Gündem

Selvi: Türkiye-İsrail ilişkilerinde yeni strateji belirleniyor

Abdulkadir Selvi: ABD ile Rusya soğuk savaş döneminde olduğu gibi bölgeyi yeniden dizayn ediyorlar. Bu durumda bizim de yeni bir çıkış stratejisine ihtiyacımız var

12 Eylül 2013 16:21

Yeni Şafak Gazetesi Ankara Temsilcisi Abdülkadir Selvi, Suriye’ye yönelik bir harekâtın rafa kalkmasından sonra, Ortadoğu’nun ABD ve Rusya tarafından yeniden dizayn edildiğini iddia etti. Selvi, Suriye ve Mısır ile Türkiye’nin etrafının örüldüğünü belirterek, “Bunun için Türkiye-İsrail ilişkilerinde yeni bir çıkış stratejisi gerekiyor. Bunun ayak seslerini de duymuyor değilim” dedi.

Abdülkadir Selvi’nin “Esed’e Nobel Barış Ödülü” başlığıyla yayımlanan (12 Eylül 2013) yazısı şöyle:

 

Esed'e Nobel Barış Ödülü

 

Suriye konusunda an be an değişiklikler oluyor.

Amerika, askeri müdahale için geriye sayım başladı derken, Rusya'nın, kimyasal silahların denetime açılması hamlesi ile bir anda yön değiştirdi.

Kimyasal silahlarla ilgili askeri müdahaleden, silahların denetimine uzanan çizgide, ne olacağı netleşmiş değil, tam tersine belirsizliğin arttığı bir tablo ile karşı karşıyayız.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, 'Suriye'de bu iç savaşı bitirecek düzenin normal insanların kendi ülkelerinde yaşayabileceği bir durumun kurulabilmesi için siyasi çıkış stratejisine ihtiyaç var' uyarısı bu açıdan önemli.

Şimdiye kadar kimyasal silahların varlığını kabul etmeyen Suriye, ABD'nin harekete geçmesi üzerine, silahların varlığını kabul eden ve ülkesini denetime açmayı taahhüt eden bir noktaya geldi.

Demek ki, uluslararası camia harekete geçince etkili oluyor.

Ama burada sorun uluslararası camia, kimyasal silahlar konusunda ilgili gözükürken, diğer savaş silahları ile 100 bin insanın katledilmesi konusunda bir çaba yok.

Bugün dahi konvansiyonel silahlarla sivil katliamı devam ediyor.

İkinci bir nokta ise, kimyasal silah denetimine açılmış ama diğer yandan iç savaşın devam ettiği bir Suriye.

En büyük tehlike bu.

Cumhurbaşkanı Gül'ün işaret ettiği, çıkış stratejisi ihtiyacı da burada yatıyor.

Suriye'de iç savaşı durduracak ve Suriyelilerin birlikte yaşamalarını sağlayacak bir planın ortada olmaması.

Acilen bir çözüm planına ihtiyaç var.

Ancak ortada bir plan yok.

Ayrıca kimyasal silah denetimini kabul ettiği için Esed'in şu ana kadarki katliamlarını görmezden gelmeye hazır bir uluslararası camia oluştu. Az daha gayret edip Kimyasal Esed'e Nobel Barış Ödülü verin.

Zaten tek eksiği bu kaldı.

Suriye'de yeni bir durumla karşı karşıyayız.

Önceki gün Başbakan Erdoğan başkanlığında yapılan geniş kapsamlı, güvenlik ağırlıklı Suriye toplantısında da bu konu masaya yatırıldı.

Bu durumda Türkiye,

1-Kimyasal silahla ilgili sürece karşı değil.

2-Kimyasal silahlarla ilgili yeni durum zaman kazanmak için yeni bir manevra olmamalı. Bu nedenle bir süre sınırlaması getirilmeli.

3-Suriye'deki sorun sadece kimyasal silah olarak görülmemeli. Kimyasal silahlara odaklanıp, 100 bin kişinin katledildiği gerçeği göz ardı edilmemeli.

4-Suriye'de iç savaşı sona erdirecek ve Suriyelilerin kendi geleceklerini inşa edebilecekleri bir çözüm planı ortaya konulmalı.

Ancak şu ana kadar ki süreç, Suriye olayının kimyasal silahla sınırlı görüldüğü izlenimi veriyor.

Bu ise Suriye sorununu çözmediği gibi, Saddam Hüseyin döneminde olduğu gibi bu sorunun 10 yıllara sarkması gibi bir tehlike arz ediyor.

Aslında adı Suriye olan ABD ile Rusya'nın birbirine şah-mat çektiği bir satranç oyunu oynanıyor.

Adı Suriye olan, askeri birliklerine İran'ın komuta ettiği, dış politikasını Rusya'nın yönettiği bir ülkeyle karşı karşıyayız.

Ancak uçağımızın düşürülmesinden ve Reyhanlı patlamasından bu yana Suriye konusu bizim için bir güvenlik sorununa dönüştü.

ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin, Lübnan ve Ürdün'deki mültecileri saymasına rağmen iki kez Türkiye'den söz etmemesinin verdiği rahatsızlıkla da ifade ediyorum ki, bu sorun içimizdeki Alevi fayını tetikleyen bir hal aldı. 2 milyar dolarlık harcamayı ise nazara bile almıyorum.

Belli ki, ABD ile Rusya soğuk savaş döneminde olduğu gibi bölgeyi yeniden dizayn ediyorlar.

Belli ki Suriye konusu gündemde tutularak Mısır'daki darbe yönetimi kökleştiriliyor.

Belli ki Camp David düzeni tahkim ediliyor.

Bu durumda bizim de yeni bir çıkış stratejisine ihtiyacımız var.

Çünkü hem Suriye'de, hem Mısır'da Türkiye'nin etrafı örülüyor.

Bunun için Türkiye-İsrail ilişkilerinde yeni bir çıkış stratejisi gerekiyor.

Bunun ayak seslerini de duymuyor değilim.