DİSK, KESK, TMMOB ve TTB, Yüksek Seçim Kurulu'nun İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı seçimlerinin yenilenmesine kararına tepki gösterdi. Sendikalar açıklamasında, YSK üyelerinin görev sürelerinin Anayasa'ya aykırı uzatıldığına vurgu yaptı ve seçim iptali kararının gayrimeşru olduğunu söyledi. Açıklamada, "YSK halkın iradesine ipotek koymak için, kendi sorumluluğundaki uygulamaların kanunsuz olduğunu gerekçe göstermiştir. Bu açıdan mevcut YSK kendi meşruiyetini ortadan kaldırmıştır ve AKP-MHP ittifakının noteri haline dönüşmüştür" denildi
YSK, AKP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptali istemiyle yaptığı başvuruyu 7’ye karşı 4 oyla kabul etti. YSK Başkanı Sadi Güven ve 3 üye, iptal isteminin reddi yönünde oy kullandı, ancak azınlıkta kaldı. Yedi üye, sandık kurullarının oluşumunun usulsüz olduğu ve seçimin sonucunu etkilediği, sayım cetvellerinde hatalar olduğu gerekçesiyle iptal yönünde oy kullandı. İstanbul'da yeniden seçim tarihi de 23 Haziran 2019 olarak belirlendi.
DİSK, KESK, TMMOB ve TTB'nin seçim iptali kararının ardından yaptıkları ortak açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
"Türkiye demokrasi tarihine halkın iradesinin gasp edildiği yeni bir tarih daha eklenmiştir. KHK ile hukuksuzca ihraç edilmesi gerekçe gösterilerek seçilmiş belediye başkanlarına mazbata verilmemesi utancına YSK'nın İstanbul kararı eklenmiştir. 6 Mayıs 2019 tarihli YSK kararıyla ülkemizde demokrasiden geriye kalan son haklardan birine, seçme ve seçilme hakkına da el uzatılmıştır.
YSK, hukuka ve kendi içtihatlarına göre değil talimatlara göre karar vererek tarihe geçmiştir. Rantın ve akıtılan kaynakların kesilerek ekmeğin, ulaşımın, suyun fiyatının düşürülmesinden rahatsız olan çıkar gruplarının baskısıyla hukuk ve demokrasi ayaklar altına alınmıştır.
Üyelerinin görev süreleri Anayasa'ya aykırı biçimde uzatılan YSK'nın, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini iptal kararı gayrimeşrudur.
Tüm devlet olanaklarını kullanmalarına rağmen seçimlerde oyların çalındığı, sahte seçmen/kısıtlı seçmenlerin oy kullandığı iddialarını temellendiremeyenlerin imdadına YSK yetişmiştir. YSK, kendi belirlediği sandık kurullarının kanunsuz olduğunu iddia ederek halkın iradesine karşı büyük bir saygısızlık yapmıştır.
Bu, sadece İstanbul'un seçilmiş Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na ve ona oy verenlere yönelik bir saygısızlık değildir. Bu aynı zamanda İstanbul'a ve hatta 82 milyon yurttaşa karşı bir saygısızlıktır.
Aynı seçimde, aynı sandık kurullarıyla, aynı zarftan çıkan üç oyun geçerli, sadece iktidar partisinin kaybettiği oyların geçersiz olduğuna dair karar verenler, "partiye göre hukuk, parti için hukuk” anlayışının egemenliğini ilan etmişlerdir.
YSK halkın iradesine ipotek koymak için, kendi sorumluluğundaki uygulamaların kanunsuz olduğunu gerekçe göstermiştir. Bu açıdan mevcut YSK kendi meşruiyetini ortadan kaldırmıştır ve AKP-MHP ittifakının noteri haline dönüşmüştür.
YSK bu kararıyla, sandık kurullarının benzer biçimde teşekkül ettiği 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de "tam kanunsuzluk” hali doğurmuştur.
Halkın seçme ve seçilme hakkını cebren ve hile ile ortadan kaldıracak kadar hukuktan uzaklaşanların demokrasilerde yeri olmayacağı, halka hesap vermesi gerektiği açıktır. Bu ülkede demokrasiyi yeniden kuracak olan ise işçilerin, emekçilerin, halkın birleşik ve örgütlü mücadelesi olacaktır."