31 Mart yerel seçim sonuçlarını değerlendiren Prof. Dr. Sencer Ayata, "Muhalefet çok önemli bir kaynak elde etti. Moral, umut, “kimse yenilmez değil biz de yapabiliriz” duygusu ve düşüncesini kazandı. Siyaset için umut; örgüt kadar, maddi kaynaklar kadar, ideoloji kadar önemli bir unsur. Bu kazanım korunmalı. Özünde muhalefetin bir özgürlük ve demokrasi mücadelesi verdiğini görüyoruz" dedi.
Yeni Yaşam gazetesinden Ahmet Tulgar'a konuşan eski CHP Milletvekili Prof. Dr. Sencer Ayata, "Türkiye genelinde 'dini muhafazakârlık' görece zayıflarken 'milliyetçi muhafazakârlık', milliyetçilik ve farklı içerikleriyle 'modernlik' yükselme eğilimi içinde. Cumhur İttifakı, Türkiye’nin içinde bulunduğu olumsuz koşullar nedeniyle kendi tabanında katılımın düşebileceğini ve özellikle bazı milliyetçi seçmenlerin karşı ittifaka oy verebileceğini gördü" değerlendirmesinde bulundu.
Eğitimli Kürt seçmenin HDP'yi tercih ettiğini söyleyen Ayata, "Yüksek eğitimde bulunan Kürt gençlerin belki yüzde sekseni, doksanı HDP seçmeni" dedi.
"İmamoğlu hassas dengeleri korumasını bildi"
Ayata, İyi Parti ve HDP'nin de desteklediği CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu'nun resmi olmayan sonuçlara göre seçimi kazanmasıyla ilgili olarak şu değerlendirmeyi yaptı:
İstanbul’da CHP ve İYİ Parti İttifakı %35 düzeyinde bir seçmen tabanı oluşturdu. Çoğu HDP seçmeni olan Kürtler’den İmamoğlu’na yüzde on dolayında bir destek geldi. Yani İmamoğlu taksimetreyi %45-%46’dan açtı ve gerisi yani yüzde iki üç kampanyada belirlendi. Özel koşullar dışında büyük şehirlerde aday oyları eksi artı üçü pek geçmez. Bir aday olarak İmamoğlu’na gelince artılarını şunlardır diyebiliriz: Kişisel ve kariyer geçmişi, aile yaşamı vesaire sorunsuzdu. İki, seçimi önemli yanlış yapmadan götürdü.
Üç, cumhuriyetçi, milliyetçi, Kürt ve hatta muhafazakâr seçmen tabanlarından hiçbirini yabancılaştırmadan hassas dengeleri korumasını bildi. Dördüncüsü, yüz yüze ilişkiye girerek vatandaşa dokunan, çalışkan adam algısını yarattı. Algı yarattı diyorum çünkü gezerek oy kazandı demek siyaseti bilmemek, seçmeni tanımamak demektir. Beş, yöneticilik ehliyeti ve donanımı konusunda güven verdi. Nihayet, yerelde kaldı, geçim sorununa odaklandı, barış dili kullandı."
Muhalefetin özgürlük ve demokrasi mücadelesi verdiğini söyleyen Ayata, seçim sonuçlarıyla ilgili olarak "Muhalefet çok önemli bir kaynak elde etti. Moral, umut, “kimse yenilmez değil biz de yapabiliriz” duygusu ve düşüncesini kazandı. Siyaset için umut; örgüt kadar, maddi kaynaklar kadar, ideoloji kadar önemli bir unsur. Bu kazanım korunmalı. Demokrasi elbet kendi başına bir üstün değer ama demokrasiyi toplumsal huzurdan ve özellikle günümüzde ekonomik gelişme ve refahtan ayrı düşünmemek gerekir" değerlendirmesinde bulundu.
"Önemli belediyeleri kaybeden iktidar 'tümünü kaybeder miyim' endişesi yaşıyor"
Ayata, "Bundan sonra Türkiye siyaseti nasıl biçimlenir?" sorusuna "Siyasi iktidar üzerine kısa not düşelim. Yapılan son beş seçimin dördünde AKP oyları %45’in altında kaldı. İkincisi, Meclis’te çoğunluk değil. Türkiye’de süreklilik kazanan seçim ittifakları ve fiili bir koalisyon yönetimi var. Ortaya şöyle bir tablo çıkartmaktadır. Bir yanda gücün tek elde toplandığı bir tek adam yönetimi diğer yanda karşısında toplumun yarısının desteğini kazanan bir muhalefet. Seçim bitti, gerilim azalmadı. Neden? Çünkü Türkiye’de keskin bir siyasi kamplaşma var. Başkanlık sistemi kazanana tümünü veren bir sistem. Ve özellikle bu kamplaşmadan dolayı muhalefet tümünden dışlanıyor. Bu sürekli istikrarsızlık yaratma potansiyeli taşıyan bir meşruiyet bunalımı. Şimdi önemli belediyeleri kaybeden iktidar “tümünü kaybeder miyim” endişesiyle yaşıyor. Bu gerilim aslında iktidar partisini de yıpratıyor" yanıtını verdi.
Söyleşinin tamamı için tıklayın