T24 - U17 Akademi Ligi'nde taraftarların oyunculara saldırmasıyla yarıda kalan Galatasaray Fenerbahçe maçında, Metin Oktay forması giyen bir "taraftar" dikkatlerden kaçmadı. Radikal gazetesi yazarı Uğur Vardan, "Uçan tekme atan bir vahşinin üzerinde, ‘Rahmetli’ Metin Oktay’ın forması vardı. Malum, ‘Kral’ın çağdaşı Lefter, sağlık durumuyla ilgili problemler dolayısıyla birkaç gündür gündemde. Önce Ordinaryüs’e, sonra da başımı gökyüzüne çevirerek Kral’a sormak istiyorum: Bütün bir futbol hayatınız boyunca bu denli vahşi sahnelere şahit oldunuz mu? Ve sevgili Kral, ne acıdır ki, senin romantizmini, futbol aşkını, fair-play ruhunu, üzerine formanı geçirerek nasıl da kirletiyorlar?" dedi.
Uğur Vardan'ın Radikal gazetesinde "Sen kim, Metin Oktay forması giymek kim!" başlığıyla yayımlanan (27 Aralık 2010) yazısı şöyle:
Sen kim, Metin Oktay forması giymek kim!
Anlaşılan bir pazar gününü huzur içinde geçirmek spor servislerine haram... Dün, sakin sakin sayfalarımızı çatıp dükkânı kapatmaya hazırlanırken, bir grup vahşinin lig arasını boş geçirmediğini öğrendik. Metin Oktay forması giyen biri, Metin Oktay Tesisleri nde bunu nasıl yapar? Anlaşılması zor...
Şiddet, bu kez 17 yaş altı futbolcular üzerinden ‘Sahaya inmişti’. Olayın vahametine bakar mısınız? Spor tarihimizin en köklü takımlarından ikisinin, neredeyse ‘En genç’ üyeleri arasındaki bir mücadele kana bulanıyor, burunlar kırılıyor, soluk önce hastanede, sonra da karakolda alınıyor. Sis bulutu yavaş yavaş dağılıp görüntüler televizyon ekranlarından geçmeye başlayınca, bir grup insan müsveddesinin sahaya dalıp konuk takım oyuncularına saldırdıklarını gördük.
Ama beni ve servisteki arkadaşlarımı, en çok şu kare etkiledi: Uçan tekme atan bir vahşinin üzerinde, ‘Rahmetli’ Metin Oktay’ın forması vardı. Malum, ‘Kral’ın çağdaşı Lefter, sağlık durumuyla ilgili problemler dolayısıyla birkaç gündür gündemde. Önce Ordinaryüs’e, sonra da başımı gökyüzüne çevirerek Kral’a sormak istiyorum: Bütün bir futbol hayatınız boyunca bu denli vahşi sahnelere şahit oldunuz mu? Ve sevgili Kral, ne acıdır ki, senin romantizmini, futbol aşkını, fair-play ruhunu, üzerine formanı geçirerek nasıl da kirletiyorlar?
Neyse, bu kadar ‘naiflik’ yeter. Çok uzağa gitmeye gerek yok, geçen hafta Kıbrıs Rum Kesimi’nde oynanan Apoel-Karşıyaka maçında çıkan olaylar sonrası hepimiz ayağa kalktık. Hafta boyunca meselenin hem sportif, hem de siyasi tarafına dikkat çektik. Kaf Kaf’ın Türkiye’ye dönüşünde, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’la Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Faruk Özak, kafileyi karşılamaya gitti ve olayın vahametine ilişkin demeçler verdi. Tamam Apoel, Rum milliyetçilerin takımı, Karşıyakalı oyunculara saldırırken gözleri dönmüştü ve öfkeleri, ideolojilerinden kaynaklanıyordu. Peki ama dünkü maçın idelojisi neydi? Fenerbahçe’yle Galatasaray’ı ayıran bir ideolojik, dinsel ya da tarihsel bir çizgi var mı? Tabii ki yok.
Neyse, o kadar köklü analizlere girişmek anlamsız. Türkiye, şiddetle yatıp şiddetle kalkan bir ülke. Bu refleks sanki genlerimizde var ve özellikle futbol denince, ayranımız bir başka kabarıyor. Gözler o kadar körelmiş, öfkeler o kadar kabarmış ki, 17 yaşının baharında, birçok hayat deneyiminden yoksun gencecik insanları bile bir anda şiddetimizin parçası haline getiriyoruz.
‘Kurtlar Vadisi’ fenomen olursa
Daha önceki olayların failleri cezalandırılmadığı, her yeni günde aramıza katılıp hayatlarını sürdürdüğü, vahşetleri sıradanlaştırıldığı için de çoğalabildikleri oranda çoğalıyorlar. Öte yandan ‘Kurtlar Vadisi’nin fenomene dönüştüğü, yeni hazırlanan yasayla bireysel silahlanmaya ışık yakıldığı, maganda kurşunlarıyla birçok cana kıyıldığı bu coğrafyada hayattaki neredeyse tüm eksikliklerini futbolla kapatmaya çalışanların, yeri geldiğinde en basit çözüm olarak şiddete yönelmeleri de bir ‘tutarlılık örneği’ olsa gerek...