Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden geçerek Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın onayına sunulan anayasa değişikliği teklifinin referandum sürecindeki paketinde anayasal sistemden sıkıyönetim şartları OHAL'e taşınacak ve bütçe hazırlama yetkisi de cumhurbaşkanına verilecek. Değişiklikler halkoyunda kabul edilirse, OHAL’de bakanlar kurulunun kanun hükmünde kararname ile yaptığı uygulamaları artık cumhurbaşkanı tek imzayla gerçekleştirecek.
Hürriyet'ten Bülent Sarıoğlu'nun haberine göre, öğretim üyelerinin rektör seçimine son verilmesi gibi hâkim ve savcıların üst kurullarına üye seçme hakları da sona eriyor. Şu anda HSYK’da 22 üyeden 6’sını atayan cumhurbaşkanı, yeni modelde 13 üyeden 6’sını belirleyecek; kalan 7 üye için TBMM’de seçim yapılacak. Tarihi Osmanlı’ya uzanan ‘askeri yargı’ Türk hukuk sisteminden kaldırılırken, genelkurmay başkanının MGK’da başbakandan sonra gelen sırası da bakanların arkasına taşınıyor. Paketin ikinci bölümü, yeni bir seçim sisteminin 2019’dan önce yürürlüğe konulmasına yönelik altyapıyı da kuruyor.
12. madde: Sıkıyönetim OHAL'e taşındı
Referanduma sunulacak düzenlemeyle sıkıyönetim uygulaması Türkiye’nin anayasal sisteminden kaldırılıyor. Anayasa’daki sıkıyönetim maddesi ile diğer maddelerdeki sıkıyönetim ifadeleri çıkarılıyor. Buna karşılık sıkıyönetim ilanı gerektiren şartlar büyük ölçüde olağanüstü hal (OHAL) uygulamasının içine taşınıyor.
Mevcut Anayasa, devletin olağanüstü yönetim usullerini OHAL ve sıkıyönetim olmak üzere iki evreye ayırıyor. OHAL ilanını gerektiren birinci evre, “doğal afet, ağır ekonomik bunalım, şiddet olaylarının yaygınlaşması ve kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması” halinde oluşuyor. Daha katı önlemler gerektiren sıkıyönetim ise “OHAL’den daha vahim şiddet hareketleri, savaş hali, ayaklanma, vatan veya Cumhuriyet’e karşı kuvvetli ve eylemli kalkışma” halinde ilan ediliyor. Mevcut Anayasa’ya göre, cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, Milli Güvenlik Kurulunun da görüşünü alarak OHAL ve sıkıyönetim ilan edebiliyor. Değişikliğe göre, OHAL ilan yetkisi cumhurbaşkanına geçiyor. Cumhurbaşkanı, tek başına alacağı kararla 6 aylık OHAL ilan edebilecek. Bu karar aynı gün TBMM’nin onayına sunulacak. Meclis bu süreyi kısaltabilecek veya kararı kaldırabilecek. Sonrasında cumhurbaşkanının talebiyle TBMM dörder aylık sürelerle OHAL’i uzatabilecek.
İki güvenlik evresi teke indirildiğinden cumhurbaşkanı şu hallerde OHAL ilan edebilecek: “Savaş, savaşı gerektirecek bir durumun başgöstermesi, seferberlik, ayaklanma, vatan veya Cumhuriyet’e karşı kuvvetli ve eylemli bir kalkışma, ülkenin ve milletin bölünmezliğini içten veya dıştan tehlikeye düşüren şiddet hareketlerinin yaygınlaşması, anayasal düzeni veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerinin ortaya çıkması, şiddet olayları nedeniyle kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması, tabii afet veya tehlikeli salgın hastalık ya da ağır ekonomik bunalımın ortaya çıkması.”
Normalde temel hakları, hürriyetleri sınırlamaması ve kanun alanlarına girmemesi gereken cumhurbaşkanı kararnameleri için OHAL’de bu şart uygulanmayacak. Şu anda da cumhurbaşkanı başkanlığındaki bakanlar kurulunca çıkarılan KHK’larla temel haklar ve hürriyetler sınırlanabiliyor. Yeni uygulamada bu düzenlemeler cumhurbaşkanının tek imzasıyla yürürlüğe girecek.
16. Made: Cumhurbaşkanı 'İdari Başsavcı' gibi
Sıkıyönetim sistemi kaldırıldığından, anayasadaki “Sıkıyönetim komutanları Genelkurmay Başkanlığı’na bağlı olarak görev yaparlar” hükmü de çıkıyor. Bu durumda cumhurbaşkanının OHAL’de TSK’yı nasıl kullanacağı, bu konudaki genel yetki maddesine bağlı olarak ileride çıkarılacak uyum kanunlarıyla düzenlenebilecek. Değişikliğin bu halinde TSK’nın OHAL döneminde kullanımı konusunda bir açıklık yok.
OHAL kararnameleri Meclis’e sunulacak ve 3 ay içinde karara bağlanmazsa kendiliğinden yürürlükten kalkacak. Ancak savaş ve mücbir nedenlerle TBMM toplanamazsa bu süre uygulanmayacak. Bu anayasa değişikliğinden önce çıkarılan ve şu anda uygulamada olan KHK’lar için bu şart geçerli olmayacak.
‘Torba madde’ eleştirisine konu olan bu düzenlemeyle (Anayasa’nın) tam 36 maddesinde değişiklik yapılıyor ve 21 maddesi de kaldırılıyor. Anayasada’ki tüm maddelerde “Başbakan” makamı ayıklanıyor ve birçok maddedeki “Bakanlar Kurulu” ifadeleri çıkarılıyor. Bunlar arasında “Yürütme yetkisi ve görevi” başlıklı maddedeki ayıklamayla cumhurbaşkanının bu yetkiyi bakanlar kurulu ile paylaşmasına son veriliyor. Ayrıca yasanın belirttiği sınırlarda vergi güncelleme hakkı bakanlar kurulundan alınıp cumhurbaşkanına veriliyor. Genelkurmay başkanının cumhurbaşkanınca atanması sürecinde “bakanlar kurulunun teklifi” şartı kaldırılıyor.
Maddenin en önemli düzenlemelerinden birisi de Cumhurbaşkanlığı’na bağlı Devlet Denetleme Kurulu ve Milli Güvenlik Kurulu’yla ilgili olanlar.
DDK, kararnameyle yeniden yapılandırılacak. DDK, özel şirketler dışında neredeyse ülkedeki tüm kurumları ‘idari bir başsavcı’ gibi soruşturabilecek. DDK’nın yetkisine ‘idari soruşturma açma’ yetkisi ve görev alanına ise Türk Silahlı Kuvvetleri de ekleniyor. DDK, tüm kamu kurum ve kuruluşları ile DHMİ, ÇAYKUR, TPAO, MKE gibi sermayesinin yarıdan fazlasının kamunun katıldığı her türlü kuruluşta, kamu kurumu niteliğinde olan meslek kuruluşlarında , Türk-İş, Hak-İş, DİSK gibi her düzeydeki işçi ve işveren meslek kuruluşlarında, kamuya yararlı derneklerle vakıflarda, her türlü inceleme, araştırma, denetleme ve soruşturma yapabilecek. Böylece Türkiye Barolar Birliği, TOBB, Türk Tabipleri Birliği, Türk Eczacılar Birliği, Bankalar Birliği, TESK, TMMOB, TÜRMOB gibi meslek birlikleri cumhurbaşkanlığının soruşturma alanına girecek.