Saldırıyı planladığı öne sürülen Şeyh Mehmet lakaplı Mehmet Çelebi’nin katliam planını köydeki bir türbede yaptığı iddia edildi.
Mardin’in Mazıdağ İlçesi Bilge Köyü'nde 44 kişinin katledildiği köyde bugün toprağa verilenlerin mezarları başında gözyaşları sel olup aktı, ağıtlar yakıldı. Saldırıyı planlayan olduğu belirtilen ve 'Şeyh Mehmet' lakabıyla tanınan Mehmet Çelebi'nin katlima planını Kırçeşme Köyü'nde dergah olarak kullandığı türbede yaptığı ve saldırganların yaya olarak katliam köyüne geldikleri belirlendi. Katilamdan sağ kurtalan damadın kardeşi Sultan Arı, saldırganların ölmeyenlerin üzerine defalarca ateş açtığını belirterek, 5 yaşındaki kardeşi Ruhşen'in de alnından vurularak öldürüldüğünü söyledi.
Bilge Köyü'nde eski muhtar Çemil Çelebi'ni kızı Sevgi ile damat Habip Arı'nı nişan töreninin basılıp 44 kişinin katledildiği olayın planlarının Arı Köyü'ne 1 kilometre mesafede bulunan Kırçeşme Köyü'nde planlandığı ortaya çıktı. İddiaya göre, katliamın emrini veren ve Kırçeşme Köyü Camii yanındaki Sabri-H. Resul Türbesi'ni dergah olarak kullanan 'Şıh Mehmet' lakaplı Mehmet Çelebi, katiam günü yanında akrabalarıyla dargahına geldi. Burada bir süre oturan Çelebi ailesi daha sonra köy camiine girerek 5 saat katliamın planını yaptı. Çelebi, ailesi planı yaptıktan sonra saldırıdan yaklaşık 30 dakika önce camiden yaya ve silahsız olarak ayrılıp Bilge Köyü'ne gitti.. Yoğun toz bulutları nedeniyle göz gözü görmediği köyde daha önceden sakladıkları silahları alan saldırganlar daha sonra nişanın yapıldığı evin çevresini sardı. Ardından saldırganlar içeriye girerek kadın çocuk, yaşlı genç demeden Kalaşnikof tüfeklerle taradıktan sonra yine köyden yaya olarak ayrıldı.
Gözyaşları sel oldu
Katliamda yaşamını yitiren 44 kişiden, 39'u dün gece iş makineleriyle Bilge Köyü'nde açılan mezarlarda toprağa verildi, mezarlar bu sabahın ilk ışıklarıyla birlikte ziyaretçi akınına uğradı. Katilamda, çocukları, anne, babaları ve yakınlarını kaybeden çoğu kadın ve çocuklar mezarların başında dualar okurken gözyaşlarını tutamadı. Mezar başlarından yükselen ağıtlar köydeki sessizliği bozarken, yürekleri dağladı.
‘Hepsini öldürün diye bağırdılar’
Bilge Köyü'nde katliama dönüşen nişan törenin damat taraf olan Arı ailesinden 4 kişi yaşamını yitiriken, katliam evinden 13 yaşındaki Sultan Arı sağ olarak kurtulmayı başardı. Saldırıda damat Habip, anne Kafiye, baba Mithat ve ailenin küçük kızları Ruken Arı, dün akşam Diyarbakır'da toprağa verildi. Ailesinin cenaze töreninde gözyaşlarını tutumayan Sultan Arı, bugün katliamda yaşadıklarını gözyaşları arasında anlattı. Diyarbakır'da Çelebi İlköğretim Okulu 5'inci sınıf öğrencisi olan Sultan Arı, nişan evinde erkeklerin ve kadınların ayrı ayrı yerlerde olduğunu kendisinin de gelen Sevgi Çelebi ile ayrı bir odada bulunduklarını söyledi. Arı, güçlükle konuşarak katliamı şöyle anlattı:
"Birden silah sesleri geldi. Odada bulunan büyüklerimiz hemen bizi başka odaya götürüp odanın ışığını kapatıp, televizyon ve elektrikli ısıtının fişini çekti. Odada yatak ve battaniyelerin konulduğu bir yer vardı. Biz oraya saklandık. Bir süre sonra silah sesleri kesildi. Ama tekrar adamlar eve gelerek 'her yeri arayın hiç kimse sağ kalmasın, herkesi öldürün' diye bağırdılar. Bazı adamlar ayaklarıyla yerde yatanların ölüp ölmediğini kontrol ediyordu. Ölmeyen üzerine ateş açıp öldürdükten sonra gittiler. Benim yanımda ablam ile köyden bazı çocuklar vardı. Biz hiç sesimizi çıkarmadan orada saklandık. Sonra eniştem odaya gelince biz çıktık. Bize, "Allah'a şükür siz ölmemişsiziniz. Ama herkes ölmüş' dedi"
5 yaşındaki çocuk alnından vuruldu
Daha sonra gizlendiği yerden çıkıp anneninin bulunduğu odaya gittiğini anlatan Sultan Arı, "Bana babamların namaz kılarken öldürüldüğünü söylediler. Annemin bulunduğu odaya gittiğimde kardeşim Ruhşen yerde yatıyordu. Onu anlından vurmuşlardı. Gözleri de açıktı. Daha sonra ablam polisi ve jandarmayı arada ama onlar vaktinde gelmediler. Biz yine gelecekler diye bir süre evden çıkamadık. Askerler geldikten sonra çıkabildik" dedi.
