Dünya
Deutsche Welle

Şi Cinping ve "Çin Rüyası"

Çin Devlet Başkanı Şi'nin ömür boyu iktidarda kalmasının önünün açılmasıyla birlikte dünyanın dikkati bu Asya devine çevrildi. DW, bu yükselen küresel süper gücün bugünü ve gelecek vizyonunu mercek altına aldı.

12 Mayıs 2018 13:26

Tüm dünya şaşkınlıkla gözlerine inanamıyor. Çin, sadece 30 yıl içinde kendisini yoksulluğa gömülmüş gelişmekte olan bir ülkeden, küresel bir ekonomik güce dönüştürdü. Pekin, şimdilerde ise küresel bir süper güç olmayı hedefliyor. Çin'in artan güç ve nüfuzunu en azından şimdilik korkuyla takip eden gözler, aynı zamanda ülkenin hızla büyümesini ve kalkınmasını hayranlıkla izliyor.

Diğer yandan da Çin halkı, özellikle Pekin'deki siyasi sınıf, ülkelerinin güçlenmesini tarihsel bir yanlışın düzeltilmesi olarak görüyor. Bu görüş aynı zamanda başkentteki propaganda mekanizmaları ve Devlet Başkanı Şi Cinping'in "Çin Rüyası" vizyonu ile pompalanıyor.

Şi'nin 2012 yılında iktidara gelişinden bu yana Çin'in devlet ve parti liderleri halka geçmiş zamanların ihtişamının geri döneceğinin sözünü verdi. Şi, bunu yaparak Çinlilerin tarihsel belleğinde bir noktaya parmak basmayı hedefledi.

Bugün Çinliler kendilerini, binlerce yıldan bu yana süregelen ve 16'ıncı yüzyıldan itibaren kültürel, bilimsel, teknolojik ve yönetimsel olarak dünyanın lideri konumunda olan bir uygarlığın varisleri olarak görüyor. Bu bakış açısına göre Çin, ya da Çince'deki tabiriyle "Orta Kraliyet", ışığından yararlanmak isteyen etrafındaki barbarların bile bedel ödemeye hazır olduğu bir ülkeydi.

"Yüzyıllık aşağılanma"

Çinlilerin "yüzyıllık aşağılanma" dedikleri dönem de işte bu bilgiler ışığında daha da büyük bir önem kazanıyor. Çin'in, 1839 ve 1842 yılları arasındaki Birinci Afyon Savaşı'nda Büyük Britanya karşısında aldığı yenilgi ile başlayan bu dönem, "eşitsiz anlaşmalarla" Hong Kong'un yönetimini İngilizlere teslim etmesiyle sonuçlandı. Ve bu aşağılanma yüzyılı, tam da Çin'in resmi propagandası ile örtüşen bir şekilde, 1949 yılında Komünist Parti'nin Çin Halk Cumhuriyeti'ni kurmasıyla sonlandı.

"Yüzyıllık aşağılanma" Çin'in yükselişinin antitezini oluşturuyor. Örneğin 1820 yılında Çin'in ekonomik hacminin dünyanın yüzde 30'una karşılık geldiğini kim biliyor? Ülkedeki iç isyanlar, kolonyal güçlerin sömürüleri, devlet yönetiminin çökmesi, Japonya'nın işgali ve iç savaş ile bu oran 1950'li yıllara gelindiğinde yüzde 5'e kadar düşmüştü.

İmparatorluk ihtişamının kaybolmasının yarattığı acı Çinlilerin ortak belleklerinde yerini korudu. Tarih kitapları, televizyon dizileri, gazete makaleleri tekrar tekrar Çin ulusunun dış güçler, gerileme ve sefalet ile aşağılanmasını yazdı ve gösterdi. Bu hatırlama kültürü, Şi Cinping'in "Çin Rüyası"nı kitleler önünde cazip kılmasını ise kolaylaştırdı. Tepeden aşağıya sunulan bu kolektif vizyon, bireysel mutluluğu yakalamayı hedefleyen "Amerikan Rüyası"nın tam olarak karşıtlığını oluşturdu.

