Gündem

Seri katil Atalay Filiz 'tasarlayarak adam öldürme' suçundan tutuklandı

“Öldürmeyi kabul ediyorum, yağmayı kabul etmiyorum”

13 Haziran 2016 20:15

Seri katil Atalay Filiz savcılık sorgusunun ardından sevk edildiği mahkemece 'tasarlayarak adam öldürme' suçundan tutuklanarak, cezaevine gönderildi. İstanbul ve Ankara'da üç cinayetin katin zanlısı olarak aranan ve İzmir'de yakalanan Atalay Filiz, İstanbul emniyetteki ifadesinde cinayetleri itiraf etmişti.

Doğan Haber Ajansı’ndan (DHA) Arzu Kaya’nın haberine göre, savcılıktaki ifadesinin ardından 'Tasarlayarak adam öldürme' ve 'Nitelikli yağma' suçlarından tutuklanması talep edilen Atalay Filiz, Anadolu 8. Sulh Ceza Mahkemesi'nde hakim karşısına çıktı. Hakimin yaklaşık 2 saat dosyayı incelemesi süresince duruşma salonunda polislerle bekleyen Filiz'in ifade alınma işlemine 19.30'da başladı.

“Öldürmeyi kabul ediyorum, yağmayı kabul etmiyorum”

Fatma öğretmeninin ölümüne ilişkin soruşturma kapsamında tutuklanma istemiyle hakim karşısına çıkıp yaklaşık 1 saat ifade veren Filiz'in hakimlik sorgusunda, "Kimliğimi ortaya çıkaracak diye öldürdüm. Parasını almadım. Öldürme eylemini ben gerçekleştirdim. Öldürme eylemini kabul ediyorum. Yağma eylemini kabul etmiyorum. Çantasında para yoktu. Olsaydı da almazdım. İhtiyacım yoktu. Garsonluk yaptım. Ayda 1800 liralık gelirim vardı" dediği öğrenildi.

Filiz ifadesinin ardından duruşma salonundan çıkarıldı. Mahkeme hakimi, Filiz'in 'Tasarlayarak adam öldürme' suçundan tutuklanarak, cezaevine gönderildi.

 

Nasıl yakalandı?

 

Ankara’da 16 Eylül 2013’te Göktuğ Demirarslan ve Rus sevgilisi Elena Radchikova ile İstanbul’da 27 Mayıs’ta tarih öğretmeni Fatma Kayıkçı’yı öldürdüğü iddiasıyla aranan Atalay Filiz, dün sabah saklandığı ormanlık alandan çıkarak İzmir-Gümüldür dolmuşuna binmişti. Yolculardan Taha Gürses’in kendisini tanıdığını fark eden seri katil, minibüsten inmişti. Taha Gürses, şoför Mustafa Berber ile yanındaki oğlu Özgür’e “Bu, aranan seri katil” diyerek 155’i aramıştı. Atalay Filiz’in ters yönde giden bir minibüse bindiğini plakasıyla polise söylemişti. Seri katil, Kenan Aka’nın kullandığı Bulgurca-İzmir dolmuşunda giderken polis yolu kesmişti. Yakalanan Atalay Filiz, İzmir’de sorgulandıktan sonra İstanbul’a götürülmüştü.

 

“Ne bulduysam yedim”

 

İstanbul ve Ankara'da öldürülen 3 kişinin katil zanlısı ve 1 kayıp şahsın şüphelisi Atalay Filiz, dün İzmir'in Menderes ilçesinde yakalanmıştı. Filiz, ilçe emniyet müdürlüğünde gözaltındayken ilk ifadesinde “ "Kurbağa, böcek ne bulduysam yedim” demişti.

 

Üzerinden 7 sahte kimlik, 14 kredi kartı, 10 bin lira çıktı

 

İzmir Emniyet Müdürü Celal Uzunkaya, Bozyaka Emniyet Müdürlüğü'nde seri katil Atalay Filiz'in İzmir Menderes'te bir dolmuşta yakalanmasına ilişkin açıklamalar yapmıştı. Uzunkaya, Filiz'in üzerinden 4 adat sahte kimlik, 3 adet sahte ehliyet, 14 kredi kartı, iki adet avcı komanda bıçağı ve 10 bin Türk lirası ile 3 bin 500 Euro çıktığını belirtmişti.

 

Polis ile selfie

 

İzmir Emniyet Müdürlüğü’nde görevli bir polis  memurunun bugün yakalanan seri katil Atalay Filiz ile selfie çektiği görüntüler sosyal medyada paylaşılmıştı. Görüntülerde polis memuru, "Abi seni tebrik ediyorum, 3 sene kaçmayı başardın" diyor. Atalay Filiz'le İzmir Cinayet Büro Amiri Vedat Yaylalı'nın da selfie çektiği ortaya çıktı. Atalay Filiz ile çekilen ilk selfie ve videodaki polis memurunun Ankara Emniyet Müdürlüğü Cinayet Büro Ekibi’nden olduğu öğrenilirken, selfie görüntüsünü çekip sosyal medyada paylaşan ekibin ise İzmir Cinayet Büro’da görevli olduğu öğrenilmişti. Selfie çeken ve bu anı görüntüleyip paylaşan üç polis hakkında soruşturma başlatıldı. Polisler soruşturma tamamlana kadar açığa alınmıştı.
 

Kan donduran ifadeler
 

Filiz, İstanbul emniyetteki ifadesinde cinayetleri itiraf etti. Filiz, tarih öğretmeni Fatma Kayıkçı'yı 'gerçek kimliğini öğrendiği için öldürdüğünü' söylemişti.

Filiz’in ifadesi şöyleydi:

"Ailemi 'Üniversiteyi bitirdim' diye kandırdım"

 

"Türkiye'de liseyi bitirdikten sonra eğitimin için Fransa'ya gittim. Biyoloji dalında okudum fakat üniversiteyi bitiremedim. Lise mezunuyum. Ailemden durumu sakladım ve onlara "Okulumu bitirdim" dedim. İs bulamadim. Babam 'Sana iş bulalım' dedi. Fakat üniversiteyi bitirmedigim icin 'Yok baba' deyip Ankara'ya gittim"

"Fransa'daki son senemde aynı evi paylaştığım kız arkadaşım Olga Seregina'nın yakın arkadaşı Elena'yı çocukluk arkadaşım olan ve eğitimi için Fransa'ya gelen Göktuğ Demirarslan ile ben tanıştırdım. Bir süre sonra onların araları bozuldu. Bizi sorumlu tuttular. Biraz aramız açıldı. Fakat görüşmeye devam ettik. Sonra İstanbul'a eve döndüm. Bir süre kaldıktan sonra İstanbul'dan ayrıldım ve Ankara Eryaman'da ev tuttum. 43 plakası olan tüplü bir araba satın aldım. O dönem Göktuğ ile kız arkadaşı da Ankara'daydı. Arada buluşuyorduk. Olga ise Fransa'da kaybolmuştu. Sürekli olarak "Olga'ya ne yaptın? Öldürün mü bu kızı?" gibi sorularla beni daralttılar. Çok sıkıştırdılar. Üzerime çok geldiler. Bunlara karşı bir şey yapmam gerektiğini düşündüm. İki adet akıllı cep telefonu aldım. Birini takip etmek için Göktuğ'un arabasına mıknatısla tutturdum. Amacım onlara karşı kullanmak için bir açıklarını yakalamaktı. Hatta Antalya'ya tatile bir otele gideceklerdi. Otelde onları görüntülemek istedim. "Otel odalarının yan odasını tutarım. Görevliye biraz para vererek odaya girer ve gizli kamera yerleştiririm" diye düşündüm. Meğer aracı park ederek otele minibüs ile gitmişler. Planım tutumadı."

 

"Katlayıp bavula koydum Fatma ablayı!"

 

"Sonra av tezkeresi ve tüfek satın aldım. Bir gün yine buluştuk. Yine çok fazla üzerime geldiler. Sürekli olarak beni sıkıştırdılar. Bagajdan silahı aldım ve ateş ettim. Aracıma bindim. "Belli olmam ve fark edilmem" diye düşünerek 43 plaka aracımda Kütahya'ya gittim. İki gün ormanlık alanlarda arabamın içerisinde kaldım. Otobüsle İstanbul'a döndüm ve günü birlik bir evde kaldım. Sonra tekrar aracımı bıraktığım Kütahya'ya gittim. Arabam bıraktığım yerde yoktu. Çalındığını düşündüm. İstanbul'a geri döndüm. İş ilanlarına bakarken Tuzla'daki çay bahçesini gördüm. Oraya gittim. Fatma Kayıkçı'nın kardeşi Bekir Kayıkçı ve Fatma Kayıkçı'nın eşi Gani ağabey (Kayıkçı) ile görüştüm. Çay bahçelerinde işe başladım. Orada kendimi sevdirdim. Ev arkadaşım ile iki seneye yakın oaraya gittik geldik. Çay bahçesi kapanınca boşta kaldık. Bana sürekli "Ailen ile neden görüşmüyorsun?" gibi sorular soruyorlardı. Rahatsız olmaya başlamıştım. Sonra Kayıkçı çiftinin oturduğu apartmanın girişindeki eve yerleştim. Ev dört odaydı ve bir odasını apartman sakinleri ardiye olarak kullanıyordu. Mülk sahibi oldukları için Fatma Kayıkçı'da da evin yedek anahtarı vardı. Zaman zaman eve girer ve bazı eşyalarını alırdı. Son zamanlarda sık sık ve sürekli eve girip çıkmasından huylandım. Evde bazı tuzaklamalar yaptım. Masaya dosyalar, kağıtlar ve bazı özel eşyalarımı koyuyordum. Santimetre ile eşyaları koyduğum yerleri ölçüyordum. Eve geldiğimde yerleştirdiğim eşyaların yerleri değişiyordu. Kurcaladığını fark ettim. Olay günü de apartman girişindeki dairemden çıkıyordum. Ayakkabılarımı bağlarken Fatma Kayıkçı merdivenlerden iniyordu. Bana "Günaydın naber Atalay? Nasılsın?" dedi. Saldırdım ve darp ettim. Hemen daireme soktum. Bıçakladım. Yere yığıldı. Cesedini içeriye koydum. Evi ve kan lekelerini sildim. Sonra katlayıp bavula koydum Fatma ablayı. Bir süre bekledim ve evin arka kapısından çıktım. Ormanlık alana doğru giderken alkol alan kişiler vardı. Yanlarından geçtim ve cesedi bulunduğu yere attım."

 

"Beni fark ettiklerini anladım"

 

"Olaydan sonra kaçarken Kaynarca minibüsüne binerek Gebze'ye gittim. Adapazarı otogarına gittim ve taksiye bindim. Bir otele gittim. Sahte kimlikle bir gece kaldım. Ertesi gün gece saat 23.00 sıralarında otobüse bindim ve İzmir'e gittim. Buca'ya geldim. İnternet kafeden kalacak yer ve kiralık odalara baktım. Salı gecesi; yani cinayetten sonra dördüncü gün televizyonda kendimi gördüm. Arandığımı öğrendim. Kiraladığım evden çıktım ve minibüse bindim. Gümüldür Seferihisar yönüne doğru gidiyordum. Özdere'de araçtan indim. Aldığım tukristik haritaları inceleyerek kalınabilecek yerleri inceledim. Özdere'nin yukarısında gölet ve bir park vardı. Hayatı doğal alanda idame ettirme gibi konulara ilgi duyuyordum. Kurbağa ve böcek yedim. 10 gün ormanlık alan ve kumsal başta olmak üzere kaldım. Balıkçılara "Ağabey ben de evden kaçtım. Sizlerle kalayım" dedim. Buralarda yattım ve saklandım. Yakalandığım gün günü birlik ev kiralamak için Menderes'e gitmeyi düşündüm. Günü birlik bir evde kalmak ve yıkanmak istedim. "Biraz kendime gelirim" diye düşündüm. 15 gündür duş almıyordum. Her tarafım sinek ve böcek ısırığı ile yaralar olmuştu. Mibinüse bindim. Şoförün yanındaki kişi bana baktı. Sonra telefonunu eline alınca beni fark ettiklerini anladım. Hemen indim ve başka bir minibüse bindim. Daha sonra da polis aracı çevirdi ve beni yakaladılar."

Kimliklerin ve kartların tamamını, çalıştığı çay bahçesine gelen müşterilerin dalgınlıklarından faydalanarak elde ettiğini anlatan katil zanlısı üzerinde ele geçen kimlik ve kartların 3'ü İstanbul, 2'si Ankara'da yaşayan 5 kişiye ait olduğunu belirtti. İfadesinde, üzerinde bulunan paraları emeğiyle kazandığını söyleyen Filiz, "Parayı da çalısarak kazandım. Yardım eden yoktu. Olayda kullandığım bıcağı da yanımda götürdüm ama İzmir'de bıraktım. Bıçağın kılıfı hala yanmda" dedi. Filiz yanındaki kredi kartlarını hiç kullanmadığını da ifade etti.

 

"Olga benle alakalı değil"

 

 

Kayıp Olga hakkında da ifade veren Filiz, "Olga benle alakalı değil. En son Türkiye'ye geldi, sonra tatili bitince gitti. Olga'yla en son 2011 Ağustos ayında görüştüm" diye konuştu.

Atalay Filiz'in üzerinden çıkan kimlik ve kredi kartlarının beş kişiye ait olduğu ortaya çıktı. Beş kişinin ifadesi alındı ve kayıp başvuruları incelendi. Beş kişinin de geçmişte kimlik ve kredi kartlarının kaybolduğuna dair başvuru yaptıkları ve kartların aktif olmadığı tespit edildi. Atalay Filiz'in ifadesi beş saat sürdü.

Filiz'in Endenozyaya da babasının pilot olması nedeniyle kazandıkları mil nedeniyle tatil için gittiği öğrenildi.

 

"Kimliğimi öğrendi"

 

Polisteki ifadesinde tarih öğretmeni Kayıkçı'yı gerçek kimliğini öğrendiği için öldürdüğünü söyleyen Filiz, itirafına şöyle devam etti:

"Başlarda bir sorun yoktu. Kimse benim kimliğimden şüphelenmemişti. Ancak cinayetten bir kaç gün önce Fatma Kayıkci bana arkadan 'Atalay' diye seslendi. Bunu duyunca şok oldum. Ancak o an bozuntuya vermedim. Durumu geçiştirdim.

Daha sonra oturduğumuz boş daireye bazen eşya koymak için girdiğinde eşyalarımı karıştırarak kimliğimi öğrenmiş olma ihtimali aklıma geldi. Beni yakalatmaması için onu ortadan kaldırmaya karar verdim."

 

Ankara'daki cinayetleri de itiraf etti

 

Asayiş Şube Müdürlüğünde yapılan sorgusunda Filiz'in Ankara'da işlediği cinayetleri de itiraf etti.

Atalay Filiz'in Ankara'da 2013 yılında da Tümgeneral Hasan Hüseyin Demirarslan'ın TÜBİTAK'ta çalışan oğlu Göktuğ Demirarslan ile Rus sevgilisi Elena Radchikova'yı kendisini cinayetle suçladıkları için öldürdüğünü söylediği öğrenildi.

Filiz ifadesinde, "Paris'te ortadan kaybolan sevgilim Olga'ya ne olduğunu bilmiyorum. Ancak arkadaşlarım sürekli beni suçluyorlardı. Onu benim ortadan kaldırdığımı söylüyorlardı. Bu nedenle onlara kızıp onları öldürmeye karar verdim ve yaptım" dedi.