‘Bize iftira atıyorlar’
Katliamla ilgili tutuklanan 8 kişi arasında yeralan Süleyman Çelebi'ni karısı 6 çocuklu Makbule Çelik, saldırıyı kendi ailelerinin yapmadığını ve iftiraya uğradıklarını ileri sürdü. Ölenlerle amca, dayı çocukları olduğunu söyleyen Makbule Arı, "Bize iftira atıyorlar, kendilerinin zengin olduğunu bizimde fakir olduğumuzu söyleyip, mallarında gözümüz olduğunu söylüyorlar. Biz fakir değiliz benim evimde her türlü eşyam var. Benim kocam, kayınbiraderlerim para için böyle şeyler yapmaz. Biz böyle bir kıyımı nasıl yaparız. Bunu kim yapmışsa ortaya çıkarsınlar. Bizi ortadan kaldırmak için iftira atıyorlar. Olaydan sonra kocam evde otururken jandarma alıp götürdü. Köyde diğer korucular görevi gitmiş, birtek evde kalanları alıp götürdüler.
Katilamı gerçekleştidikleri gerekçesiyle tutuklanan 8 kişinin evinin, saldırının yaşandığı eve 15 metre mesafede olduğu ortaya çıktı. Köyde yaşayan 11 yaşındaki Mehmet Selim Seleci, nişan törenine kendisininde gideceğini belirterek, "Bede oraya gidecektim ama annem beni dersine çalış diyerek göndermedi" dedi.
Çocuklar anlatıyor
Sabahın erken saatlerinden itibaren köylülerle birlikte çok sayıda çocuk, yakınlarının mezarını ziyaret etti. Mezarlıkta bazı çocuklar dua ederken,
bazıları da mezar taşlarına sarılarak ağladı. Çocuklardan Sıddık Çelebi (12), olayda annesi Arife Çelebi’yi aybettiğini belirterek, "Olayın olduğu gün annem nişana gitmişti. Biz kardeşlerimizle birlikte evdeydik. Silah sesleri duyduk. Muhtarın kızının sesi geldi. Olay yerine gittiğimizde çok yaralı vardı, her yer kan içindeydi. Babam ve diğer köylüler, herkesi arabalara koydu. Hastaneye götürdüler. Sonra kara haber geldi. Annemin öldüğünü duydum. Saldırıda annemin yanı sıra iki amcamı ve iki dayımı kaybettim" dedi.
11 yaşındaki Muhammet Selim Çelebi ise, saldırı günü evde olduklarını annesi ve kardeşlerinin nişana gittiğini belirtti.
Önce dikkati başka yöne çekmek için trafoya ateş açıldığını belirten Çelebi, "Daha sonra eve ateş ettiler. Olayda annem, ablam ve 1 yaşındaki yeğenim öldü. Çok zor bir olay" diye konuştu.
Canan Çelebi (11) de anne ve babasını saldırıda kaybettiklerini anlatarak, "Annem ve babamı kaybettik. Biz ortada kaldık. Teyzem bizi yanına alacağını söyledi. Durumumuzun ne olacağını bilmiyoruz. Kardeşlerimle birlikte mezarın başından ayrılmak istemiyoruz" dedi. Mehmet Akyol da olayda amcasının oğlu ve 9 aylık hamile olan eşi Abide Akyol’u kaybettiklerini anlattı. Doğum yapmak üzere olan Abide Akyol’un 1 yaşındaki çocuklarının da yetim ve öksüz kaldığını vurgulayan Mehmet Akyol, "Ölenlerin hepsi bizim akrabalarımız. Neden yapıldığını bilemiyoruz. Dayanılacak gibi değil" diye konuştu.
Mehmet Akyol ve Abide Akyol’un yakınları düğünlerinde çektikleri fotoğrafları ile ağıt yaktılar. Saldırının gerçekleştirildiği evin dışından görüntü alan bazı gazetecilerin eve pencereden girmek istemesi üzerine köylüler tepki gösterdi. Köylülerin isteği üzerine gazeteciler köy dışına çıktı.
Öte yandan, saldırıda yaklaşık 40 çocuğun, anne veya babasını ya da her ikisini kaybettiği bildirildi.