"2049'a kadar küresel süper güç"

Yeniden şahlanmayı amaç güden "Çin milletinin büyük gençleşmesi" planları, Çin Halk Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 100'üncü yılı olan 2049'u hedefliyor. Ve tarihler 2049'u gösterdiğinde, Çin tekrar küresel bir süper güç olarak ortaya çıkabilir. Görünüyor ki hedeflerin ulviliği ve gerçekleştirilmeleri için belirlenen sürenin uzakta olması halktan daha büyük fedakârlıklar talep edilmesini beraberinde getiriyor. "Çin milletinin gençleşmesi" dendiğinde Pekin yönetimi bireysel özgürlükler ve külfetli anayasal süreçlerden bahsetmiyor. Muhalifler, insan hakları aktivistleri ve hatta onların avukatları bile hapse atılabiliyor. Medya da dâhil olmak üzere geçtiğimiz dönemde elde etmek için çok çaba gösterilen özgürlükler birer birer tırpanlanıyor.

Çin Rüyası vizyonu öylesine muğlak ve öylesine kapsamlı ki, aynı çatının altında birçok farklı mesaj birleştirilebiliyor.

Çin Rüyası hakkında yorum yapma yetkisine sahip herhangi bir kişi bu vizyonun içeriğini oluşturan unsurlar için herhangi bir tanımlamada bulunabilir. Şi Cinping Nisan ayında Üç Geçit Barajı'nı ziyaret ettiğinde, bağımsız bir şekilde teknoloji geliştirme imkânlarına sahip olmayı bu rüyanın gerçekleştirilmesinde önemli bir unsur olarak sunuldu. Şi, Mart ortasında yüksek rütbeli askeri yetkililerle görüştüğünde, rüyanın içeriği sivil ve askeri kanatların bütünleşik hareket etmesi olarak gösterildi. Ek olarak birlik içinde hareket etme ve güç kazanma kavramları da sürekli olarak teşvik ediliyor.

Tüm bu muğlaklık içinde Çin Rüyası aynı zamanda son 20 yıldır giderek yükselen Çin milliyetçiliğini pohpohlamak için de gayet uygun. Özellikle iktidardaki Komünist Parti'nin yüksek derecede verimli bir şekilde uyguladığı devlet kapitalizmi ile giderek azalan meşruiyeti göz önünde bulundurulduğunda Çin Rüyası iyi bir meşruiyet kaynağı. Şi'nin yolsuzlukla mücadele için eşi benzeri görülmüş bir kampanya yürütmesine karşın, parti çalışanları ve hükümet görevlilerinin bu devlet kapitalizminden ne derece faydalandıkları göz önünde bulundurulduğunda, Çin Rüyası'nın partiye sağladığı meşruiyet daha da önem kazanıyor.

Pekin'in Doğu Çin Denizi'nde Japonya ile karasular konusunda adeta köşe kapmaca oynaması ve Güney Çin Denizi'nde de yapay adacıklar inşa ederek bölgedeki hak iddialarına dayanak kazandırmaya çalışması da aynı şekilde Çin halkının milliyetçi iştahını kasıtlı olarak kabartmayı hedefliyor.

İpek Yolu ile dünyanın ortasına

Yeni İpek Yolu projesi Çin'i bu anlamda küresel bir vizyon peşinde koşan tek ülke yapıyor. Ve "Bir Kuşak, Bir Yol" girişiminin, tarihi İpek Yolu'nu bir modern zamanlar canlandırması yapacak olması ve eskinin görkemini yansıtacak bir dil seçmesi de rastlantı olamaz.

Çin, akıllıca yürüttüğü yatırım politikaları ile ekonomik gücünü giderek artan bir derecede siyasi nüfuza dönüştürüyor. Yeni taşımacılık hatları ve ekonomik koridorlar, Pekin'in Avrasya'nın çekim merkezi haline gelmesi ve "Orta Devlet"in bir kez daha tesis edilmesi bakımından Çin Rüyası'nın gelişiminde şüphesiz bir rol oynuyor.

Bu merkezin dünyaya da saçılacağını söylemeden geçmek de olmaz. Komünist Parti'nin geçen sonbahardaki kongresinde Şi "Yeni Dönem'de Çin Unsurları ile bir Sosyalizm" çağrısında bulundu ve bunun diğer devletler için de bir model haline getirilmesini önerdi. Bu sene başlarında, Komünist Parti'nin resmi yayın organı Halkların Günlüğü gazetesi, Çin Rüyası ile "Tüm Dünyanın Rüyası"nın bir karışımından bahsedecek kadar ileriye gitti bile.

Matthias von Hein

© Deutsche Welle Türkçe

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle