Hürriyet yazarı Sedat Ergin, ABD'nin Avrupa temaslarında "demokrasi seferberliği" mesajının öne çıktığını, "Türkiye’nin Transatlantik ilişkilerin bu yeni evresine nasıl eklemleneceği, yerinin nasıl şekilleneceği önümüzdeki dönemin kritik sorularından birisi olacağını" ifade etti.
Ergin bugünkü köşesinde, "Bunun nedenlerinden biri, Türkiye’nin Batı sistemi içinde bir dizi başlıkta kendi müttefikleri ile ciddi çatışma yaşıyor olmasıdır" yazdı.
Ergin, "Bunun dışında Türkiye, Libya başta olmak üzere pek çok bölgesel krizde bazı Batı ülkeleriyle de karşı karşıyla gelebilmektedir. Ayrıca, ABD’nin PKK gibi Türkiye’yi hedef alan bir terör örgütünün uzantısı olan YPG ile Suriye’de askeri ittifak kurabilmesi de NATO gibi bir savunma örgütünün temel felsefesine ters düşmektedir" değerlendirmesinde bulundu.
Ergin'in yazısının ilgili bölümü şöyle:
Türkiye’nin Transatlantik ilişkilerin bu yeni evresine nasıl eklemleneceği, yerinin nasıl şekilleneceği önümüzdeki dönemin kritik sorularından birisidir. Bunun nedenlerinden biri, Türkiye’nin Batı sistemi içinde bir dizi başlıkta kendi müttefikleri ile ciddi çatışma yaşıyor olmasıdır.
Rusya’dan alınan S-400 hava savunma sistemleri konusunda ABD ile sürmekte olan anlaşmazlık bu durumun en çarpıcı örneklerinden biridir. Bunun dışında Türkiye, Libya başta olmak üzere pek çok bölgesel krizde bazı Batı ülkeleriyle de karşı karşıyla gelebilmektedir. Ayrıca, ABD’nin PKK gibi Türkiye’yi hedef alan bir terör örgütünün uzantısı olan YPG ile Suriye’de askeri ittifak kurabilmesi de NATO gibi bir savunma örgütünün temel felsefesine ters düşmektedir.
Bu sorunların çoğuna müzakereler yoluyla çözümler bulanabilir. Bulunsa da bizi bekleyen çok hayati bir mesele ortadan kalkmıyor. Buradaki mesele, Batı ittifakının temelini oluşturan insan hakları, hukuk gibi değerler zemininde Türkiye’nin Batı dünyası içinde artan ölçülerde eleştirilere muhatap olmasıdır.
Bu durum özellikle ABD cephesinde Trump’ın gidip Demokrat Biden yönetiminin işbaşına gelmesinden sonra daha da güçlenmektedir. Nitekim AB’de Türkiye karşısında bu başlıklardaki söylemini Biden’la birlikte daha eleştirel ve daha yüksek sesli bir çizgiye kaydırmaya başlamıştır.
Biden yönetiminin getirdiği önemli bir fark, Türkiye’yi konu alan hemen hemen her açıklamasında demokrasi, insan hakları gibi başlıklardaki eleştirilerini herkesin duyacağı bir şekilde seslendirmesidir. Örneğin Biden’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, geçenlerde Beyaz Saray’da verdiği brifingde Başkan’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’la pazartesi günü yapacağı görüşmenin gündeminden söz ederken “değerler ve insan hakları alanlarındaki önemli görüş ayrılıklarını” da saymıştır. Keza ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken da geçen salı ABD Senatosu’nda yaptığı bir açıklama Türkiye’de insan hakları ve gazetecilerin durumu konusunda ciddi endişeler taşıdıklarını söylemiştir.