Şili'de ders kitaplarında Pinochet dönemi için 'diktatörlük' denilecek. MEB'in de 12 Eylül darbesiyle ilgili aynı 'terimi' kullanması isteniyor.
 

Şili’de General Augusto Pinochet döneminin ‘askeri diktatörlük’ terimi olarak ders kitaplarına girmesi, Türkiye’deki ders kitaplarını akla getirdi. Eğitimciler, hukukçular ve tarihçilere göre 12 Eylül dönemi için ders kitaplarında ‘diktatörlük’ terimini kullanmak zor değil. 12 Eylül’le hukuksal anlamda hesaplaşmak için nasıl Anayasa değişikliği yapıldıysa, ders kitaplarındaki ‘örtü’ de Milli Eğitim Bakanlığı’nın harekete geçmesiyle kaldırılabilir. Ancak öncelikle yakın tarih ders kitaplarına girmesi gerek. Zira ders kitaplarında yakın tarih anlatımı 12 Eylül’e gelmiyor bile...



Şili ‘diktatörlük’ dedi


Şili’de sağcı hükümet, 1973-1990 arasında ülkede cunta rejimi uygulayan General Augusto Pinochet döneminin ders kitaplarında ‘diktatörlük’ yerine ‘rejim’ olarak anılmasını talep etse de sözünü Ulusal Eğitim Konseyi’ne dinletemedi. Konsey, geçen haftaki oylamada, bir çekimser ve bir karşıt oya rağmen 6 ‘evet’le, 6-12 yaşlarındaki çocukların eğitimine yönelik kitaplarda, Pinochet dönemi için ‘diktatörlük’ ifadesinin kullanılmasına karar verdi. Geçen yıl hükümetin sunduğu ‘rejim’ ifadesinin kullanılması yönündeki teklif, aralıkta Eğitim Konseyi tarafından onaylanmış ancak insan hakları grupları, kongre danışmanları ve bazı askeri yetkililerin tepkisini çekmişti. Pinochet’nin devirdiği eski lider Salvador Allende’nin kızı Isabel Allende de ‘rejim ifadesinin kabul edilemez’ olduğunu savunmuştu.


Peki yüzlerce insanın öldürüldüğü, işkenceden geçirilip, kaybedildiği, sürgüne gönderildiği 12 Eylül askeri rejim döneminin Türkiye’deki ders kitaplarında da ‘diktatörlük’ olarak anılması gelişme söz konusu olabilir mi ? Uzmanların bu konudaki görüşleri şöyle:



Yakın tarih yok ki


Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Serap Yazıcı: Ders kitapları Cumhuriyet’in kurgusundan bu yana, kitaplara hâkim olunan terminolojinin ayıklanması ve değiştirilmesi yönünden gözden geçirilmeli. Bu sadece terim meselesi değil. Yakın tarihimizin gençlere objektif olarak öğretebilmek mesele.


Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mithat Sancar : Şili’de darbe dönemiyle hesaplaşma çeşitli düzeylerde devam ediyor. Ders kitapları önemli bir örnek. Türkiye’de de bunun olması gerekiyor. 12 Eylül’ün üstü ders kitaplarında örtülüyor. 12 Eylül’ü yargılamak için anayasa değişikliği ve savcıların harekete geçmesi gerekiyordu. Ders kitapları için MEB’in bu yönde irade göstermesi yeterli.


Tarih Vakfı Başkanı Gürel Tüzün: Türkiye’de ne yazık ki herhangi bir ders kitabında 12 Eylül’e gelinemiyor. Çünkü yakın tarih Türkiye’de ders kitaplarında yok. Dolayısıyla öncelikle okullardaki derslerin içeriğinin değişmesi gerekiyor. Müfredata yeni bir yaklaşıma ihtiyaç var. Kitapları yeniden yazmak gerekiyor, bunlara egemen olan anlayışı sorgulamak gerekli. Ders kitaplarına yeni olayları koymak mesele değil egemen olan zihniyeti değiştirmek lazım. İster diktötürlük dönemi deyin ister demeyin fark etmez. Uygulamada nasıl olduğu çok daha önemli.



‘Yüzleşmek sadece terimlerle olmaz’


Eğitim Sen Genel Başkanı Ünsal Yıldız: Türkiye kendi tarihinin her evresiyle yüzleşmeli sadece Dersim, İstiklal Mahkemeleriyle ilgili değil Sivas, 12 Eylül’le de yüzleşmeli. Kapsamlı olarak o dönemin sorumlulularıyla, o rejimin tanımına ihtiyaç var. Diktatörlük termi bizde de neden konulmasın? Yüzleşme sadece tanımlarla, terimlerle olmaz.



Darbeciler için ‘yağlı kazık’


Erzurum’da Yerel Yönetimler Danışma Meclisi toplantısına katılan Sağlık Bakanı Bakanı Recep Akdağ, 12 Eylül askeri darbesine ilişkin dönemin Genelkurmay Başkanı ve 7’inci Cumhurbaşkanı Kenan Evren hakkında açılan davayı şöyle değerlendirdi: “Elbette 90 yaşında biri yargılanıp da 30 yaşında birinin yargılandıktan sonra konulduğu yere herhalde konmayacaktır. Biz burada bir kişiyi yargılamıyoruz. Biz diktatörlüğün, zulmün, baskının, demokrasinin katledilmesinin hesabı sorulur dedik. Bunun hesabı soruluyor. Referanduma karşı çıkanlar hesabı sorulamaz da demişlerdi. Bugün hesabı soruluyor, tabiiki sorulacak. Sorulması gerekiyor” diye konuştu. Bu arada Antalya’da Kumluca Belediyesi’nce düzenlenen söyleyişe katılan Prof.Dr. Mümtaz’er Türköne ise 12 Eylül yargılamasıyla ilgili, “Bana sorarsanız ben onlar için ’idam yerine’ eskiden olduğu gibi ’yağlı kazıklara oturtularak’ cezalandırılması taraftarıyım. Bizler, darbecileri cezalandıralım ki bir daha başkası darbe yapmaya yeltenmesin” dedi.