Gündem

Sıkıyönetim Dönemi kayıtları: Devrime bir safha kalmıştı

12 Eylül davasına Genelkurmay’ın gönderdiği Sıkıyönetim Toplantısı kayıtlarında, Marksist bir rejimin kurulması için 2 safhanın başladığı, son safhanın ise "neticeye ulaşma" olduğu vurgulanıyor

17 Mayıs 2012 20:46

 

Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 12 Eylül darbesiyle ilgili davaya Genelkurmay Başkanlığı tarafından gönderilen Sıkıyönetim Koordinasyon Toplantısı teyp kaydı metinlerinde önemli bilgiler yer alıyor. Milliyet gazetesinden Türker Karapınar'ın haberine göre kayıtlarda, Marksist kökenli bir rejimin kurulması için "teşkilatlanma ve propaganda" ile "öncü savaşı verilmesi, devlet otoritesinin yıkılması" şeklindeki 2 safhanın başladığı, son safhanın ise "neticeye ulaşma" olduğu belirtilerek, "Türkiye'nin komünizmin kucağına düşmesini isteyen dış güçlere ve yeni bir modelle ortaya çıkmasına kesin olarak mâni olacak topyekzn bir mücadele içinde olmamız şart" deniliyor.
 
Teyp kayıtlarına göre, çoğunlukla katil zanlılarının kaldığı Adana Cezaevi'nin güvenlik nedeniyle taşınması gerektiği belirtilirken, "Yaptığımız incelemeye göre karar safhasında koğuşlardaki yatakları tel örgütlerin üzerlerine atmak suretiyle hepsi birden kaçabilir. Bu takdirde 2 şık var, ya bakılacak bunlara veyahut da benim verdiğim emir gereğince makineli tüfeklerle bunlar taranacaktır. Bu ise gerek dünya kamuoyunda gerekse memlekette kendi kamuoyumuzda büyük bir olay yaratacaktır. Bunu üzerine basarak, önemle dikkatlerinize sunuyorum" denildi. (Mahkûmları tarama emrini kimin verdiği bilinmiyor)
 

Evren'in 1402 ısrarı

 
Dönemin başbakanı Süleyman Demirel’e ülkenin içinde bulunduğu durumun anlatıldığı tutanaklara göre Kenan Evren, 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu'nun bir an önce Meclis'ten geçmesi için ısrarcı oluyor. Evren, "Adalet Komisyonu’nda çok istirham edeceğim. 15-20 gündür orada dikilip konuşulamıyor. Bütçe konuşmaları sırasında geçsin ki, bütçenin hitamında hemen Meclis’e sevk etme imkânı bulabilelim" diyor. Bir komutan ise 18 ay zarfında 4 bini aşan cinayet olduğunu, ancak Meclis’in tek bir idam kararı vermemesini, "Memleketi kasıp kavuran bu yangının karşısında devletin adeta ceza veremez hali devam ediyor" sözleriyle eleştiriyor.
 

'2. safha fiili olarak başladı'

 
Bir komutan ise şunları söylüyor:
"Marksist kökenli bir rejimin kurulabilmesi için o ülkedeki mevcut rejimin yıkılması faaliyetleri genel olarak 3 safhadan geçmektedir. Teşkilatlanma ve propaganda safhası, öncü savaşının verilmesi, devlet otoritesinin yıkılması veya felç edilmesi, ayaklanma ve neticeye ulaşma. Sıkıyönetim ilanından itibaren artan eylemlere başlayan örgütler, ortaya çıkan ekonomik bunalımla beraber yoğun bir eylem safhasına girmiş bulunmaktadır.
 
Güvenlik kuvvetleri halkla devlet otoritesi arasında bir suni denge oluşturmaktadır. Bu dengenin ortadan kaldırılarak halka ve sempatizanlara devletten daha güçlü olduğu inancını yaratmak, devlet otoritesinin iflas ettiğine inandırmak için güvenlik kuvvetlerine tecavüz etmek, pusu kurarak öldürmek, onlarla çatışmaya girerek bahaneler bulmak, öncü savaşını başlatmak prensibi ile daha önce anarşiye karşı etkin önlemler almış veya aldırmış olan bazı kimselere suikastlar düzenleyerek güvenlik ve istihbarat örgütü içinde panik yaratmak taktiğinin bütün diğer eylem türleriyle beraber her fırsatta yürürlüğe konmasıyla iki aşamada da düğümlenen 2. safha ülkemizde halen fiili olarak başlamış bulunmaktadır."
 

Fatsa baskını

 
Tutanaklara göre, bir komutan 12 Eylül darbesine zemin hazırlayan Fatsa olaylarından bahsederken, "Fatsa'da cumhuriyet kuruyor adamlar. Bir Fikri Sönmez çıkmış, halk komiteleri kuracağını, halk mahkemeleri kuracağını ilan ederek belediye başkanı seçilmiştir. 30’a yakın kişi burda öldürülmüştür. Biz bunu geçen 7-8 ay zarfında 3-4 defa konuştuk. 6 bölük askeri jandarmamız baskın yaptı ama baskını oradaki polisler haber verdiler. Orada ne kaymakam kalmıştır, ne savcı kalmıştır, ne hâkim kalmıştır. Hepsi korkudan o tarafın malı olmuşlardır. Komiser, polis öldürmüşlerdir" diyor. Bir komutan da "Tunceli'nin durumuna özel önem verilmeli, yönetim boşluğu giderilmeli ve devletin varlığı kanıtlanmalı" ifadesini kullanıyor.
 
Yine Genelkurmay tarafından mahkemeye gönderilen Bayrak Harekat Direktifi’ne ilave edilen bir yazıda, darbenin hemen ardından MİT’e, tüm Türkiye’deki haberleşmeyi dinleme yetkisi verildiği açığa çıktı.